PİRHA- Dersim Ovacık’taki Munzur Gözeleri’nin koruma statüsünün düşürülmesine karşı TMMOB tarafından açılan dava kapsamında bugün yapılan keşif öncesi Dersim Emek ve Demokrasi Platformu tarafından bir basın açıklaması yapıldı. Açıklamada karara tepki gösterilerek, bu kararla kutsal bir mekanın tahribatına izin verileceği belirtildi. Ayrıca Bakanlık kararının hukuka aykırı olduğu ve iptal edilmesinin zorunlu olduğu belirtildi.
2003 yılında “1. Derece Doğal Sit Alanı” olarak tescillenen Dersim’in Ovacık ilçesindeki Munzur Gözeleri, 28 Temmuz 2023’te statüsü düşürülerek, ‘Nitelikli Doğal Koruma alanı’ olarak ilan edilmişti.
Dersim Alevileri için kutsal sayılan en önemli yerlerden birisi olup son yıllarda doğal güzellikleri nedeniyle turizme de açılan Munzur Gözeleri’nin 1. Derece doğal Sit alanı olmaktan çıkarılıp, statüsünün 2’nci dereceye düşürülmesine karşı Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Dersim İl Koordinasyon Kurulu, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı kararının iptali yönünde Erzincan İdare Mahkemesi’ne dava açmıştı. Davada tescil edilen alanlardan yalnızca Munzur Gözelerine ilişkin kısmın yürütmesinin durdurulması ve iptali istendi.
Açılan bu dava kapsamında bugün mahkeme heyeti Munzur Gözelerinde keşif yaptı. Keşfin heyetinin gelişinden önce Dersim Emek ve Demokrasi Platformu, gözelerin girişinde bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklama öncesinde çerağ uyandırıldı. Açıklamaya DEM Parti Dersim Milletvekili Ayten Kordu, Dersim Barosu, Tunceli Ticaret ve Sanayi Odası, TMMOB Dersim İl Koordinasyonu, Dersim Emek ve Demokrasi Platformu, Dersim Dernekleri Federasyonu, Munzur Çevre Derneği, Ovacık Belediyesi Başkanı Mustafa Sarıgül, Hozat Belediye Başkanı Aydın Kaya ile siyasi parti temsilcileri ve çok sayıda yurttaş katıldı.
Keşfin hemen öncesinde Gözelerin girişinde toplanan kalabalık, buradan göze alanına yürüdü. Yürüyüşten sonra Dersim Emek ve Demokrasi Platformu adına yapılan açıklamayı Erdal Kınaş okudu.
“MUNZUR GÖZELERİ BÖLGE İNSANININ KİMLİĞİNİN AYRILMAZ BİR PARÇASIDIR”
Dersim’in doğal ve kültürel zenginlikleri yalnızca yerel halk için değil, tüm insanlık için büyük bir değer taşıdığını belirten Kınaş, “Bu zenginlikler, özgün coğrafyası, eşsiz ekosistemi ve derin tarihi ile bölge insanının kimliğinin ayrılmaz bir parçası olmuştur. Dersim halkının sorumluluk bilinciyle koruduğu bu miras, 1. Derece Doğal Sit Alanı statüsü sayesinde bugüne dek varlığını sürdürmüştür. Ancak, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın 18 Temmuz 2023 tarihli kararı, bu mirasa ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. Munzur ve Pülümür Vadileri’nin ‘Doğal Sit-Nitelikli Doğal Koruma Alanı’ ve ‘Doğal Sit-Sürdürülebilir Koruma ve Kontrollü Kullanım Alanı’ olarak tescili, ekolojik değerlerimizi ve halkın iradesini hiçe sayarak bölgede yapılaşma ve doğal kaynakların talan edilmesine zemin hazırlamaktadır” dedi.
“BU KARAR GERİ DÖNÜLMEZ BİR TAHRİBATA YOL AÇACAKTIR”
Kınaş, bu alanın, ender bulunan özellikleri nedeniyle bilimsel çalışmalar dışında her türlü yapılaşmadan uzak tutulması gereken bir bölge olarak değerlendirildiğini ancak buna rağmen, Munzur Gözeleri’ni yapılaşmaya açmayı hedefleyen projelerin uzun yıllardır gündeme geldiğini vurguladı.
Kınaş, şunları kaydetti:
“Bakanlığın bu alana ‘Nitelikli Doğal Koruma Alanı’ statüsü vermesi, yalnızca koruma derecesini düşürmekle kalmamış, aynı zamanda bölgede gerçekleştirilebilecek faaliyetlerin kapsamını da genişletmiştir. Munzur Nehri’nin 65 kilometrelik sağ ve sol kıyılarının koruma statüsünden çıkarılmasıyla birlikte yöremiz balıkçılık, taş, kum ve çakıl ocakları gibi şantiye faaliyetlerine açılmaktadır. Bunun yanında yüzlerce maden şirketinin ruhsat sahibi olduğu ilimizde bu düzenleme, maden arama ve çıkarma faaliyetlerini, güneş enerjisi santrali kurulmasını ve turizm yatırımlarını kolaylaştırmaktadır. Tüm bu ticari faaliyetler, Munzur’un doğal dengesini bozarak geri dönülmez bir tahribata yol açacaktır.
“KORUMA STATÜSÜNÜN KALDIRILMASI RANT UĞRUNA YOK EDİLMESİNE ZEMİN HAZIRLIYOR”
Koruma statüsünün kaldırılması, Munzur’un doğasının rant uğruna yok edilmesine zemin hazırlayan bir karar niteliğindedir. Bu durum, korunması gereken alanların yapılaşmaya açılmasına, doğal dengenin bozulmasına ve kültürel ile ekolojik değerlerin zarar görmesine yol açacaktır. Koruma-kullanma dengesini, Anayasa’yı, uluslararası sözleşmeleri, 2872 sayılı Çevre Kanunu’nu ve 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nu hiçe sayan bu kararın kamu yararı ile hiçbir ilişkisi bulunmamaktadır. Dolayısıyla, Bakanlık kararı hukuka uygun değildir ve iptali zorunludur.
“EKOLOJİK VE KÜLTÜREL YAPIYI TEHLİKEYE SOKAN BİR KARAR”
Platformun ardından TMMOB üyesi Uğur Beycan, Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) Eş Genel Başkanları Kadriye Doğan ve Zeynel Kete, DEM Parti Dersim Milletvekili Ayten Kordu, Ovacık Belediyesi Başkanı Mustafa Sarıgül ve Munzur Çevre Derneği Dersim Temsilcisi Yusuf Topçu da birer konuşma yaparak karara tepki gösterdiler.
TMMOB Dersim İl Koordinasyon Kurulu üyesi (İKK) Uğur Beycan, Munzur Gözeleri gibi bölgelerin ‘hassas koruma alanı’ statüsünden çıkarılmasının ekolojik ve kültürel yapıyı tehlikeye sokabileceğine dikkat çekti. Beycan, özellikle maden ve inşaat faaliyetlerinin çevreye olası zararlarına vurgu yaparak, bu kararın Munzur Nehri’nin çevresine de olumsuz etkileri olabileceğini belirtti.
“BURADA YAPILACAK BİR FAALİYETİN BÜTÜNLÜĞÜ BOZUCU ETKİSİ VAR”
Konuşma ve protestolarından ardından Erzincan İdare Mahkemesi heyeti, aralarında çevre mühendisi, hidrojeoloji mühendisi, jeomorfolog, ekolog ve peyzaj mühendisinin de bulunduğu uzman bilirkişiler ile birlikte, jandar ekipleri gözetiminde keşif yaptı. Keşifi kalabalık bir yurttaş topluluğu da izledi.
Davayı açan TMMOB adına alanda bulunan TMMOB Hukuk Müşaviri Ferhat Çelepkolu keşif heyetine bir sunum yaptı. Bilimde sınırların keskin hatlarla çizilemeyeceğini, bir bölgede belli bir alanı kesin korunacak hassas alan ilan edip suyun çıktığı gözeleri farklı bir koruma statüsüyle korumanın mümkün olmayacağına vurgu yapan Çelepkolu, “Burada yapılacak bir faaliyetin bütünlüğü bozucu etkisini takdirinize bırakıyoruz. Hazırlayacağınız rapor iki şeyi tespit etmiş olacak; birincisi bu alanın özellikleri nelerdir? Bu alanın önemi nelerdir? Bunun tespitine yaramış olacak, ikincisi de bu alanda hangi faaliyetlere izin verilebilir; bunu görmüş olacağız. Söylemiş olduğumuz gibi kesin korunacak alanlar ile nitelikli doğal koruma alanlarında birtakım farklılıklar mevcut. Kesin korunacak alanlarda yapı yasağı bulunmakta ancak nitelikli doğal koruma alanı ilan edilmesiyle burada yapılaşma faaliyetleri söz konusu olacak” değerlendirmesinde bulundu.
“HUKUK TOPLUMUN HASSASİYETLERİNE GÖRE KARAR VERMELİDİR”
Demokratik Alevi Dernekleri Eş Genel Başkanı Zeynel Kete de keşif heyetine, Munzur Gözeleri ve bu toprakların binlerce yıldır kutsalları olduğunun altını çizerek, “Bu topraklar Raya Haq diye tanımladığımız Alevi inancımızda adeta bizim genetik şifremizdir. Asırlardır burada insanlarımız ibadetlerini yerine getirmiştir. Büyüklerimiz burada sigara dahi içmezdi havası kirlenir diye. Bura bizim kimliğimizdir ve kendi doğal haliyle kalmalıdır. Hukukun da toplumumuzun hassasiyetini göz önüne alarak bir karar vermesi gerektiğine inanıyorum.”
Keşifte ayrıca Türkiye Barolar Birliği Kent ve Hukuk Komisyonu Üyesi avukat Barış Yıldırım da söz alarak heyete sunum yaptı.
PİRHA/DERSİM
Yoruma kapalı.