PİRHA- Maraş Katliamı’nda diri diri yakılarak katledilen 14 yaşındaki Ali Tıraş’ın annesi Döne Tıraş yaşanan vahşeti anlattı. Tıraş, “Hamile bir kadını öldürmüşler ve karnını deşerek çıkarttıkları bebeğini annesinin göğsüne çivilemişlerdi. Bir kadına ise kestikleri çocuklarının etini yedirmek istemişlerdi” dedi.
Maraş Katliamı’nın acısı dinmiyor. Katliamın üzerinden 44 yıl geçti ancak failler hala ortaya çıkarılmadı. 19 Aralık 1978’de başlayıp, bir hafta süren faşist saldırılarda 111 kişi Alevi oldukları için öldürüldü. 100’ün üzerinde kişinin yaralandığı katliamda, 200’ün üzerinde ev, 70’e yakın iş yeri yakıldı, yağmalandı.
Katledildikten sonra bedeni yakılarak, cenazesi bir kazan içinde ailesine teslim edilen 14 yaşındaki Ali Tıraş’ın annesi Döne Tıraş (92) o dönem yaşanan vahşeti CAN TV’de Rohat Emekçi’nin sunduğu Jin û Jiyan programında anlattı.
“EVİMİZ İŞARETLENDİ, ALİ’Yİ KATLETMİŞLERDİ”
Döne Tıraş, 1978 yılının Ağustos ayında Maraş’a bağlı Bağlarbaşı Mahallesi’ne taşındıklarını ve 4 ay sonra katliamın gerçekleştiğini söyledi. Tıraş, ilk olarak evlerine çarpı işareti atıldığı bilgisini paylaşarak, “Katliamın olduğu sene Maraş’a göçtük. Ali orada okula başladı. Öğretmeni Ali’ye namaz kılmasını söylemiş, Ali de namaz kılmayacağını söylemiş. Elbistan’a dönerek orada okumak istediğini söylüyordu. Katliamın olduğu zaman evimize çarpı işareti attılar. Ali’yi aramaya çıktım ama bulamadım. Katliamı yapanları gördüğümde ‘Ali’yi verin evimin tapusunu size vereceğim’ dedim. Onlar ise ‘Sen ne zırlıyorsun biz Ali’yi Karaoğlan’a kurban ettik’ dediler. Ali’yi öldürdüklerini biliyordum ve geri dönerek Karamaraş’ta saklandık. Arabayla aşağı giderken muhtar olan bir adamla karşılaştık. 4 kişi yukarıdan bizi taramaya başladılar ve o adam yaralandı. Benden eşarbımı istedi. Eteğimden bir parça kopararak yarasına bağladı ve kanı durdurmaya çalıştı. Beni de öldüreceklerdi ama bir komşumuz beni kurtardı. Kara Maraş’a giderek bir devlet binasına sığındık, bir çocuk orada camları kırarak bizleri kaçırdı ve Pazarcık köylerine dağıttılar. Yine bizim Kürt ve Alevi toplumu Elbistan’ın Köyü olan Çiftlik köyüne gittiler” diye konuştu.
“KIZININ BACAĞINI KESİP ANNESİNE YEDİRMEK İSTEMİŞLER”
Tıraş, bir kadının kızının bacaklarının kesilerek annesine yedirilmek istendiğine olan şahitliğini, “Ali, Ali diye ağıt yakıp oğlumu arıyordum. Çokyaşar Mahallesi’ne de gittim. Orada bir asker vardı. Ali Doğan adında biri bana dedi ki, ‘Döne, bu rütbeli ve Tuncelili bir askerdir. Bununla beraber git.’ Askere, ‘oğlumu arıyorum’ dedim. Hastaneye gittik. O dönem yaralı olanları Adana’daki bir hastaneye gönderiyorlardı. Gidip Ali’nin ismi olup olmadığına baktım. Orada bir kadın gelip ‘Abla sen Kürt müsün?’ diye sordu. Çocuklarını öldürüp kızlarının bacaklarının koparıldığını söyledi. Kadının eli ayağı yüzü kanlar içerisindeydi. Meğerse çocuklarının etini yedirmek istemişler. Ellerinde kızının kesilen bacağından et parçaları vardı” diye konuştu.
“KADININ KARNINI DEŞİP BEBEĞİ GÖĞSÜNE ÇİVİLEMİŞLERDİ”
Hamile bir kadının karnının deşilerek bebeğinin çıkartıldığını ve göğsüne çivilendiğini belirten Tıraş, “Maraş doğum hastanesi var oraya da gittim. Bir kadını öldürmüşler tel ile direğe bağlamışlar ve bebeğini karnından çıkartıp göğsüne çivilemişlerdi. Kadının her yeri kanlar içerisindeydi. Orada bağırdım; ‘Yezitler, vicdansızlar bizler size ne yaptık’ dedim. Orada bir kişi çıkıp bu kadını Elazığ’a gönderin dediler. Beni değil faşistleri Elazığ’a gönderin dedim” şeklinde konuştu.
“CENNET ŞİMAL’N GÖZÜNÜ TORNAVİDA İLE ÇIKARDILAR”
Pazarcık’ta tanından Elif Ana’nın ablası olan Cennet Şimal’ın gözlerinin tornavida ile oyulduğuna şahit olan Tıraş, “Daha sonra beni buzhaneye yani Morga götürdüler. Ali Ali diyerek feryat ediyordum ve oğlumu arıyordum morgta bir sürü cenaze gördüm. Bir kadının göğsünü kesmişler, kestikleri göğsünü de çocuğunun ağzına koymuşlardı. Orada Cennet Şimal’ı da gördüm. Cennet Şimal Elif Ana’nın ablasıdır. O dönem bizim yaptığımız evin inşaatına kum getiren demirci Cuma, Cennet Şimal’ın sağ gözünü tornavida ile çıkarttı. ’90 yaşındaki kadının gözünü niye çıkartıyorsunuz Allah’tan korkmuyor musunuz?’ diye sordum. ‘Bir Alevi öldürürsek biz cennetlik oluruz, kitabımızda yazıyor’ dedi” ifadelerini kullandı.
“ALİ’Yİ DİRİ DİRİ YAKMIŞLARDI, DİŞİNDEN TANIDIM”
Döne Tıraş, oğlu Ali Tıraş’ın diri diri yakıldığını ve cenazesinin bir kazan içerisinde getirilip bir bodrumda bırakıldığını söyleyerek o günü şöyle anlattı:
“O dönem Kayseri’den gelen askerlerle birlikte sıkı yönetim ilan edildi. Oğlu ve kızları öldürülen Ayşe ismindeki kadın ve ben artık ağıt yakıyorduk. O dönem gelen askerlerden oğlumun bulunmasını istedim. Yanıma birkaç asker ve polis vererek Karamaraş’a gittik başlarındaki komutan ‘Ali neredeyse ölü ve sağ gidip getirin’ dedi. Ali’yi bizim oradaki bir evin bodrumuna atmışlardı. Ali’nin dişlerini sökmüşlerdi, cenazesi tanınmayacak haldeydi. Ali’nin ölüsünü bir kazanın içine koyarak getiriyorlar, komşunun kilerine bırakıyorlar. Ali’nin cenazesi tanınmıyordu. ‘Oğlumu dişlerinden tanırım’ dedim, bir dişini çekip getirdiler, ondan tanıdım. Dişi hala bendedir. Ali’yi başka türlü o haliyle kimse tanıyamazdı.”
PİRHA/İSTANBUL
Yoruma kapalı.