PİRHA- Maraş Demokratik Dernekler Federasyonu (MARDEF) tarafından Almanya’nın Siegen kentinde düzenlenen 6. Buluşma Kampı başladı.
Programda Fatma Dapar’ın selamlama konuşması ile başladı.
Ardından MARDEF Eşbaşkanı Mehmet Üstek söz aldı. Üstek, Ovama Dokunma hareketi, Maraş Girişimi ve MARDEF örgütlenmelerini anlattı.
Maraş’ta yaşanan katliamın tek boyutlu olmadığını ifade eden Üstek, “topraklarımıza sahip çıkmanın kültürümüze sahip çıkmanın önemli bir adımı olarak gördük“ dedi. Üstek , deprem sürecinde örgütlü olmanın faydalarını gördüklerini belirterek, yardım organizelerini daha hızlı gerçekleştirdiklerini ifade etti.
„Bizim yapmaya çalıştığımız MARDEF’i köy derneklerinin ortaklığı olarak görmek. Bütün köy dernekleri aslında MARDEF’in kendisi. Ortak hareketi sağladığımız zaman halkımızın imdadına yetişebiliyoruz“diye belirtti.
Üstek ayrıca yardımlar hakkında da bilgi verdi.
Üstek’in ardından Narlı Cemevi Başkanı Tahir Ortaç deprem sonrası maraş’ta yaşanan güncel sorunlara yönelik bir sunum yaptı.
Depremin ardından toplumun büyük bir travma yaşadığına dikkat çeken Ortaç, „“insanların güvenli bir liman olarak sığındığı yer Narlı’ydı. Oradan çevre illere dağıldılar. Devletin yanımızda olmadığını depremin ilk gününden itibaren gördük. Narlı cemevinin inşaatı sürüyor. Böyle kapsamlı bir cemevi yapının gururunu yaşarken, diğer taraftan bizi engelleme çalışanlar oldu. Biz sonuna kadar sürdüreceğiz. Deprem gibi bir felaket bize gösterdiki insanların barınma sorununu karşılamadıkça, göçü engelleyemiyorsunuz. İnsanların temel barınma sorunlarını karşılama gibi bir hedefimiz var“ dedi.
Ortaç , „Halkımıza çağrımız, cemevimizi bitirmek için yardıma ihtiyacımız var. Desteklerinizi bizden esirgemeyin“ diyerek yardım çağrısı yaptı.
Sunumun ardından soru cevap şeklinde devam etti.
Ortaç’ın ardından HDP 27. Dönem Milletvekili Mahmut Toğrul söz aldı.
Toğrul, „Maraş’ta kötü birşey yapılacaksa ya Pazarcık ya da Elbistan akla geliyor“ diyerek, Maraş’ta yapılan çevre tahribatlarına işaret etti, “Pazarcık Ovası önemli bir ova. 1978’den bu yana o verimli arazileri Alevi-Kürtlerin elinden çıkarmak için önemli bir çalışma yapılıyor.
Çimento fabrikaları yapıldı, Çiğili’de OSB yapılıyor, yine Çöçelli’de yapılanlar var“ dedi.
Deprem sürecine de değinen Toğrul, “Örgütlü bir toplum yapmanın önemi orada ortaya çıktı. Devlet organize olamadı. Bunun karşısında sivil toplum harekete geçerek bölgenin yaralarına merhem oldu.Deprem sonrası emniyet birimleri kapalıyken, bir tek pasaport birimi açıktı. Bölge bilinçli olarak boşaltmak isteniyor“ diye belirtti.
Toğrul son süreçte yaşanan siyasi gelişmelere de değindi.
Bizde son dönemleri şaşkınlıkla izliyoruz“diyen Toğrul şöyle devam etti:
“Devlet Bahçeli’nin bir plan dahilinde DEM Partililerle tokalaşması şaşkınlığını yaşarken, geçen hafta mecliste söylediklerini bir çok arkadaş ifade ettiği için şimdi cezaevinde. Biz de saldırılara rağmen Öcalan’ın sesi duyulsun diyorduk.
Kürtler bir statü kazanma mücadelesi veriyorlar. Kürtlerin önünde yüz yılda bir gelen bir fırsat var. Bu fırsat egemenleri çok rahatsız ediyor. Örneğin, İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan aslında ilk ziyaretini Kürdistan’a yaptı. Erbil’e ve Süleymaniye gitti. ‚’Şu an bizim İran’ın bütünlüğü kaygımız var’ dedi. Aynı kaygı Türkiye için de var.“
Alevileri asimilasyon politikaları da dikkat çeken Toğrul cemevi başkanlığı faaliyetlerinin bunun en büyük yürütücüsü olduğunu ifade etti.
Toğrul, „Sonuç olarak Kürtler ve Alevilerin bir araya gelerek güçlü bir dayanışma ve birlik sergilemeleri, hem kültürel kimliklerini korumak hem de siyasi anmada güçlübir pozisyon elde etmek hayati önem taşıyor“ dedi.
PİRHA/Almanya-Siegburg
Yoruma kapalı.