Alevi Haber Ajansi

Maden Mühendisleri Odası Başkanı Yüksel: İliç’te resmen bir cinayet işlenmiştir-VİDEO

PİRHA – Maden Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Yüksel, İliç’te yaşanan facianın ardından madende görev alan mühendislerin “Günah keçisi” ilan edildiklerini belirtti. Yüksel, üretim hırsı nedeniyle kazalara davetiye çıkarıldığını söyleyerek yabancı firmalara “Kendi ülkenizde böyle bir madencilik yapabilir miydiniz?” sorusunu yöneltti.

Anagold Madencilik firmasının yürütücü olduğu Erzincan’ın İliç ilçesindeki Çöpler Altın Maden İşletmesi’nde 13 Şubat’ta yaşanan facianın yankıları sürüyor.

Maden alanında yaşanan kayma sonucu, siyanür ve tehlikeli kimyasal içerikli yığının altında kalan 9 kişiye halen ulaşılmadı.

Facia sonrasında İliç’e giden basın mensuplarının yanı sıra Maden Mühendisleri Odası yöneticileri de gerekli teknik incelemeleri yapamayarak polisin  engeline takıldı.

“RESMEN BİR CİNAYET İŞLENMİŞTİR”

Maden Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Yüksel, ardı arkası kesilmeyen kazalara dair Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın denetim ve takip sorumluluğuna vurgu yaptı.

PİRHA’ya konuşan Yüksel, İliç faciasının tahmin edildiğini ancak önlem alınmadığını belirterek şunları söyledi:

“İliç faciasının ana nedeni, madencilik bilim ve tekniğinin ihmal edildiği, kar hırsı nedeniyle üretim zorlamasının olması nedeniyledir. Orada ‘maden işletmeciliği’ anlamında resmen bir cinayet işlenmiştir. Böyle bir madencilik yapılması kabul edilebilir bir şey değil. Bu tip firmalar, uluslararası kuruluşlar, Türkiye’ye geldiklerinde üst seviyede bilim ve tekniğe uygun madencilik yaptıklarını söylüyorlar. İliç’te 13 Şubat’ta bir kayma oldu. Daha önce 2020 yılında da bölgede kayma olmuştu. 10 milyon metreküplük bir malzeme kaydı ve bu çevre sorunlarını arttıracak bir durum. Basın yoluyla bu firmalara ben şunu sordum; ‘kendi ülkenizde böyle bir madencilik yapabilir miydiniz? Kendi ülkenizde böyle madencilik yaptığınızda başınıza neler gelirdi? Bildiğimiz kadarıyla da kendi ülkelerinde böyle bir madencilik yapma şansları yoktur. İzin vermezler ve böyle bir kaza durumu olduğunda da bunun cezai şartları çok ağırdır. İliç’e baktığımızda şirketin genel müdürü ile ilgili herhangi bir hukuki işlem yok. Yabancı menşeili genel müdür yardımcısı tali kusur alıyor ki bunların asli kusurlu olması gerekir. Çünkü karar vericiler bunlardır. Ama ne oldu? Günah keçisi bütün kazalarda olduğu gibi birkaç maden ve jeoloji mühendisi oldu. Bu kabul edilebilir bir durum değil.”

“UYGULAMA HATASI VE KAR HIRSI”

Ayhan Yüksel, adeta cinayetler silsilesine dönen maden faaliyetleri konusunda bir şeffaflık olmadığını da vurguladı. İliç maden faciasına dair ellerinde detaylı veri olmadığının altını çizen Yüksel, “Normal şartlarda bilgi edinmemiz kolaydır ama son yıllarda veri elde edemiyoruz” dedi.

Ayhan Yüksel İliç’teki yığın liçi yüksekliğinin 20 basamağı geçmemesi gerektiğini söyleyerek değerlendirmesini şöyle sürdürdü:

“20 basamak, 80 ile 160 metre arasına tekabül ediyor. Bunun üzerine çıkılmaması gerekiyordu. Bu tip kazalar ya projeden ya da projeye uygun çalışmamaktan olur. Şimdi İliç’e baktığımızda basamak yüksekliğinden başka bir sorun daha görüyoruz. Yığın liçleri daha düz, geniş alanlara yapılması gerekiyor ama dikkat ettiyseniz maden faaliyeti dikdörtgen şeklinde ilerlenmiş. Bunun daha geniş alana yapılması gerekiyordu. Muhtemelen alan darlığı, ekonomik faaliyetler hesabıyla böyle bir yer seçilmiş. Yer seçiminin çok uygun olmadığını düşünüyoruz.

İkinci bir neden de projeye uygun çalışmamaktır. Basamak yüksekliklerinin projede 8 metre olduğu, ancak 10-12 metreye kadar yüksekliklerin çıktığı yerler olduğu söyleniyor. Ancak bunlar gayri resmi bilgiler. Bu tip olaylarda en önemli şey liçe beslenen siyanürlü solüsyonun alttan aynı oranda çıkması gerekiyor ama burada o yığının içerisinde geçirimsiz tabakalar oluşabiliyor ve buralarda bir gölleşme meydana geliyor. Bu sefer de o zemin, sıvının üzerinde olduğu için hidrostatik basınç artıyor ve kaymalara sebep oluyor. Bu kazanın da en önemli nedenlerinden bir tanesi o. Uygulama hatası da kar hırsı ve üretim zorlamasıyla geliyor.”

“SİYANÜR DE TOPRAĞI ETKİLEYECEKTİR”

Maden Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Yüksel, altın madeninde kullanılan kimyasallar sebebiyle oluşacak çevresel tahribatı ise şu sözlerle anlattı:

“Bu madenlerde siyanür kullanılıyor ve siyanürün doğaya karışmaması gerekiyor. Siyanürün yer altından toprağa bulaşmaması ve suya geçmemesi gerekir. Bu nedenle o yığın liçlerinin altında siyanür atık havuzunun içerisine membran serilir. Onun üzerine ise kil serilerek doğaya karışması engellenir. İşte bu kaymadan sonra Sabırlı Deresi bölümü ile manganez ocağına doğru bir bölümde kayma oldu ve bu kayan malzeme 10 milyon metreküp malzemedir. Bu da sonuçta siyanürün olduğu bir solüsyon; yani siyanüre bulaşık bir malzemeden oluşuyor. Şimdi o nasıl ki aşağı süzülerek iniyorsa, Sabırlı Deresine dökülen malzemenin içindeki siyanür de sızarak aşağıya inecektir. Bu siyanür de toprağı etkileyecektir. Topraktaki diğer mineraller de doğal haliyle siyanür tarafından çözülecek.

“FAALİYETLER ÇEVRESEL VARLIKLARIMIZI YOK ETMEMELİ”

Ayhan Yüksel, maden faaliyetlerinde önceliğin çevre duyarlılığı olması gerektiğini söyleyerek şöyle devam etti:

“İliç’te akan alandaki 10 milyon metreküp malzeme, 1 kilometre uzunluğunda ve 300 metre genişliğinde. Ayrıca 50 metre yüksekliğinde bir alan söz konusu. Biz aslında ilk günden itibaren o yükün altında kimsenin yaşayamayacağını biliyorduk ama ailelerin duygularına engel olmamak adına bunu açıklayamadık. Çünkü buna benzer bir olay daha önce Elbistan’da da oldu. Bu durum samanlıkta iğne aramak gibi bir şey. O atık oradan kaldırılacak, umarım cenazelere ulaşır ve ailelerine teslim ederler.

Tüm ekonomik faaliyetlerde üretimin amacı ülkenin kalkınmasına, toplumsal refahın yükselmesine katkı sağlamalı. Ayrıca madenler insan hayatına mal olmamalı. Yapılan faaliyetler çevresel, kültürel varlıklarımızı yok etmemeli. İşte bu yaşadığımız felaketteki gibi hiçbir ocakta, hiçbir insanın parmağı kanamamalı. Evet madem milyonlarca yılda oluşan bir varlık, bir değerdir. Ama doğamız da milyonlarca yıl öncesinden oluşmuş değerdir. Madene de çevreye de ihtiyaç vardır. Bu nedenle hem madenlerimiz hem de çevremiz korunmalıdır. Bu işe dikkat etmeyen bütün iş yerleri de gereken ceza ile karşılaşmalı, böyle İliç’teki gibi bir üretime izin verilmemelidir.”

Eren GÜVEN/ANKARA

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak