Alevi Haber Ajansi

Mersin DAD Eş Başkanı Çelik: Aleviler yalnızca tanık değil, barışın öznesi olmalı- VİDEO

PİRHA- DAD Mersin Eş Başkanı Hüsniye Çelik, Barış ve Demokratik Toplum Süreci’ne ilişkin yaptığı değerlendirmede, Alevilerin bu topraklarda barışın ve toplumsal vicdanın taşıyıcısı olduğunu vurgulayarak, “Aleviler, barış sürecinde yalnızca izleyici değil, doğrudan söz ve karar sahibi olmalıdır” dedi.

Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) Mersin Eş Başkanı Hüsniye Çelik, Türkiye’de yeniden gündeme gelen Barış ve Demokratik Toplum Süreci’ne ilişkin PİRHA’ya değerlendirmelerde bulundu. Çelik, özellikle Aleviler açısından bu sürecin sadece izlenen değil, aktif olarak yön verilen bir süreç olması gerektiğini vurguladı.

Türkiye’de yıllardır devam eden çatışmalı ortamın ve kutuplaşmanın toplumsal barışı tehdit ettiğini belirten Çelik, kalıcı bir demokratikleşmenin ancak tüm kimliklerin eşit yurttaşlık temelinde sürece dahil edilmesiyle mümkün olacağını ifade etti.

“GERÇEK BARIŞ TOPLUMSAL KATILIMLA MÜMKÜN”

Sürecin masa başında değil, halkların iradesiyle şekillenmesi gerektiğini vurgulayan Çelik, özellikle geçmişteki deneyimlerden çıkarılması gereken derslere dikkat çekerek şunları söyledi:

“Barış dediğimiz şey sadece silahların susması değildir. Toplumun tüm kesimlerinin nefes alabileceği, eşit yurttaşlık temelinde bir yaşamın inşa edilmesi gerekir. Bu topraklarda yaşayan halklar, inançlar, kimlikler yıllardır birbiriyle değil, onları birbirine düşman eden devlet politikalarıyla mücadele etti. Bugün yeniden bir barış süreci konuşuluyorsa, bu sefer gerçekten halkın iradesine dayanan bir süreç olmalı. Artık bizler masa başında şekillendirilmiş, halktan kopuk, göstermelik adımlara inanmıyoruz. Kalıcı barış, ancak toplumsal katılımla, yerel inisiyatiflerle ve halkların gerçek temsilcileriyle kurulabilir. Bugün inkar edilen, baskı gören, yok sayılan kimliklerin masada yer almadığı bir süreç, barış süreci değil, sadece geçici bir sessizlik olur.”

“ALEVİLER BARIŞ SÜRECİNİN DIŞINDA KALMAMALI”

Hüsniye Çelik, sürecin Aleviler açısından taşıdığı önemin altını çizerek, Alevilerin tarih boyunca barış, adalet ve eşitlikten yana tutum aldığını ifade etti. Alevilerin sürece dışarıdan bakan değil, doğrudan söz ve karar sahibi aktörler olması gerektiğini belirtem Çelik, “Aleviler olarak bu ülkede hep barıştan, uzlaşıdan yana olduk. Ama her seferinde dışarıda bırakıldık. Biz bu ülkenin toplumsal vicdanıyız. Katliamlar yaşamış, yasla yoğrulmuş bir halk olarak barış bizim için sadece politik değil, tarihsel bir ihtiyaçtır. Barış süreci eğer gerçek anlamda bir çözüm süreci olacaksa, Aleviler olmadan olmaz. Aleviler sadece seyirci değil, özne olmalıdır. Çünkü barışın teminatı olan halklar sürece dahil edilmeden, masa sadece devlet ile belli yapılar arasında gidip gelirse, yine eksik kalır, yine çözülmez. Bu kez barış, halkların barışı olmalı. Aleviler, Kürtler, Ermeniler, Süryaniler, kadınlar, gençler… Bu topraklarda kim eziliyorsa o masada söz sahibi olmalı. Aksi halde adalet ve barış yeniden ertelenir. Bu yüzden Alevi kurumları olarak süreci dikkatle izliyoruz ve hak ettiğimiz söz hakkını talep ediyoruz” dedi.

“KADINLAR OLMADAN BARIŞ KURULAMAZ”

Kadınların barış süreçlerinde oynadığı role özel bir önem atfeden Çelik, kadınların dışlandığı ya da sembolik olarak dahil edildiği süreçlerin sonuç getirmeyeceğini söyledi. Kadın bakışının sürecin hem içeriğini hem yöntemini değiştireceğini ifade eden Çelik, “Kadınlar yıllardır hem savaşın hem barışın yükünü en ağır şekilde taşıyor. Ancak barış süreçlerinde nedense hep geri planda bırakılıyorlar. Oysa kadınlar olmadan gerçek barış inşa edilemez. Kadının olduğu yerde adalet duygusu daha güçlüdür, empati vardır, yaşamı önceleyen bir dil vardır. Biz kadınlar olarak sadece barışın değil, yaşamın her alanında söz sahibi olmak zorundayız. Bu sürecin sadece erkek aktörler üzerinden yürümesi, yine eksik ve sorunlu bir çözüm üretir. Bu nedenle kadınların sürece aktif ve belirleyici biçimde katılması gerekiyor. Alevi kadınları olarak bizler bu sürece sadece destek vermekle kalmayacağız, yön vereceğiz. Çünkü eşitlik olmadan barış olmaz, barış olmadan da kadın özgürlüğü olmaz” diye konuştu.

Fatoş SARIKAYA/ MERSİN

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.