Alevi Haber Ajansi

Kurumlardan ‘Tunceli Sempozyumu’na tepki: Kırmanciye topraklarımızı anlam kaybına uğratma amaçlı

PİRHA- Dersim İnşa Kongresi ve Dersim 38 Soykırımı Karşıtı Derneği, ‘Anadolu’nun Horasan’ı Tunceli Sempozyumu’ ile Türkleştirme ve Sünnileştirme politikasının güdüldüğünü ifade ederek, “Bu sempozyum nine, dedelerimizin uğruna hayatlarını adadıkları, kutsal Kırmanciye topraklarımızı anlam kaybına uğratma ve kültürel fethini daha ileri taşıma amaçlıdır. Buna karşı Alevi toplumunu ve demokratik çevreleri Dersim’e sahip çıkmaya çağırıyoruz” dedi.

AKP hükümetinin Dersim’deki asimilasyon faaliyetleri çeşitli yöntemlerle sürüyor. Tunceli Valiliği’nin koordinasyonuyla, Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı ve Munzur Üniversitesi işbirliğiyle, 16-17 Ekim 2024 tarihlerinde Munzur Üniversitesi’nde “Anadolu’nun Horasan’ı Tunceli Sempozyumu” gerçekleşecek.

Dersim İnşa Kongresi ve Dersim 38 Soykırımı Karşıtı Derneği, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Tunceli Valiliği, Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı ve Munzur Üniversitesi tarafından 16-17 Ekim’de yapılacak sempozyuma ilişkin açıklama yaptı.

Açıklamada Diyanet, Munzur Üniversitesi, Cemevi Başkanlığı tarafından Dersim’e yönelik sistematik şekilde sürdürülen katliam ve asimilasyon politikalarına ve Alevilik inancına yönelik saldırılara vurgu yapılarak, 1937-38 fiziki soykırımından bu yana Dersim’i ısrarla kültürel soykırım kıskacında tutulduğunun altı çizildi.

“SEYİT RIZA’NIN YARGILANDIĞI MAHKEME TARİHİ İLE AYNI ZAMANDA DENK GETİRİLDİ”

Horasan ve Yesevilik üzerinden Türklük temelli soy miti ve köken söylenceleri oluşturmakla Dersim’in kültürü, kimliği ve inancının vurulmak istendiğine işaret edilen açıklamanın devamında şunlar kaydedildi:

“Anadolu’nun Horasan’ı Tunceli Sempozyumu,” yalanla örülen, ancak kadük kalmış bir hikayeyi güncelleyerek, yeniden dolaşıma sokma girişimidir. Munzur Üniversitesi, Tunceli Valiliği, Türk Tarih Kurumu ve Alevi toplumuna yönelik kayyum işlevi gören Alevi-Bektaşi Cemevi Başkanlığı el ele bu rolü üstlenmiş durumdalar.

Bu sempozyumun, Seyit Rıza ve Dersim ileri gelenlerinin cezalandırılmasına kılıf uydurma amaçlı, 13 Ekim 1937’de ilk celsesi açılan düzmece Elazığ Mahkemesi ile aynı zaman dilimine denk getirilmesinin tesadüfü olmadığını, belirtmek isteriz. Bu yanıyla özel bir misyon üstlendiğini düşünmekteyiz.

Elazığ mahkemesinin savcısı Hatemi Şahanoğlu, “Bu dava suikaste uğrayan Tuncelinin Dersim aleyhine açtığı davadır,” diyordu.  Şahanoğlu’nun temsil ettiği rejimin kurucu zihniyetinin her yönüyle bu sempozyumda zuhur edeceğini, devletin Tunceli zihniyetiyle Dersim’e suikastte ısrar edileceğini görebilmekteyiz.

HORASAN VE YESEVİLİK ÜZERİNDEN TÜRKLÜK TEMELLİ SOY MİTİ OLUŞTURULMAK İSTENİYOR

Bundandır ki hakikat ters yüz edilmekte, tarihsel olarak bir bağı olmadığı halde, Dersim, (Tunceli)” Anadolu’nun Horasan’ı olarak sunulmaktadır. Bu bağlamda ele alınacak konulara bakıldığında bilim ahlakına bağlı kalmaktan ziyade, üstlenilen misyona uygun bir söylem geliştirilmek istendiği açıktır. Böylece Dersim’in Türk olduğu, Aleviliğin bir Türk inancı olduğu yalanı, bir kez daha tekrar edilecektir.

Horasan ve Yesevilik üzerinden Türklük temelli soy miti ve köken söylenceleri oluşturmak, böylece Kürt Alevileri Türk kimliği içinde eritmek, başından beri red ve inkar politikasının temel amacı oldu. Ancak fikir babası, İttihat Terakki’ye bağlı  Karakol Cemiyeti’nin kurucusu istihbaratçı Baha Said ve Ardılı Fuat Köprülü olan bu uyduruk ve resmi tarihin yalan tezleri günümüzde çökmüş, geçerliliğini yitirmiştir.

Böyleyken bu yalanlardan medet ummak, bilimsel kisve altında hafıza kırım politikalarını sürdürerek red ve inkar politikalarında ısrar etmek, toplumsal sorunların çözümüne zerre katkı sunmayacaktır.

ALEVİ TOPLUMUNU DERSİM’E SAHİP ÇIKMAYA ÇAĞIRIYORUZ

Diğer yandan sistematik bir devamlılık içinde yürütülen hafıza kırım pratiklerini hafife almanın, bu politikaların hedefindekiler açısından  ciddi bir ihmal olacaktır. Biliyoruz ki taşı delen suyun kudreti değil, damlaların sürekliliğidir. Resmi tarih anlatısının ısrarlı sürekliliği ile, kollektif hafızada önemli gedikler açılması hedeflenmektedir.

Bundandır ki inkar rejimi, 1937-38 fiziki soykırımından bu yana Dersim’i ısrarla kültürel soykırım kıskacında tutmaktadır. Yüz yıllık sistematik hafıza, dil, inanç, demografi, doğa ve ekonomik kırım politikaları sonucu olarak Dersim büyük oranda insansızlaştırılarak, anlam kaybına uğratılmıştır.

En büyük sorun ise, ağacın kurdu misali kırım politikalarına içeriden dahil olanlardır. Bunları, özelde Dersim’i, genelde Alevi Toplumunu kimliksizleştirmeyi amaçlayan bu türden çalışmalardan uzak durmaya davet ediyoruz.

Sonuç olarak diyoruz ki: “Anadolu’nun Horasan’ı Tunceli Sempozyumu,” ninelerimizin, dedelerimizin uğruna hayatlarını adadıkları, kutsal Kırmanciye  topraklarımızı anlam kaybına uğratma ve kültürel fethini daha ileri taşıma amaçlıdır. Buna karşı Alevi toplumunu ve demokratik çevreleri Dersim’e sahip çıkmaya çağırıyoruz.”

PİRHA/İSTANBUL

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak