PİRHA – ABF Genel Başkanı Mustafa Aslan, 10 Aralık mitingi öncesi Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ile Alevi kurumları arasında yapılan toplantıya dair konuştu. Aslan, “AKP’nin her adımında bir sinsilik var” diyerek dinci politikalara karşı eylemlerinin süreceğini vurguladı.
9 Alevi örgütünün ortak yapacağı açıklanan “‘Laik Eğitim, İnsanca Yaşam, Demokratik Türkiye’ mitingi” 10 Aralık’ta gerçekleşti. Ancak mitingin hemen öncesinde İstanbul Valisi Davut Gül’ün çağrısıyla 9 Aralık’ta yapılan bir toplantı yeni tartışmalara neden oldu. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın da katıldığı toplantıya bütün Alevi örgüt temsilcileri de davet edildi.
Yapılan toplantının ardından Cem Vakfı, şubelerine mesaj göndererek mitinge katılmama kararını duyurdu. Cem Vakfı’nın kararına karşı duran Cem Vakfı Başkanı İzzettin Doğan’ın vekili Hasan Sezgin görevden alındı. Sezgin ile birlikte Cem Vakfı’na bağlı birçok şube yöneticisi de 10 Aralık’ta miting meydanındaydı.
“HER ADIMIN ALTINDA BİR SİNSİLİK VAR”
Alevi Bektaşi Federasyonu (ABF) Genel Başkanı Mustafa Aslan, yapılan toplantıya dair PİRHA’ya konuştu. Aslan, 9 Aralık’ta yapılan toplantıya kendilerinin de temsilci gönderdiklerini belirterek “Aslında bu toplantı 14 Aralık için planlanmıştı” dedi. Aslan şu bilgileri paylaştı:
“9 Aralık’ta İstanbul Valiliği tarafından İstanbul’da olan Alevi kurumları ile birlikte bir kahvaltı çağrısı yapıldı. Bu bilgiyi arkadaşlarımız bize ilettiler. Miting öncesi böyle bir kahvaltılı programın organize edilmesi tabii ki düşündürücü. Bu toplantının aslında daha önceden 14 Aralık için planlandığı söyleniyordu ancak aniden, mitingden bir gün öncesine ayarlandı. AKP, bu süreçte her türlü şeyi yapıyor. Attığı her adımın altında mutlaka bir sinsilik var. O toplantıda da mitinge katılım sağlayan kurumların gardını düşürmek amacı taşıdıklarını söylemek mümkün.”
“SİNDİRME POLİTİKALARI ETKİLİ OLDU!”
Mustafa Aslan, 10 Aralık mitingine dair gözlemlerini de paylaştı. Miting için hedefledikleri kitleye ulaşamadıklarını belirten Aslan, şöyle devam etti:
“İstanbul’da beklediğimiz sayısal bir kitlesellik yakalayamadık. Bu da şunu gösteriyor; Türkiye’de muhalif olan kesimlerin sokağa dair bir önceliği yok. Miting öncesi 2 hafta boyunca İstanbul’da girmediğimiz hemşeri derneği, cemevi, kapısını çalmadığımız demokratik kitle örgütü, siyasi parti, medya kuruluşu kalmadı. Hepsine meramızı anlattık. Kapalı salonlarda yaptığımız toplantılardaki ilgi ve alaka daha fazlaydı. Bu heyecanın sokağa da yansıyacağını düşünüyorduk ama maalesef istediğimiz oranda bir yansıma olmadı. Demek ki sindirme politikaları sokak konusunda etkili oldu diye düşünüyorum.”
“TOPLUMSAL KESİMİN SESSİZLİĞİ BİZİ KORKUTUYOR”
Mustafa Aslan İzmir ve İstanbul mitingleri ardından dinci politikalara karşı eylem ve etkinliklerinin süreceğini de söyleyerek şöyle devam etti:
“10 Aralık’ta mitingimizi yaptık, 11 Aralık’ta ise bize yeni bir haber geldi; İstanbul’da Bahçeşehir’deki okulların önünde dini içerikli yayınların dağıtıldığını öğrendik. Eğitime yönelik pervasızca bir saldırı var. Bu saldırılara yönelik bizler, önümüzdeki süreçlerde belki bir süre miting olmayabilir ama daha çok İç Anadolu Bölgesi’nde salon toplantıları, söyleşiler, halkla buluşmalar sağlayacağız. Ama bizi üzen durum şu; bu ülkede laiklikten, seküler yaşamdan yana olan toplumsal kesimin sessizliği bizi korkutuyor. Hiçbir ses çıkmıyor. Eğitim sendikalarından, siyasi partilere, yeteri derecede ses çıkartılmıyor. Bu da açıkçası bizi ürkütüyor. İşimiz kolay değil. Özellikle de Alevilerin işi bu ülkede her geçen gün zorlaşıyor.”
“ANA MUHALEFET PARTİSİNİN TEK BİR PANKARTI YOKTU”
ABF Başkanı Mustafa Aslan, 10 Aralık mitingine yönelik toplumsal muhalefetten yeteri destek göremediklerinin altını çizdi. Aslan, ‘Demokratik Cumhuriyet’ mücadelesinin süreceğini belirterek şunları söyledi:
“Mitinge çağrı yaparken İzmir mitinginden farklı olarak şöyle dedik; ‘Herkes kendi rengi, dili, sesiyle orada olsun’. Kimseye bir kısıtlama getirmedik, her toplumsal kesimin kendisini ifade etmesini istedik ama yeteri derecede farklı bir destek yoktu. Mesela ana muhalefet partisinin tek bir flaması pankartı yoktu. Diğer siyasi partilere baktığımızda da evet katılım vardı ama kitlesel değildi. Mesela İstanbul gibi bir yerde KESK’in kitlesel anlamda katılımı daha güçlü olabilirdi ama maalesef istediğimiz şekilde bir katılım olmadı. Bu durum Alevilerin gardını düşürmez ama biz mücadeleye devam edeceğiz.
“DERDİMİZ DEMOKRATİK BİR CUMHURİYET”
Mitingde de söyledik; miting öncesi tüm anti propagandalar yapıldı. Mitinge çağrı yapan Alevi kurumları bölücülükle itham edildi. ‘Bunlar Avrupa ve Amerika’dan ülkeyi karıştırmak için gelenler’ gibi söylemler oldu. Sözde bazı Alevi kurumları, medya grupları ‘Bunlar inkarcıların temsilcileri’ diye söylemlerde bulundu. Mitingde de söyledik, evet bizim bu cumhuriyetle bir derdimiz var. Bu cumhuriyetin demokratikleşmesini istiyoruz. Cumhuriyetle olan derdimiz cumhuriyetin demokratik, laik olmaması sebebiyledir. Cumhuriyetin laik ve demokratik bir şekle bürünmesi için mücadele edeceğiz. Biz, tam tersine onlar gibi bölücü, tekçi, inkarcı değiliz. Biz bu ülkede yaşayan tüm renklerin, inançların, halkların özgürce, eşitçe yaşayabileceği bir cumhuriyet istiyoruz. O da ancak ve ancak demokratik bir cumhuriyetle olur. Derdimiz demokratik bir cumhuriyet derdi…”
Eren GÜVEN/ANKARA
Yoruma kapalı.