PİRHA- Kapanışını ödül töreni ve ‘Özgürlüğe dokunuş’ filmi ile gerçekleştiren 14’üncü Londra Kürt Film Festivali, bu yıl ki festivali yaşamını yitiren Sırrı Süreyya Önder’e adadı.
Londra Kürt Film Festivali, Kürdistan ve diasporadan 58 filmin ‘Dîsa Govend’ teması ile beyaz perdeye yansıtılması ile sona erdi. LKFF’nin Rojazer en iyi uzun metrajlı film ödülüne Yönetmen Ayşe Polat’ın ‘Kör noktada’ adlı filmi layık görüldü.
Kürt sinemasında önemli bir yer tutan ve 25 Nisan’da ‘Dîsa Govend’ diyerek başlayan 14’üncü Londra Kürt Film Festivali kapanışı ‘Özgürlüğe dokunuş’ adlı uzun metrajlı belgesel film ve ödül töreni ile yaptı. Dalton Rio Cinema’da yapılan yapılan ödül törenine çok sayıda kişi katılırken, festival yaşamını yitiren Sırrı Süreyya Önder’e adandı. Festivalin kapanış ve ödül töreni öncesi Sırrı Süreyya Önder için bir dakikalık saygı duruşunda bulunuldu.
LKFF’Yİ SIRRI SÜREYYA ÖNDER’E ADIYORUZ
LKFF Direktörü Ferhan Sterk, LKFF’nin son gününde çok acı bir haber aldıklarını belirterek, “Sırrı Süreyya barışın ve özgürlüğün bir sembolüydü. İnsan hakları mücadelesinde önemli bir isim. Tüm yaşamında demokrasi, barış ve özgürlük mücadelesine adadı. Kürt halkının mücadelesinin yanında durdu ve onların hakları için mücadele etti. Biz bu yıl ki LKFF’yi barışın sembolü sevgili yoldaşımız Sırrı Süreyya Önder’e adıyoruz” dedi.
Sterk’in konuşmasının ardından yönetmen Manal Masri’nin çektiği İsveç yapımı ‘Özgürlüğü dokunuş’ adlı film gösterildi. Film, 2014 yılında, Kürt öğrenciler Jenkidar ve Hüseyin’in IŞİD’e karşı Kürt direnişini belgelemeleri ile başlayan yolculukları ve Kobani direnişinde yaşamını yitiren aileleri ile devam eden bir hikayeyi konu aldı. Film izleyenlere duygu dolu anlar yaşatırken, filmin sonunda yönetmen Manal Masri’nin katılım ile bir söyleşi düzenlendi. Söyleşi sırasında Kobani direnişine yapılan vurgular ile birlikte “Jin jiyan azadi” sloganı atıldı.
Yapılan gösterimin ardından sanatın, anlatının, mücadelenin ve direninişin damga vurduğu LKFF’nin ödül törenine geçildi. Bir çok Kürt sinemacısini buluşturan festivalde, en dikkat çeken yapımlar ödüllerine kavuştu.
İşte kazananlar:
LKFF’nin Kısa Belgesel Film Dalında Jüri Özel Mansiyon ödülü’ne “Carpenter” (Marangoz) adlı film ile yönetmen Xelil Sehragerd layık görüldü. Kısa metrajlı Film
Jüri Özel Mansiyon ödülü de yönetmen Ramazan Kılıç’ın ‘Duyulmayan Şeyler’ adlı filmine verildi.
LKFF Onur Ödülleri ise ‘Oğul’ filmi ile yönetmen Saman Hosseinpour’a ve Güneşin kızları adlı film de yer alan Ezidi Kürt kadın Sarab Nayif Issa’ya verildi. Sarab Nayif, Kürt kadın mücadelesinin sürdüğüne ve özgürlüğün kapılarını araladığını ifade ederek, ödülü mücadele eden kadınlara adadı. Nayif Issa sözlerini, “Jin jiyan azadi” diyerek tamamladı. Salondakiler Nayif Issa’yı ayakta alkışladı.
LKFF’nin en iyi kadın oyuncu ödülüne Buka Barane filmindeki rolü ile oyuncu Silan Düzdaban layık görülürken en iyi erkek oyuncu ödülüne ise Korkmaz Aslan layık görüldü.
Bu yıl Uzun Metraj Jüri Özel Ödülü’ne iki film birden layık görüldü. Yönetmen Fatin Kanat ve Önder İnce’nin ‘Bizim İsmail’ adlı filmi ile Aylin Kuryel ve Firat Yücel’in “Ulysses Çevirmek” adlı belgeseli layık görüldü.
Festivalin Taha Karimi En İyi Kısa Belgesel Film Ödülü’ne Yönetmen Aydın Gökmen’in kendi iç yolculuğunu şiirsel bir anlatıyla harmanlayan ve izleyicileri zamansız bir deneyime davet eden “Ever Since, I Have Been Flying” (O Zamandan Beri Uçuyorum) adlı film layık görüldü.
Rakka’da 2017 yılında şehit düşen Kürt gazeteci yazar Mehmet Aksoy adına verilen En İyi Uzun Belgesel Film Ödülüne ise Yönetmen Berke Baş’ın ‘Hold Still’ (Hareketsiz Dur) adlı filmi layık görüldü. vFilm, toplumsal hafıza, direniş ve sessizlik üzerine kurulu etkileyici bir anlatı taşıyordu.
Yılmaz Güney En İyi Kısa Metraj Film Ödülü’ne ise Yönetmen Borhan Ahmadi ve Leila Baghpira’nın “Agony” (Izdırap) adlı filmi layık görüldü. Ödülü yönetmenler adına Sinema yazarı Seray Genç aldı. Yazar Genç, Sırrı Süreyya Önder saygı ve minnetle andıklarını ifade etti.
Ve LKFF’nin en önemli ödülü olan Rojazer En İyi Uzun Metraj Film Ödülü’ne ise Yönetmen Ayşe Polat’ın “In the Blind Spot” (Kör noktada) adlı filmi layık görüldü. Ödüle layık görülen Kör noktada filmi bir Cumartesi Annesi’nden yola çıkıp katledilen bir insan hakları avukatının hayat hikayesine uzanıyor. Hikaye, Kürtlerin yakın tarihindeki binlerce faili belli cinayetin kayıplarını hatırlatıyor ve bu karanlık kör nokta olarak yaşananlara ışık tuttu.
‘SIRRI’NIN YÜREĞİNDEKİNİ YAŞAMA GEÇİRECEĞİZ’
Ödülü Ayşe Polat adına alan Kürt tiyatro ve sinema sanatçısı Kemal Ulusoy Sırrı Süreyya Önderi’i anarak, “O bir yazar, bir siyasetçi, bir sanatçı, bir insan hakları savunucusu ama hep ama hep bir barış ve insan hakları savunucusu oldu. Bir Kürt sanatçısı olarak onun yüreğindeki barışı yaşama geçireceğiz. Sırrı Süreyya Önder’i saygıyla anıyoruz” dedi.
Festivalin kapanış konuşmasını yapan LKFF Direktörlerinden Shilan Murdachy’da Sırrı Süreyya’yı anarak konuşmasına başladı. Shilan Murdachy, bu yıl aralarında 17 olağanüstü kadın yönetmenin de bulunduğu tüm film yapımcılarına şükranlarını sunarak, “Tutkunuz ve adanmışlığınız bu festivalin bel kemiğidir. Festival hakkında yaptığınız her paylaşım, söylediğiniz her söz, aldığınız her bilet ve katkıda bulunduğunuz her kuruş; Kürt hikâyelerinin bu muhteşem şehir Londra’ya taşınmasına yardımcı oluyor. Ve böylece, dünyaya hikâyemiz, mücadelemiz ve direncimiz daha çok ulaşıyor.Bu hayalin yaşamasını sağlayan sizin mirasınız ve bağlılığınızdır” dedi.
LKKF 9 gün boyunca Kürdistan ve diasporadan içinde 10 uzun metrajlı film, 13 uzun metrajlı belgesel film ile toplam da 58 filmi izleyici ile buluşturdu. Kürdistan’ı ve sınırların ardındaki Kürtlerin beyaz perdeye yansıdığı festival, bir çok sanatçı, yönetmen, senarist ve oyuncuyu buluşturdu.
Kimi filmler yoğun ilgi görürken kimi ise eleştireler ile karşılandı. Filmelerin ardından yönetmen oyuncu yada senaristler ile yapılan söyleşiler de hem filmlerin içeriği konuşuldu hem de eleştiriler ile Kürt sineması tartışıldı.
Kürt sinemasının bir kez daha ağırlıklı olarak acı ve trajedisi perdeye yansırken, Kürt yönetmen Bilal Korkut’un, “Sizin kanayan yeriniz neresi ise siz orayı göstermek istersiniz” diyerek eleştirilere yanıt veriyordu.
Rojhelat’taki Koçber’lerden, faili belli cinayetlere, Kürt sanatının ve dilinin zorlu yolculuğundan, Avrupa’daki mülteci kamplarındaki Kürt çocuklarına, DAİŞ zulmünden kurtulan Kürt Ezidi kadınlardan, Rojava’daki görkemli özgürlük mücadelesine kadar Kürdistan Londra’da beyaz perdede yerini buluyordu.
Kürdistan’dan gelen filmler de her ne kadar acı ve trajedi yansısa da, sinematografi açısından izleyenler büyülendi. Kürt yönetmen Arash Rakhsa’nın “All the mountains give’ adlı filmi ile All Mountain zorlukları anlatırken Kürdistan’ın dağlarına derelerine vadilerine eşsiz doğası ile izleyiciyi başbaşa bıraktı. Yine kısa filmler de de Kürtlerin geleneksel yapısından, motorlu kuryerlerin sorunlarına, zindanlardan, savaş travmasına kadar bir çok konu da perde de yerini buluyordu.
LKFF aynı zamanda Kürt kadın sinemacılar, yabancı yönetmenlerin Kürtler ve sinemasına ilişkin değerlendirmeleri ile animasyon filmlere dair söyleşiler düzenlendi.
Festival de, Amerikalı yazar Janet Biehl’in elsefi fikirleri bir kadın devrimine ilham kaynağı olan yoldaşı Murray Bookchin’in mirasını keşfetmek için Kuzeydoğu Suriye’ye seyahatini anlatan Threads of revulotion (Devrimin iplikleri) filmi yoğun ilgi gördü. Salon hınca hınç dolarken burada Yönetmen Biehl ile bir söyleşi düzenlendi.
Kürt yönetmen Kazım Öz’ün ‘Bir kar tanesinde erimek’, Yönetmen Mehmet Ali Konar’ın “Ceviz Yaprakları Sararınca”, Yönetmen Ayşe Polat’ın Kör Noktada, Aylin Kuryel ve Fırat Yücel’in yönetmenliğini üstlendiği “Ulysses Çevirmek” belgeseli; filmleri yoğun ilgi gören filmler arasında bulundu.
A happy day (Mutlu bir gün) filmi ile yaptığı açılışını yapan 14’üncü LKFF, kapanışı Yönetmen ‘Özgürlüğe dokunuş’ adlı uzun metrajlı belgesel film ile sonlandırdı.
PİRHA/LONDRA
Yoruma kapalı.