Alevi Haber Ajansi

Meriç: Sürecin nereye evirileceği konusunda endişeliyiz-VİDEO

PİRHA- Müzakere sürecine dair değerlendirmede bulunan Antalya Halkevi Yöneticisi Kutay Meriç, bir yandan adı konulmamış bir çözüm sürecinin işletildiğini diğer yandan ise Kürt halkının bütün demokratik kazanımlarına yönelik saldırılar olduğunu belirterek, “Sürecin nereye evirileceği konusunda endişeliyiz” dedi.

PKK Lideri Abdullah Öcalan’la yapılan görüşmelerin ardından yeni bir çözüm süreci tartışmaları sürüyor. Antalya Halkevi Yöneticisi Kutay Meriç, sürece dair PİRHA’ya konuştu.

Ülkenin yeni bir tarihsel sürecin içerisine girdiğini belirten, Antalya Halkevi Yöneticisi Kutay Meriç, “22 Ekim’de Devlet Bahçeli’nin Öcalan’a yaptığı çağrıyla beraber ülke gündeminde o tarihten bu yana yeniden Kürt sorunu üzerinden yeni çözüm yeni bir açılım tartışmaları iktidarın yeni hamleleri ve buna bağlantılı birçok şey yaşanıyor” dedi.

“GEÇMİŞ MÜZAKERE SÜRECİ İLE BUGÜNKÜ YÜRÜTÜLEN SÜRECİN ÇOK BENZER YANLARI VAR”

Gelişmeleri hep birlikte izlediklerini dile getiren Meriç, “Bir yandan adı konulmamış bir çözüm süreci işletilirken öte yandan aslında Kürt halkının bütün demokratik kazanımlarına yönelik Kürt siyasetçilerin tutuklanması Kürt halkının kazandığı belediyelerde iradesiyle oluşturduğu belediyelere kayyımların atanmasına kadar da yapılan bir uygulama söz konusudur” diye belirtti

Gelişmelerin bir bütün irdelendiğinde Ortadoğu ayağının olduğunu vurgulayan Meriç, “AKP’nin aslında bir iç iktidar sorunuyla da bir bağlantısı var. Biliyoruz ki en son 31 Mart yerel seçimlerinde AKP-MHP faşizmi seçimlerden büyük intifa kaybederek çıktı ve arkasından derinleşen ekonomik krizle beraber halkın yükselen tepkileri söz konusu. Çünkü hepimiz zaten bu mücadelenin içindeyiz” dedi.

İKTİDAR HALKA HİÇBİR VAADDE BULUNAMADIĞI İÇİN MÜZAKERE SÜRECİ BAHANESİYLE ÇIKIŞ ARIYOR”

Gelinen süreçte mevcut iktidarın gerek ekonomik gerekse de sosyal hakları noktasında halka herhangi bir vaat sunamadığını aktaran Meriç, “AKP toplumun rızasını üretemiyor. Bu noktada elinde kala kala bir sopası, faşizmi kalmış ve bununla bütün topluma saldırıyor. Toplam tabloya baktığımızda AKP-MHP faşizminin karşı cephesinde olanlara ve son birkaç ayda yaşadıklarımıza baktığımızda CHP’li belediyelere, DEM’li belediyelere saldırıları zaten sürekli hale getirdiler ve 3 dönemdir sürekli kayyımlar atanıyor. Gelinen süreçte CHP’li belediyelere de yönelmiş durumdalar. Sosyalistler sürekli hedefteler ve ülkede yükselen halk muhalefetini örgütlemeye aday hangi ilerici unsur varsa hepsi iktidarın hedef tahtasını girmiş durumda” şeklinde konuştu.

“AKP AŞAĞIDAN GELEBİLECEK İSYAN DOLGASINDAN ÇOK KORKUYOR

AKP’nin toplumsal tepki dalgasından çok korktuğunu söyleyen Meriç, “Zaten bir gezi fobisi var. Böyle beklentileri böylesi korkuları var. Bu noktada hâlâ o gezi fobisi sürüyor ve hala gezi davaları basına da yönelik olarak yapılmaya devam ediliyor” dedi.

AKP’nin neden zorbalığa yöneldiğinin Suriye’ye bakıldığında daha net görüldüğünü belirten Meriç, şunları ifade etti:

“Bahçeli 22 Ekim’de Öcalan’la ilgili yaptığı çağrıya herkes ne olduğuna şaşırdı. O günlerde HTŞ’den doğru açıklamalar gelmesine rağmen o anda bir ciddiye alınmadı ve olayın boyutunun ne olduğu bizler tarafından da çok algılanamamıştı. Kasım ayı içinde HTŞ’ tarafından önce Halep’in ele geçirilmesi ve arkasından Şam’a doğru hareketleri sonucunda 8 Aralık günü direnişsiz bir şekilde Halep ve Şam’ın teslim edilmesini belli ki Türkiye bu olacakları görmüş ve Suriye’de oluşacak iktidar boşluğundan Kürtlerin yararlanarak herhangi bir statü elde etmesini engellemek için 22 Ekim hamlesi yapılmış oldu.

Türkiye istiyor ki orası parçalanmasın yekpare üniter tek bir devlet olsun, Kürtler asla ve asla orada bir statü elde edemezsin. Hele ki silahlı bir statü asla elde edemesin. 22 Ekim’deki, Bahçeli açıklamasının nedeninin bu gelişmelere dayandığı apaçık ortaya çıkmış durumda.”

Bir yandan çözüm süreci yapılıyor gibi söylenip öte yandan da demokratik Kürt siyasi hareketine yönelik saldırıların olduğunu vurgulayan Meriç, “Kayyum atamaları, tutuklamalar, gözaltılar ve soruşturmaları yan yana gelmesinin bir benzerini biz 2012- 2013-2014 sürecinde de görmüştük. Orada da benzer şekilde olmuştu. Yine Kandil’e hava saldırıları, yine Türkiye’nin demokratik yasal siyasete yapılan saldırılarla çözüm süreci bir dönem böyle gidip bir dönem sonra ise bir ateşkese bağlı olarak stabil hale gelmişti. 7 Haziran 2015 seçimlerinde AKP’nin iktidar olmamasına yol açan seçim sonuçlarıyla beraber barış sürecini bitirdiler” diye ifade etti.

“MÜZAKERE SÜRECİNDEN VE DEMOKRATİK ORTAMIN BASKILANACAĞI KAYGISINI YAŞIYORUZ”

Önceki yaşanan barış görüşmelerinin sonucu açısından bakıldığında bugün yapılan müzakere sürecinden kaygılı olduklarının altını çizen Meriç, “Türkiye’de herkes kaygılı. Aleviler kaygılı, Kürtler kaygılı, işçiler, emekçileri kaygılı, bu ülkenin laik seküler kesimleri kaygılı. Çünkü bu sürecin sonunda nereye gireceğinden yeniden kanlı çatışmaların oluşup ülkenin yine az da olsa kalmış bir demokratik ortamın bununla baskılanacağı, bununla terörize edileceği ve bunun altında yükselen yoksulluk temelli yükselen çeşitli emekçi halk tepkilerini de bu atmosferde bastırılacağı gibi çeşitli kaygılar ve görüşlerde var” diye belirtti.

“MÜZAKERE SÜRECİNİN ARKA PLANINDA NELER YAŞANIYOR ÇOK BİLMİYORUZ”

Müzakere sürecine bakıldığında arka planı bilmediklerini ifade eden Meriç, “Çeşitli bilgiler sızıyor ama bir sürecin sürdüğü aşikâr. AKP-MHP faşizminden açıkçası demokratik bir çözümün çıkacağına inanmıyorum. Çünkü söylenen bize en azından yansıyan yanı tamamen Rojava silah bırakacak, Kandil silah bırakacak üzerine kurulu bir şey var ortada. Bir demokratik çözüm üzerine kurulu Kürt halkının çeşitli demokratik kazanımların garantilerinin tartışıldığı bir gündem yok ortada. Dolayısıyla buradan umutlu değilim. Sonuç itibariyle bu sürecin nereye bağlanacağı konusunda da endişeliyim” dedi.

“KÜRT HALKI ÇOK POLİTİK BİR HALK KOLAY KOLAY KANMAZ”

Kürtlerin haklarını garantiye almayan bir anayasa değişikliğine neden onay versin diye soran Meriç, “Hangi Kürt siyasi merkezi buna bu şekilde karar verebilir. Bu mümkün değil. Ortalama 40 yıldır çok sert bir mücadele sürdüren halk var. Her şeyi görmüş çok politik bir halk. Bu halkı kolay kolay kimse de kandıramaz. Hiçbir Kürt siyasi merkezi de kandıramaz. Böyle boş şeylere de kimse ikna edemez. Bir halk gerçekliği var bunun bilinmesi gerekiyor” ifadelerine yer verdi.

Bu müzakere süreci ile birlikte birtakım ulusalcı refleksler geliştiğini belirten Kutay Meriç, konuşmasının devamında şunları kaydetti:
“İşte Kürtler Türkiye solunu satıyor, Türkiye işçi sınıfı hareketini satıyor, CHP’yi i satıyor gidiyor AKP ile iş birliği yapıyor gibi bu kadar basit yorumlar yapılmasını doğru bulmuyorum, bunun çok mümkün olabileceğini de düşünmüyorum. Çünkü Kürt halkının talepleri demokratik taleplerdir. Bu taleplerin gerçekleşmesi denen şey Türkiye’de faşizmin çözülmesinin ya da gerilemesine tekabül edecek bir durumdur. Bu talepleri iktidar kabul edecekse zaten faşizmin gerilediği, baskının yerine bir demokratik alanın genişlediği gibi bir sonuç doğurur. Dolayısıyla bu tür kaygılar ve milliyetçi refleksler gereksiz ve yanlıştır.”

“KÜRK HALKININ TALEPLERİ DEMOKRATİK TALEPLERDİR ÇÖZÜLMESİ GEREKİR”

AKP-MHP iktidarının kendinden olmayan herkese yönelik topyekûn bir saldırıya geçtiğini aktaran Meriç, “Bu noktada bu ülkede bulunan bütün anti-faşist güçlerin gereken hamleleri AKP-MHP iktidarının bu saldırısına karşı da gereken hamleyi de yapması gerekiyor” şeklinde ifade etti.

Cebrail ASLAN/ANTALYA

 

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.