PİRHA-Şerif Yılmaz’ın yazdığı Lawikê Gundî” romanı “örgüte müzahir yayın” olduğu için savcılık kararıyla toplatıldı. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın gözetiminden geçmesine rağmen savcılığın kitabı toplatma kararı verilmesine tepki gösteren Yazar Şerif Yılmaz, “Kanun dışı bir durum söz konusu değildir. Lawıke Gundi kitabımın yasaklanmasının sebebi Kürtçe dilinde yazılmasıdır” dedi.
Adıyaman’da yaşayan Yazar Şerif Yılmaz’ın evi, yürütülen “örgüt üyesi olmak” soruşturması kapsamında 28 Kasım 2024’te basıldı. Baskında gözaltına alınan Yılmaz’ın kaleme aldığı ve Xemgîn ile Gulbîn arasındaki aşkı konu alan “Lawikê Gundî” romanına da el konuldu. 15 Mayıs 2022’de Ronya Yayınevi’nden çıkan kitabın toplatılması ve yasaklanması için Adıyaman Cumhuriyet Başsavcılığı mahkemeye başvurdu. Adıyaman Cumhuriyet Başsavcılığının “örgüte müzahir yayın” olduğunu iddiasıyla 28 Aralık’ta yaptığı başvuruyu kabul eden Adıyaman Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği, kitap hakkında toplatma ve yasaklama kararı verdi. Yaklaşık 4 ay sonra 18 Nisan 2025’te karar Yılmaz’a tebliğ edildi.
Kararın tebliğinden sonra Yılmaz avukatı aracılığıyla karara itiraz etti. İtiraz dilekçesinde, hakimlik kararının savcılık talebinden bir gün sonra verildiği belirtilerek, kitabın Kürtçe çevirisinin ve bilirkişi incelemesinin yapılmadan kararın verildiği kaydedildi. Başvuruda kitabın sadece Kürtçe olduğu için yasaklandığı belirtildi. İtiraz dilekçesinde, yasaklama kararının kaldırılması talep edildi.
Karara itiraz eden Yazar Şerif Yılmaz, kitaba iki yıl boyunca emek verdiğini, amacının Kürtçe’nin ilerlemesine hizmet etmek olduğunu söyledi. Yılmaz, savcılığın kendisine kitabında gerilladan ve PKK’den bahsedildiğini belirterek, “Eğer kitapta tek bir gerilla kelimesi geçiyorsa getirin dedim” diyerek iddiayı kabul etmediğini ifade etti.
“KÜRTÇE ÜVEY ANNENİN ELİNDEKİ ÖKSÜZ ÇOCUK GİBİDİR”
Kürtçe’yi üvey annenin elindeki öksüz bir çocuğa benzeten Yılmaz, “Uzun süredir Kürt dili ve kültürü üzerine çalışıyorum. Bir edebi eserimin olmasını da istedim. Lawıke Gundi’de bir köylü çocuğunun yaşamını, nasıl bir hayat sürdüğünü anlattım. Kürt dili her zaman üvey annenin elindeki yetim-öksüz bir çocuk gibi ve herhangi bir sahiplenme yok. Halen de yasak. Örneğin mecliste Kürtçe konuşulduğunda kayıtlara ‘bilinmeyen bir dil’ olarak geçiyor. Bu gibi durumlardan dolayı dilime sahip çıkmak istedim, kitabı yazmamın en büyük amacı budur. Benim bu çalışmam dil, kültür ve Kürt edebiyatı denizinde bir damladır. Kürtçe diline bir faydam olmuşsa kendimi çok mutlu hissederim. Birinci amacım Kürt dilinin ilerlemesi ve gelişmesidir.”
KİTABIN YASAKLANMA NEDENİ KÜRTÇE OLMASI
Yazdığı kitabın yasaklanmasını gerektirecek bir nedenin olmadığını, kitabın Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın onayından sonra basıldığını söyleyen Yılmaz, “Kitabımı büyük bir dikkatle yazdım. Mesela yayınevi kitabı çıkardığında bandrol yapıştırıldı ve Kültür Bakanlığı tarafından eserim onaylandı. Kanun dışı bir durum söz konusu değildir. Düşünceme göre Lawıke Gundi kitabımın yasaklanmasının sebebi Kürtçe dilinde yazılmasıdır. Kitabımda yasaklanacak bir kelime yok çünkü. Yani doğal olarak kitabımda Kürtçe kelimeler vardı. Çekdar, Rojbin, Sosin, Xemgin, Gulbin gibi Kürtçe isimleri de kullandım” diye ifade etti.
“SAVCILIK KİTAPTA GERİLLA VE PKK’DEN BAHSETTİĞİMİ SÖYLEDİ”
Yazdığı romanın içinde gerilla ve PKK’den bahsedildiği iddiasıyla soruşturma açıldığını söyleyen Yılmaz, kitapta bununla ilgili herhangi bir kanıtın olmadığını savundu. Yılmaz, konuşmasında şunları dile getirdi:
“Savcılıkta kitabımın üzerine çok bir şey söylenmedi; gözaltında yazdığım kitap üzerine sorular soruldu, gerillalardan ve PKK’den bahsedildiği belirtildi. Ben de ‘eğer kitapta tek bir gerilla kelimesi geçiyorsa getirin’ dedim. Çünkü kitabı yazan benim ve hangi kelimeyi kullandığımı biliyorum. Eserimde Çekdar, Şoreşger gibi kelimeler geçiyor ama dediğim gibi onlar da Kürtçe sözcüklerdir. Savcılık o zaman herhangi bir şey söylemedi ama ben cezaevindeyken avukatım yanıma gelip kitabımın yasaklandığını söyledi. Gerekçede savcılık, kitabımda örgüt propagandası yaptığım gerekçesiyle yasaklanması kararı vermiştir. Biz bu karara itiraz ettik ve avukatım da dilekçe verdi bu konuda. Bu dava da halen devam ediyor.”
BANA KÜRTÇE DIŞINDA BİR DİLLE YAZSAYDIN DENİLDİ
Gözaltında polislerin kendisine “Kürtçe’nin dışında bir dille yazsaydın böyle olmazdı” dediğini aktaran Yılmaz, olay hakkında şunları söyledi:
“Bana farklı bir dilde yazabileceğim söylenmişti ve neden Kürtçe yazdığım soruldu. Ben de Kürt olduğumu ve Kürtçe’nin ana dilim olduğunu; bundan dolayı kitabımı da Kürtçe dilinde yazdığımı söyledim. Uzun süredir Kürtçe’ye dönük bir baskı var ve yasaklanan bir dildir. Türkçe de isteseydim yazabilirdim. Ama ben bu baskılar karşısında Kürtçe yazmak istedim. Diğer yandan bu kitabım için iki yıl büyük emek verdim. Bu kitaptaki amacım Kürtçe yazmaktı. Dilimizin gelişmesi ve ilerlemesi içindir.”
Kamber YILDIZ/ADIYAMAN
Yoruma kapalı.