PİRHA- Munzur Üniversitesi öğrencileri yaptıkları açıklamada, “Tüm kadınların 8 Mart Mücadele Günü’nü kutluyoruz. Biz hep vardık ve yaşamın her alanında hep var olacağız. Ulusal ve sınıfsal sömürüye karşı Yaşasın 8 Mart” dedi. Arkadaşları Gülistan Doku ve Rojvelat Kızmaz’ı sormaya devam edeceklerini belirten öğrenciler, “Rojvelat’ın, Gülistan’ın çıkaramadığı ses olmaya ve dayatmaya çalıştığınız ataerkil zihniyetinize karşı mücadele etmeye devam edeceğiz” dediler.
Dersim’de Munzur Üniversitesi öğrencileri, Üniversiteli Genç Kadınlar (Xeta Jinê) çatısı altında 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü kutladı. Munzur Üniversitesi kampüsünde, ‘Jin Jiyan Azadi’, ‘Gülistan Doku Nerede’ sloganları, halaylar ve zılgıtlar eşliğinde yapılan kutlamada, yapılan açıklamayı öğrencilerden Seher Alkın okudu.
“1857’DEN BERİ BU ATEŞ HİÇ SÖNMEDİ”
8 Mart 1857’de tekstil işçisi kadınların 16 saatlik çalışma saatlerine, düşük ücretlere ve insanlık dışı çalışma koşullarına karşı greve çıkmalarının bir isyanın fitilini ateşlediğini belirten Seher Alkın, “Kadınlar artık kendilerini insanlıktan çıkaran çalışma düzenlerine razı gelmeyeceklerini söylediler. O gün, o tekstil fabrikasında çoğu kadın 129 tekstil işçisi önlerine kurulan barikatlardan ve kilitlenen kapılardan kaçamadıklarından dolayı çıkan yangın sonucu hayatlarını kaybettiler. 8 Mart o günden bu yana mücadele günü oldu” dedi.
“JİN, JİYAN, AZADİ: ÖZGÜR KADINI GÜNEŞ GİBİ DOĞURACAĞIZ”
O günden beri bu ateşin hiç sönmediğini, yer yer coşkulu yer yer durgun yanmaya devam ettiğini vurgulayan Algın, 8 Mart’ın önemine ilişkin şunları ifade etti:
“Burjuva feodal düzen çeşitli yöntem ve saldırılarla kadınları zapturapt almaya çalışırken, erkek egemen sistemlerin tüm imkanlarıyla kadın kimliğine ve yaşam alanlarına yönelik saldırılara karşı, öfkeyle bilenmiş direniş ruhuyla karşılıyoruz 8 Mart’ın 167.yılını. Kadına, işçi, emekçi, başarılı kadın gözüyle bakmayı reddeden, kadını değersizleştiren ve metalaştıran zihniyetlere karşı eşitlik ve özgürlük mücadelemiz devam etmektedir. 8 Mart Birlik Dayanışma ve Mücadele Günü’nü, 129 tekstil işçisinden devraldığımız direniş ruhuyla karşılıyoruz. ‘Jin jiyan azadi’ (Kadın, yaşam, özgürlük) şiarıyla özgür kadını güneş gibi doğuracağız. Kadının biçimleştirilmediği, kadın üzerine olan çirkin terminolojilerinin ortadan kaldırıldığı yarınlar için mücadele edeceğiz. Tüm kadınların 8 Mart mücadele gününü kutluyoruz. Biz hep vardık ve yaşamın her alanında hep var olacağız. Ulusal ve sınıfsal sömürüye karşı Yaşasın 8 Mart.”
“GÜLİSTAN DOKU NEREDE DİYE SORMAYA DEVAM EDECEĞİZ”
Sözü 5 Ocak 2020’de kaybolan ve kendisinden bir daha haber alınamayan, başına ne geldiği öğrenilemeyen Munzur Üniversitesi öğrencisi Gülistan Doku’ya getiren Algın, “En başından beri ciddiyetsizlikle ilerleyen bu konuda Gülistan Doku’nun akıbeti sonuçlanana, fail veya failler cezalandırılana kadar, ‘Gülistan Doku nerede’ diye sormaya devam edeceğiz” dedi.
ROJVELAT KIZMAZ’IN HİKAYESİ
Munzur Üniversitesi öğrencilerinden Seher Alkın, Gülistan ile benzer bir akıbeti yaşayan yakın arkadaşı Rojvelat Kızmaz’ın hikayesi ile ilgili olarak da şunları aktardı:
“Rojvelat’ın aramızdan ayrılmasında da yine ne kadar ciddiyetsizlikle hareket edildiğini bir kez daha gördük. Rojvelat Kızmaz, 9 Şubat’ta erken saatlerde Batman’da evinden çıktıktan sonra 3 gün boyunca kendisinden haber alınamadı ve 3 gün sonra Hasankeyf, Ilısu Barajı’nda ölü olarak bulundu. 3 gün içerisinde Rojvelat’ın ailesi, arkadaşları onu bulmak için ellerinden gelen tüm imkanları seferber ettiler. Defalarca gittikleri emniyet ve kolluk kuvvetleri, üstünde durulacağını söylenmesine rağmen hiçbir sonuca varılamadı. Her dakikası adım adım izlenen şehir merkezinde bir genç kadının nereye gittiği tespit edilemedi. Ne kadar intihar süsü verilmeye çalışılsa da biz bu durumun altında çok ciddi eksikliklerin bulunduğunu biliyoruz.
“ROJVELAT’IN VE GÜLİSTAN’IN ÇIKARAMADIĞI SES OLMAYA DEVAM EDECEĞİZ”
Rojvelat’ın 12 Şubat’ta cansız bulunan bedeninde, otopsi raporlarından gördüğümüz gibi bir gün önce boğulma gerçekleşmiş. Yani kaybolduktan 2 gün sonra ve Rojvelat’ın Hasankeyf’te görüldüğünü bulan da yine ailesiydi. İstenilen anda, her dakika da kişinin yer tespitini yapan Mobese kameralarının ve güvenlik politikalarının biz kadınları bir kez daha nasıl görmezden geldiğini en acı bir şekilde gördük.
Biz genç kadınlar olarak Rojvelat’ın, Gülistan’ın çıkaramadığı ses olmaya, katledilen, kaybettirilen, istismar edilen ve yaşamın her alanında ezilmeye, fiziksel, cinsel ve psikolojik olarak dayatmaya çalıştığınız ataerkil zihniyetinize karşı sonuna kadar mücadele etmeye devam edeceğiz. İşçi emekçi devrimci kadınlardan aldığımız bu direnişi dünyanın dört bir yanında kıvılcımlarla yangına dönüştüreceğiz ve varolduğumuz sürece bu mücadelemiz devam edecektir.”
PİRHA/DERSİM
Yoruma kapalı.