PİRHA- ‘Muğla Açıklarında Kurtarılan Alevi Mülteciler, Uluslararası Hukuk ve İnsan Hakları İhlalleri’ raporu yayınlandı. Yunanistan tarafından geri itilen ve Türkiye sahil güvenliği tarafından kurtarılan 17 Alevi mülteci ile ilgili bağımsız rapor, uluslararası hukuka aykırılık ve uzun süreli keyfi gözaltı uygulamalarını ortaya koydu.
15 Ekim-5 Kasım 2025 tarihleri arasında Türkiye’nin Muğla açıklarında kurtarılan 17 kişilik Alevi mülteci grubu, uluslararası insan hakları ve mülteci hukuku çerçevesinde ciddi ihlallerle karşı karşıya kaldı. Rapora göre, mülteciler Yunanistan sahil güvenliği tarafından şişme can kurtarma sallarına zorla bindirilerek Türk karasularına geri itilmiş, bu sırada fiziksel şiddet ve gasp mağduru olmuşlardır. Grubun içinde 5 çocuk bulunuyordu.
Mülteciler, Suriye’nin Lazkiye kentinden, mezhepsel şiddet ve ayrımcılıktan kaçarak denize açılmıştı. Rotaları, Kıbrıs Rum Kesimi’ni atlayarak Yunanistan’a ulaşmayı hedefliyordu. Ancak tekneleri Yunan karasularına girdikten sonra durdurulmuş, üniformalı olmayan bir grup tarafından darp edilip paraları ve telefonları alınarak Türk sularına geri gönderilmişlerdir. Bu durum, rapora göre, geri göndermeme ilkesinin ve uluslararası hukukun açık ihlali anlamına geliyor.
Türk Sahil Güvenliği tarafından kurtarılan mülteciler, Marmaris’e nakledilmiş ve Muğla’daki Ula Geri Gönderme Merkezi’ne teslim edilmiştir. Rapor, burada yaşanan uzun süreli keyfi gözaltı, yasal temsil hakkının kısıtlanması, çocukların eğitim hakkından mahrum bırakılması ve temel insani ihtiyaçlarının karşılanmamasını belgelemektedir.
21-24 Ekim tarihlerinde mültecilerin yerini tespit etmek için başlatılan girişimler sonucunda, avukatlar ve sivil toplum kuruluşları aracılığıyla hukuki müdahale yapılmış, Türkiye’de geri gönderme işlemlerinin durdurulması için talepler iletilmiştir. Ancak bazı avukatlar kamp içinde engellerle karşılaşmış, görüşme gizliliği ihlal edilmiş ve ziyaret talepleri kısıtlanmıştır. Çocukların eğitim hakkına erişememesi ve psikososyal destekten mahrum bırakılması ise acil önlem gerektiren bir durum olarak raporda vurgulanmıştır.
Kasım 2025 itibarıyla, 17 yetişkin ve 5 çocuk Harran Geçici Barınma Merkezi’nde kısıtlı koşullar altında tutulmakta, çocuklar örgün eğitime erişememektedir. Raporda, Türkiye’nin ve Yunanistan’ın ulusal ve uluslararası yükümlülüklerini ihlal eden uygulamalara dikkat çekilmekte, Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği’nin insani ve hukuki müdahalede bulunması çağrısı yapılmaktadır.
Bağımsız rapor, Yunanistan ve Frontex’e yönelik öneriler de içeriyor. Bu kapsamda, geri itme operasyonlarının askıya alınması, bağımsız sınır izleme mekanizmalarının kurulması, sığınma prosedürlerine erişimin sağlanması, ihlallere ilişkin hesap verebilirlik ve tazminat mekanizmalarının işletilmesi talep edilmektedir. Türkiye tarafına ise, idari gözetim koşullarının iyileştirilmesi, avukat haklarının korunması, çocukların eğitim ve psikososyal desteğe erişimi ve uluslararası standartlara uygun muamele sağlanması önerilmektedir.
Raporu hazırlayanlar arasında, Çağdaş Hukukçular Derneği İzmir Şubesi üyesi avukat Aytekin Aktaş, BM temsilcisi ve kriz koordinatörü Salim Taş, kültürel antropolog ve insan hakları araştırmacısı Dr. Jens Kreinath yer almaktadır. Raporda hem hukuki hem de insani boyutlarıyla yaşanan ihlaller, belgeler ve doğrulanmış tanık ifadeleriyle desteklenmiştir.
(HABER MERKEZİ)
Yoruma kapalı.