1978‘de Maraş‘ta resmi rakamlara göre 111 kişi öldürüldü, yüzlerce kişi yaralandı. 210 ev, 70 işyeri tahrip edildi.
Pir Sultan Abdal Kültür Dernekleri (PSAKD) Maraş Katliamı‘nın 37 yılını anamayacak.
Maraş Valiliği, Alevi kurumlarının kentte Maraş katliamına ilişkin yapacağı anma etkinliklerini “kentte kardeşlik içinde yaşayan insanların huzurunu onarılmayacak derecede bozacağı” gerekçesiyle yasakladı. 19 Aralık Cumartesi, TCDD Gar Meydanı’nda saat 11.00-15.00 arasında bir etkinlik düzenlemek isteyen PSAKD Maraş Şubesi, prosedür gereği valiliğe bildirim yapmıştı.
Valilik ayrıca 18-26 Aralık tarihleri arasında katliama dair yapılacak tüm anma etkinliklerini de yasakladığını duyurdu.
Maraş Katliamı’nın anmasını kentte yapmak isteyen Alevi derneklerine maraş Valiliği son altı yıldır sadece 2011 yılında izin maraş ‘nde yapılmasına verdi; ancak anmaya katılanlar kente yürümek isteyince jandarmanın engellemesiyle karşılaşmıştı. Peki Maraş’ta neler yaşanmıştı…
19 Aralık gecesi saat 21:00’de bir Ülkücünün, Çiçek sinemasına yerleştirdiği tahrip gücü düşük bir bomba; katliama giden olaylar zincirinin ilk adımını oluşturdu. Türkoğlu ilçesinden gelen bir grup faşist militan “Kanımız Aksa da Zafer İslam’ın” ve “Müslüman Türkiye” sloganlarıyla seyirci kitlesini “coşturarak” Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) il binasına saldırttılar.
Bombanın patlamasından hemen sonra, Ülkücü Gençlik Derneği (ÜGD) Kahramanmaraş şube başkanı Mehmet Leblebici ve 2. Başkan Mustafa Kanlıdere’nin talimatlarıyla bombayı attığı iddia edilen Ökkeş Kenger Ankara’ya ÜGD’ye telefon ederek “yardım” talebinde bulundu.
“Bir Alevi öldüren beş kez hacca gider”
Ertesi gün Alevilerin oturduğu bir kıraathane bombalandı; 21 Aralık’ta iki Tüm Öğretmenler Birleşme ve Dayanışma Derneği (TÖB-DER) üyesi bir öğretmen öldürüldü. 22 Aralık günü, bu iki öğretmenin cenazesini taşıyan kalabalığa, faşistlerin “komünistlerin, Alevilerin cenaze namazı kılınmaz” diyerek tahrik ettikleri kalabalık saldırdı. Bağlarbaşı camii imamı Mustafa Yıldız cuma vaazında şu “öğütleri” vermişti:
“Oruç tutmak namaz kılmakla hacı olunmaz, bir Alevi öldüren beş sefer hacca gitmiş gibi sevap kazanır; bütün din kardeşlerimiz hükümete ve komünistlere, dinsizlere karşı ayaklanmalıdır; çevremizde bulunan Alevileri ve CHP’li Sünni imansızları temizleyeceğiz.”
Kalabalık dağılıp cenazeler ortada kalırken; güvenlik güçlerinin müdahalesiyle karşılaşmayan saldırgan kitle kent çarşısına yürüyerek Alevilere ve CHP’lilere ait işyerlerini tahrip etti. Çatışmalarda 3 insan öldürüldü.
22 Aralık gecesi faşistler Sünni mahallelerinde “ertesi gün solcu Alevilerin silahlı saldırı yapacağını” anlatarak, bu kitlesel biçimde silahlanılmasını sağladılar. 23 Aralık’ta Kahramanmaraş’taki olaylar karşılıklı çatışma boyutunu tamamen yitirerek, bütün solculara ve Alevilere dönük bir kıyama dönüştü.
24 Aralık’ta ilan edilen sokağa çıkma yasağına, yalnızca, kendi can güvenliklerini bile sağlayamayan güvenlik kuvvetleri uydular. Günden güne tırmanan gerginliğe ve valiliğin 21 Aralık’tan beri yinelediği taleplerine rağmen kente askeri güç gönderilmemişti. Saldırıların polis kuvvetlerine yönelmesi üzerine, “polis-halk çatışmasını önleme” gerekçesiyle 23 Aralık sabahı kentteki bütün polisler de görev dışı bırakıldı. Bu koşullarda 24 Aralık günü, faşistlerin çevre köy ve ilçelerden getirdiği silâhlı grupların takviyesiyle, kıyam insanlık dışı boyutlar kazandı.
Yoruma kapalı.