PİRHA – PSAKD Genel Başkanı Cuma Erçe, 10 Aralık’ta yapılan İstanbul mitingine dair hükümetin tavrını eleştirdi. “Mitingin başarısız olması için ciddi çaba sarf ettiler ama cevaplarını aldılar” diyen Erçe, karşı duruşlarının yerel seçimlerde de gösterileceğini vurguladı.
Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD) Genel Başkanı Cuma Erçe, 10 Aralık’ta yapılan ‘Laik Eğitim, İnsanca Yaşam, Demokratik Türkiye’ mitingine dair izlenimlerini paylaştı. “Taleplerimizi, meramızı toplumla buluşturma şansı bulduk” diyen Erçe, mitingin çok kıymetli olduğunu ifade etti.
“BEKLEDİĞİMİZ KATILIM OLMADI AMA KİTLE COŞKULUYDU”
Cuma Erçe, mitingte beklenen kitleye ulaşamadıklarını ancak farklı kesimleri bir araya getirdiklerini vurguladı. Erçe, “Beklediğimiz katılım olmadı ama çok güçlü, coşkulu bir katılım vardı. Yaprağın bile kıpırdamadığı bu dönemde muhalif kesimlerin coşkusu alana yansıdı. Öyle bir renklilik vardı ki solun renklerinin bir arada olduğu, herkesin kendi renklerini yansıtmaya çalıştığı bir ortam oldu. Verdiğimiz mesajlar da çok kucaklayıcıydı. Suriye’de süren savaştan İsrail’in faşist saldırılarını ele alan meseleye kadar. Eğitimdeki gericileşme meselesine varıncaya kadar Alevilerin taleplerinden bu ülkede kendini öteki sayan herkesin taleplerini içeren; dağın, taşın, uçan kuşun hakkını dahi ifa eden bir metnimiz vardı. Bu anlamıyla da Alevi kurumlarının tırnak içerisinde en sağından en soluna kadar olan kesimleri de bir araya getirmesi açısından kıymetliydi” diye konuştu.
“MİTİNG ÖNCESİ TOPLUMU BÖLMEYE ÇALIŞTILAR”
Cuma Erçe, miting öncesi “Çok kapsamlı operasyonlar” düzenlendiğini de anlattı. Yaratılan olumsuzlukların mitingi etkilediğini söyleyen Erçe, şöyle devam etti:
“Ama bu operasyonların düzenlenmesinden çok da rahatsız değiliz. Çünkü bu vesileyle herkesin rengi de yeri de daha net ortaya çıkıyor. Devlet, kendi söylemek istediklerini bir takım paravanlar kullanarak bunları ifade etti. Örneğin kendi beslediği tırnak içerisinde içinde ‘Alevi’ geçen kimi kurumlar üzerinden basına açıklamalar yaptırıldı. Mitingi bölücülerin düzenlediği, mitinge gelenlerin vatan haini oldukları, ‘mitinge katılmayın’ çağrılarını yaptılar. İfade etmekte hiç sakınca görmüyorum; ‘Horasan Erenleri’ diye devlet güdümlü bir yapılanma, yine ‘Alevi Ocakları’ gibi bizleri de irrite eden bir takım kavramları kullanarak oluşan kesimler, hükümete bizzat destek verip, hükümet ağzıyla konuşup mitingi baltalamaya çalışan, toplumu da yarmaya çabalayan tutumlar sergilediler. Son dakikaya kadar içimize oynayıp bir çelişki çıkartmaya çalıştılar. Son noktada da Cem Vakfı içerisinde bir operasyon çektiler. Bu operasyon bir darbe niteliğindeydi. Sonra da özel sebeplerden dolayı mitinge katılamayacaklarını açıkladılar. Bunların hepsi mitingi baltalamaya yönelikti. Ama ne güzel ki Cem Vakfı içerisindeki aklıselim Alevi vicdanı ile hareket eden yöneticiler, Cem Vakfı’nın o kararına rağmen mitinge gelip bizlerle bütünleştiler. Mitingin başarısız olması için ciddi çaba sarf ettiler ama cevaplarını da aldılar. Akılda kalan bir miting oldu. Hükümetin her yönüyle teşhir edildiği bir düzlem oldu. Bu açıdan mitingi başarılı buluyoruz. Elbette ki eksiklerimiz, ulaşamadıklarımız olmuştur ama sonuç olarak başarılı bir miting oldu.”
ALEVİ KURUMLARININ TARİHSEL SORUMLULUĞU!
PSAKD Genel Başkanı Cuma Erçe, Alevi kurumları olarak toplumsal sorumluluk üstlendiklerine de değindi. Erçe konuya ilişkin şu yorumu yaptı:
“Biz cesareti aşılayacağız demiştik ve cesareti bulaştırdığımızı düşünüyorum. Bu ölü toprağının artık silkelenmeye başlandığını düşünüyorum. ‘Çerağ uyandıracağız, ışık tutacağız’ demiştik. Evet topluma moral verdiğimizi düşünüyorum. Önümüzdeki dönem bu birlikteliğin daha da güçlenerek toplumsal bir birlikteliğe yol açacağını düşünüyorum. Alevi kurumları tarihsel bir sorumluluğu yerine getirdiler. Ne zaman bir sıkışma varsa Aleviler toplarlar. O nedenle pirimiz Pir Sultan Abdal ‘Gelin canlar bir olalım’ demiştir. ‘Gelin Aleviler bir olalım’ da diyebilirdi! Kutuplaştırıcı siyaset halkı, ülkeyi çok fazla böldü. Bizler bu siyasete karşı yeniden bütünleşen, buluşturan bir mekanizma olmak istiyoruz ve misyonumuz gereği de bunu yapıyoruz.”
“İÇİMİZDE GEDİK AÇMA FAALİYETLERİ”
Cuma Erçe, 9 Aralık’ta İstanbul Valiliği’nin çağrısıyla yapılan “Canlar buluşması” toplantısına da değindi. Erçe, ‘Ne hikmetse bizim şubelerimiz de dahil bütün Alevi kurumları, cemevleri kahvaltıya çağrıldı. Sadece temsili olarak toplantıya katılıp ne konuşulduğuna dair arkadaşlarımızın yerinde müdahale etmesini istedik’ diye belirtti. Erçe, şunları söyledi:
“Arkadaşlarımız orada Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’na yönelik çok net ve sert bayanlarda bulundular. Nihayetinde Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanı’nı konuşturtmadılar. Cevdet Yılmaz ve sayın valiye de mesajlarını çok net olarak ortaya koydular. Cem Vakfı’nın mitingden çekilme kararının böyle bir görüşme sonrasında olması ihtimali de var. Çünkü Cem Vakfı’nın başkan vekili olan Hasan Sezgin arkadaşımız toplantılarımızın her birine katılarak bize çok sıcak mesajlar vermişti. Bu çekilme kararına da direkt muhalefet etti ve bu arkadaşımızın bütün yetkileri elinden alındı. Arkadaşımızın muhalefetine diğer şubelerden de destek geldi. Devletin, bu alanda içimizde gedik açma faaliyetlerinin o toplantıda da yapılmış olma ihtimalini görüyoruz. Çünkü kahvaltının 14 Aralık’ta yapılacağı duyurulmuştu fakat birdenbire 9 Aralık’a çekildi!”
“ÜZERİMİZE DÜŞEN GÖREVİ YERİNE GETİRECEĞİZ”
Cuma Erçe, dinci eğitim başta olmak üzere Alevi inancına yönelik baskılara karşın eylem ve etkinliklerinin süreceğini de anlattı. “Ülkede devasa hale gelmiş sorunlar çözülmediği sürece muhalefet etme hakkımız var ve tarih boyunca da bu muhalefeti ettik” diyen Cuma Erçe, sözlerine şu sözlerle devam etti:
“Bizler ‘Hak ve hakikat’ diyoruz. Hakikati haykırmaya, hakkımızın peşinde olmaya devam edeceğiz. Bu bizim inancımızda var olan bir şey. Göz yumamayız, diz çökemeyiz, boyun eğmeyiz, ‘kaderimiz’ diyemeyiz. Evet biz daha katmerli eziliyoruz. Öteki durumundayız, reddediliyoruz, inancımız tanınmıyor ama sokaktaki insanlarla aynı sorunları da yaşıyoruz. Dolayısıyla bizimle benzer sorunları yaşayanların, güçlerini birleştirme çabası en doğal en meşru hakkımız. Bugünden sonra da hükümetin bizi yok sayan, bizi tarif eden, bölmeye çalışan her türlü hamlesine karşı halkımızla hakikati paylaşmak durumundayız. Hem itiraz etme hakkımızı kullanmak durumundayız hem de inancımızın bize vermiş olduğu, mecbur yapmak durumunda olduğumuz faaliyetleri yürütmek zorundayız. Çünkü biz böyle bir inanca sahibiz. Yani mazlumun yaşadığı sıkıntılara gözümüzü yumup, zalimi alkışlayamayız. Alkışlayanı da kendimizden saymayız. İstanbul sonrasında da nerede gerekiyorsa karşı duruşumuzu kimi zaman toplantılarımızla, kimi zaman basın açıklamalarımızla, kimi zaman mitinglerimizle göstereceğiz. Yerel seçimler gelirken de yine tavrımızı net bir şekilde demokrasiden, halkçı belediyecilikten yana kullanarak bu gerici, ırkçı, faşist yapılanmanın gücünü kırmaya yönelik üzerimize düşen görevi yerine getireceğiz.”
Eren GÜVEN/ANKARA
Yoruma kapalı.