PİRHA-Lise son sınıf öğrencisiyken din dersine girmek istemeyerek, muaf tutulmak için yargıya başvuran Kerem Yavuz, şu an üniversitede okuyor. Yavuz, “Mahkeme süreci çok uzun sürüyor. Devlet, sadece inançlarınız yüzünden aslında sizi cezalandırmış oluyor. Belki bu süreyi üniversite sınavına çalışabilecekken, hiç olmadık yere kendimi bu konuya verdim. Belki gidebileceğim iyi bir üniversite varken, belki bedavaya okuyabilecekken, şu an özel üniversitede okuyorum” diye konuştu.
Kerem Yavuz, Doğuş Üniversitesi İngilizce Mütercim Tercümanlık bölümü birinci sınıf öğrencisi. İstanbul Kadıköy’de bulunan 50. Yıl Tahran Anadolu Lisesi’nde son sınıf öğrencisiyken din dersine girmek istemediğini belirterek, dersten muaf tutulmak için yargıya başvuran Yavuz, yaşadıklarını PİRHA’ya anlattı.
“ATEİSTİM, DİN DERSİNE GİRMEK İSTEMEDİM”
Sözlerine, “Ateistim. Lise son sınıf öğrencisiyken din dersine girmek istemedim. Zaten küçüklüğümden beri kafama hiç yatmıyordu. Dersten muaf olabilmek için okula dilekçe verdim” diyerek başlayan Yavuz, idare mahkemesine başvuru sürecini şöyle anlattı:
“Yasal olarak başvuru yaptığınızda din dersinden muaf tutulma hakkınız var aslında. Ama Türkiye’de teori ile pratik uyuşmuyor. AKP’nin gerici politikaları yüzünden bu yasal düzenlemeler yapılmadı. Bu konuda insanlar çok zorluk çekiyor. Mesela ateistsiniz veya Alevisiniz diyelim ve çocuğunuzun din dersi görmesini istemiyorsunuz. Normal prosedürü şöyle olmalıydı: O dersten muaf tutulmak için okula bir dilekçe verirsiniz. Okul da bunu kabul eder. Fakat sistem bugün böyle işlemiyor. Çocuğunuzun din dersine girmesini istemiyorsanız, idare mahkemesine dava açmanız gerekiyor.
“‘İSTESENİZ DE İSTEMESENİZ DE SİZE BU DERSİ VERECEĞİZ’ DİYORLAR”
Hristiyan ya da Yahudi’yseniz ibadethanenizden aldığınız belge ya da kimliğinizde Hristiyan veya Yahudi yazıyorsa, o zaman dersten muaf olabiliyorsunuz. Ama ateistseniz ya da Alevi’yseniz isteseniz de istemeseniz de “Biz bu dersi size vereceğiz” diyorlar. Mahkeme süreci ise çok uzun sürüyor. Dava açtığınızda zaten avukata bir dünya para ödüyorsunuz.”
“DEVLET, İNANÇLARINIZ YÜZÜNDEN SİZİ CEZALANDIRMIŞ OLUYOR”
Geçmişte yargıya başvurarak din dersinden muaf kalanların olduğunu hatırlatan Kerem Yavuz, mahkeme süreçlerinin uzun sürmesi ile ekonomik yönden yarattığı külfete değinirken, şunları söyledi:
“Bu süreçte şöyle sıkıntılar oluyor: Çocuğunuz mahkeme süreci boyunca din dersi görmek zorunda kalıyor. Devlet, sadece inançlarınız yüzünden aslında sizi cezalandırmış oluyor. Bugün avukat ücretleri cep yakıyor. Kaba taslak bir hesaplama ile baktığımızda 2020’nin şartlarına göre bir aile dört aylık asgari ücrete denk bir parayı çocuğu din dersi almasın diye vermek zorunda kalacaktı. Bu aile için bir eziyete dönüşecekti.
“MAHKEME SÜRECİ OLMASAYDI BELKİ DAHA İYİ VE BEDAVA BİR EĞİTİM ALABİLİRDİM”
Nasıl savaşlarda ‘gayri nizami harp’ diye bir şey varsa, küçük birlikler ile uluslar yıldırılmaya çalışılıyorsa aynı bu şekilde devlet böyle küçük işlerle zamanınızı harcatarak, size eziyet çektiriyor. Siz bu konuda aslında inancınız ve fikirleriniz yüzünden cezalandırılmış oluyorsunuz. Bu zaten beni çok yordu. Çünkü idare mahkemesine git, gel; bu konuları araştır, dilekçeler yaz vs. bana resmen Anayasa Hukuku çalıştırttılar. Bugün bu konularda bir altyapım var ise bu davalar yüzündendir.
Bu konuya dair birçok karar, sözleşme metinleri vs. hepsini okumak zorunda kaldım. Bu şekilde kendi davamı açtım. Belki bu süreyi üniversite sınavına çalışabilecekken, hiç olmadık yere kendimi bu konuya verdim. Belki gidebileceğim iyi bir üniversite varken, belki bedavaya okuyabilecekken, şu an özel üniversitede okuyorum. Bu da beni yıldırmak için bir taktik bence. Bu şekilde eziyet ediliyor bize.”
“DİN DERSİNİ BOYKOT ETTİM SINAVLARINA DA GİRMEDİM”
Kerem Yavuz, yürütmeyi durdurma istemiyle İdare Mahkemesine başvurduktan sonra yaşananları ise şöyle ifade etti:
“Yürütmeyi durdurma istemiyle İdare Mahkemesine başvurdum. Mahkemenin iki kez istediği evrakları yollamadılar. “İsteği görmedik” dediler. Üçüncü kez istedikleri zaman zahmet edip bir avukat atadılar. Dava şu an pek ilerlemiyor zaten. Bir yılın üzerindedir dosyada bir ilerleme görmüyorum. Zaten liseden de mezun oldum.
Din derslerine de girmedim. Diğer derslerin ortalamasını yüksek tutarak, bu derse ve sınavlarına girmeyerek mezun oldum. Kendimce boykot ettim ve girmedim. Tabi bu durum ortalamamı etkiledi. Üniversiteye girerken ortalamamız da esas alınıyor. Fikirlerim nedeniyle burada da cezalandırılmış oldum. Dava açabilmek için yine belirli bir para vermek zorunda kaldım. Bu öğrenci bütçesi olarak beni zorlamıştı. Ama o kadar bıktım ki, son kuruşuna kadar verdim. İşi de inada bindirdim. “Bu dersi almayacağım” dedim. Dava hala sürüyor. Yaptığımı okulda saçma bulanlar oldu. Bazı hocalar ise beni destekler gibiydi.”
Bu arada Kerem Yavuz, Sünni kökenli olan ailesinin kendisine karşı çıkmadıklarını ancak çok da desteklemediklerini kaydetti.
“4-6 YAŞ GRUBU ÇOCUKLARA DİN EĞİTİMİ VERİLMESİ, UZUN SÜRE TRAVMA YAŞATACAK BİR DURUM”
4-6 yaş grubundaki çocuklara din eğitimi verilmesi yönünde 20. Milli Eğitim Şûrası’nda alınan tavsiye kararıyla ilgili olarak ise Kerem Yavuz, “Üzücü ve korkutucu bir şey bence” dedi. Verilecek eğitim ile çocukların uzun süre travma yaşayabileceğini belirten Yavuz, sözlerini şöyle sonlandırdı:
“O yaştaki çocukların uzun vadede karar verebilme, gerçekleri algılayabilme kapasitesi çok düşük. Sorgulama kapasiteleri düşük olduğu için okulda verilen bilgileri tam olarak süzemeden temel dayanakları oluyor. Belki uzun süre travma yaşatacak bu durum. Hayat ile kuracakları ilişki de çok zorlayacak. Dünya bu kadar ilerlemiş, başka ülkelerde insanlar neler neler yaparken bizim tartışmamızın hala bu olduğu gerçekten saçma ve üzücü.”
Barış KOP/ İSTANBUL
Yoruma kapalı.