Mehmet BAYRAK
14. yüzyıl şairlerinden Melayê Cizirî’den başlayarak, divanlara veya cönklere geçerek günümüze ulaşan çok sayıda Kürt şiiri bulunmasına rağmen, zamanında notaya geçirilememesinden dolayı ezgileri bugünlere ulaşamadı. Günümüzde söylenen şarkılarının büyük bölümü son 50-60 yıla tarihlenmektedir.
Henüz tümden bir siyasi boyut ve içerik kazanmasa da Ari kültür coğrafyasında efsanevi geçmişi 2600 yılı aşan Newroz geleneğinin, Kürt toplumunu ve kültürünü etkilememesi düşünülemez. Bu ve benzeri gelenek ve ritüeller, daha çok sözlü kültürde kaldığı için de birçok kültürel ögesinin zaman içinde eriyerek yok olduğunu tahmin etmek zor değildir.
Bugünkü siyasi içerikte olmasa da Newroz geleneğinin, Kürt toplumunda dağlarda ateşler yakılarak ve şarkılar söylenerek kutlandığını biliyoruz. Kuşkusuz, bu kutlamalar aşamasında insanlar şarkılar (kilam ve stranlar) eşliğinde çeşitli ritüeller sergiliyorlardı. Zaten, günümüzde bu şarkıların içeriği ve ritüellerin niteliği önemli ölçüde değişmiş ve kırsal kesim insanları yine dağlarda ateş yakarak kutlamalarını sürdürürken; şehir insanları meydanları ve salonları tercih etmektedirler. Bu salon ve meydanlar, artık bir mesaj verme yeri olarak da kullanılmaktadır.
14. yüzyıl şairlerinden Melayê Cizirî’den başlayarak, divanlara veya cönklere geçerek günümüze ulaşan Kürt şiirinde “Newroziyye“ veya doğrudan “Newroz“ adıyla çok sayıda şiirsel ürün bulunmasına rağmen, zamanında notaya geçirilememesinden ve teknolojik yetersizlikten dolayı müzik ezgileri ve şarkı makamları o kadar şanslı olamadı, bugünlere ulaştırılamadı. Nitekim, günümüzde söylenen Newroz şarkılarının büyük bölümü son 50-60 yıla tarihlenmektedir.
Konuya ilişkin bir çalışma yapan Dr. Daimi Cengiz, bu durumu şöyle özetliyor: “Notasyonun geç dönemlerde ve sınırlı alanda kullanılışı, müzik eserlerinin pek çoğunun kaybolmasına neden oldu. Elimizde Newroz’a dair 15-20 kadar türkü (lawik), halay ve marş formunda Kürtçe ezgi var. Osmanlı döneminde, Kürt bölgelerindeki önemli şehir merkezlerinde şehir musikisi içinde Türkçe icra edilen Newroz’a dair eserler de vardır. Melodi, seyir ve makam itibarıyla Kürt ezgilerine yakın olan bu ezgilerin tamamını Kürt müziğine mal etmek doğru yaklaşım olmaz. Örneğin Diyarbakır, Urfa ve Elazığ’da icra edilen, sözü Rıfat Dede’ye ait Newroz-i Divan ezgisi; Elazığ ve Erzurum’da Türkçe icra edilen Nevruz-i Tatyan ezgisi… Ayrıca Elazığ şehir musikisi içinde değerlendirilen (Nevruzi) denilen uzun havaların olduğunu da belirtmek gerekir.“ (D. Cengiz: Kürt Şiiri ve Müziğinde Newroz; Evrensel Kültür, Sayı: 137/2003).
Cengiz, bir başka yerde de Kürt müzik makam ve ezgileri konusunda şunları söylüyor: “Kürt Newroz ezgileri genellikle son 50 yılda yapılan bestelerden oluşmaktadır. Musiki repertuarı olarak elimizde Azeri, Türk, Kürt ve Fars musikisinden Nevruziyeler, Bahariyeler var. Bu ezgilerin makam itibarıyla yüzde 50’si Hüseyni, yüzde 20’si Segah ve yüzde 25’i Mahur makamından oluşmaktadır.“ (Agy)
Bu müzik makam ve ezgilerinin kökenlerini bilmek için özel araştırmalar yapmak gerekir. Sözgelimi, bu türden yapılan bir araştırmada, zamanında Türkiye radyolarında okunan şarkıların yarıdan fazlasının “Kürdili“ makamlarda olduğu tesbit edilmişti. Cengiz’in sözkonusu çalışmasına zamanında ben ve Ahmet Çamlıbel de kaynak katkısında bulunmuştuk. Ancak, şimdi biliyoruz ki, Kürt edebiyatında Newroz şiirleri bildiğimizden daha çok olduğu gibi, şarkı olarak bestelenip okunan kılam ve stanlar da tahmin edildiğinden çok daha fazla…
Sözgelimi Kürt müziği ve edebiyatı üstüne ilginç çalışmalara imza atan ve bugüne kadar hem Ayşe Şan hem de Aram Tigran üstüne eserler yazan araştırmacı Kakşar Oremar, salt Newroz konulu kilam ve stran okuyan şu sanatçı ve grupların ismini veriyor: Aram Tigran, Hesen Zîrek, Eyaz Zaxoyî, Xelîl Xemgîn, Hesen Şerîf, Birader, Nasir Rezazî, Canê, Mizgîn, Zozan, Şemdîn, Ciwan Haco, Necmeddîn Xulamî, Mihemed Şexo, Saîd Yusif, Şiyar Farqinî, Dilgeş, Koma Agirî, Şehîd Sefkan, Dîno, Agirê Jiyan, Geliyê Zîlan, Cizîra Botan, Dengî Gerîla, Koma Çiya, Dengê Azadî, Dîlan, Çarnewa…
Kuşkusuz bu isimleri daha da çoğaltmak mümkün. Zaten neredeyse bugün Newroz şarkısı okumayan Kürk müzik sanatçısı ve müzik grubu yok gibi…
“Kilam û stranên Kurdî“de Newroz şarkıları
Kendi payıma ben, ilk kez 1974 yılında Aram’ın Newroz şarkısını cümbüş eşliğinde solo olarak ve 1976’da Koma Dengê Azadi müzik topluluğunun Newroz şarkısını grup eşliğinde dinlemiştim… Burada dinlediğim Newroz şarkılarına da, Cumhuriyet tarihi boyunca yasaklanmış bulunun Kürt müziği ve şarkılarına ilişkin ilk kitap niteliği taşıyan ve 1991’de yayımladığım antolojide yer vermiştim. Bu, aynı zamanda iki yıl hapis cezası aldığım ilk kitap olmuştu. Kitaptaki tüm şarkılar, Emniyet Genel Müdürlüğü’ndan bir mütercim aracılığıyla Türkçeye çevirtilmiş; şarkılarda “suç unsuru“ bulunamadığı halde, yine de bazı konuşmalar gerekçe yapılarak cezaya çarptırılmıştım. Yani 70 yıl boyunca Kürt şarkıları üzerindeki yasak devam ediyordu…
Burada yer verdiğim şarkılardan biri, sözleri Cegerxwîn’e ait olup. Aram tarafından bestelenip okunan Newroz şarkısıydı:
Newroz e newroz e sibe ye newroz e
Maçek bide min yar, cejna te pîroz e
Newroz e bihar e bel bûne gul û dar e
Bîna gul û lale destê min bi dest yar e
Newroz e newroz e sibe ye newroz e
Maçek bide min yar, cejna te pîroz e
Newroz û mizgîn e, bihara rengîn e
Kesk û zer û şîn e, xalîça rengîn e.
Daha sonra notaya da aldırtarak yayımladığım bir diğer eser ise Aram’ın, Osman Sebri’den alarak bestelediği Newroz şarkısıydı. İlk iki dörtlüğü şöyle:
Adar e ax Adar e/ Newroz û xweş bihar e/Adar e û rengîn e/Ev dem û banga jin e
Zivistan weke doj e/ Adar e û Newroz e/ Dijmina derda ye/ Sersala me Kurda ye
Cemilê Celil ve Nura Cewarî gibi Ermenistan Kürt müzikologlarının eserlerinden aldığım iki şarkının girişleri ile kavuştakları (nakarat) ise şöyle:
Ey Newroz ey Newroz
Bijî cejna azadî!
Bi xêr û gelek pîroz
Kurd te bi rihê xwe nadî
Te pir serê me hilda
Me ji bin destan deranî
Diğer Newroz şarkısı da, bunun gibi politik içerikli ve marş havasında:
Ey Newroz cejna Kurdên qehreman
Hem pîroz tim li Kurd û Kurdîstan
Hildin jor jor, ala rengîn be hildan
Natewe, nakeve, naşike, namire
Mîllete Kurd namire
Sonradan görüyoruz ki, Aram’ın okuduğu Newroz şarkıları bildiklerimizden de fazla. Biz bunlardan sadece ikisinin girişlerini vermekle yetinelim:
Newroz Newroz e li ve cîhanê/ Cejna Kurda ye li Kurdistanê/ Ala me yî rengîn bînîn meydanê rabin dîlanê/ Hevalno rabin serê zozanê.
***
Newroz sersala me ye/ Gulên sor reng reng geş in/ Dengê bilbilan xweş in/ Dost û yar tên dimeşin.
Bunlar dışında yukarıda da vurguladığımız gibi birçok Kürt sanatçısı ve müzik grubunun da gerek şarkı gerekse marş stilinde oldukça fazla eseri bulunuyor. En güzel parçalardan birini de Ayşe Şan seslendiriyor:
Le dayê dêranê îro bihar e Newroza me Kurdan e
Li me hatî bi top û tifenga şerekî giran e
De bêje em ê hatanî kengî li welatê xwe xerib bin
Eme bikşînin bindestî û zilma wan dijminan
Dayê ax aman aman aman aman derdê min giran e dayê
Kula me welatê dayê Newroz e Newroz e dayê Newroz dîlan e
Newroz Newroz e keko ew cejna Kurdan e
Kula me welatê dayê derdê me giran e.
Bugüne kadar bilinen ya da bilinmeyen nice Newroz şiiri ve şarkısı bulunuyor. Şimdi de şairini bilmediğim böylesi bir örneğe yer vermek istiyorum:
Gelo rabin bihar hat/ Ken û kefa cotkar hat/ Tirs û xofa neyar hat/ Pîroz bikin Newrozê
Rojê avêt bi hawer/ Tav e xwe da jor û jer/ Gelo roja te bi xer/ Pîroz bikin Newrozê
Hemû rabin ser piyan/ Ji pîn û gaz û çiyan/ Bi karker û gundiyan/ Pîroz bikin Newrozê
Ew karpeka Kawa ye/ Cejna gele Kurda ye/ Pela dilo merda ye/ Pîroz bikin Newrozê
De rabe lo cotkar/ Karker û xebat kar/ Lo ez mame neçar / Pîroz bikin Newrozê
Agir bi ewarê ket/ Mizir û gavarî ket/ Mizgîn li barê ket/ Pîroz bikin Newrozê
Newroz e lo Newroz e/ Bi agir û çîroz e/ Newroz li me pîroz e/ Pîroz bikin Newroze
De rabin lo de rabin /Mîlyon mîlyon tev rabin/ Giş bi hevra bîrabin/ Pîroz bikin Newrozê
Waye hatin jin û mêr/ Dil piling û pençe şer/ Li çar alî jor û jer/ Piroz bikin Newrozê.
Çağdaş şiirde Newroz
Çağdaş Kürtçe ve Türkçe şiirde de Newroz teması önemli bir yer tutuyor. Bunların tümüne burada değinmek ve yer vermek kuşkusuz mümkün değil. Ancak, daha 1991 yılında “Kürt Halkının Direniş ve Zafer Bayramı NEWROZ“ adıyla anlatımlı bir nehir-şiir yazıp bize ithaf eden ve gerçek ismini vermediğim için iki yıl hapis cezası almama yol açan, dostum Ozan Telli’nin nam-ı diğer Cemşid Mar’ın destan çalışmasının sadece bir bölümüne yer vererek sözlerimi noktalamak istiyorum:
“Her 21 Mart’ta efsanevi önderim Kawa’nın kişiliğinde simgeleşen kutlu isyanın ve onun bana sağladığı özgürlüğün anısına ülkem Kürdistan’ın sarp ve mağrur dağlarının yüce doruklarında ateşler yakarım. Böylelikle şanlı geçmişi anar, ulusal ruhumu canlandırır, özgürlük ve bağımsızlığa olan tutkumu, özlemimi ve bunlar için savaşım kararlılığımı dile getiririm.
Ve eğnimde al harmani/ Başımda sarık ve çember/ Ve ses gönül kubbelerimde çınlayan/ Def vuruyor/ Derviş dönüyor/ Yanıyor ateş/ Ve aşk Êzîdî güneşi gibi ısıtıyor kök saldığım toprağı/ Ve ben öpüyorum onu/ Tapıyorum ona/ Kürdistan’a/ Ve Demirci’nin terini sildiği/ Kutlu önlüğü sarıyorum yarama/ Derken kırmızı gül/ Sarı çiğdem/ Yeşil yaprak/ Urmiye’den Botan’a/ Beziyor şanlı yurdu/ Başlıyor Aydı-ı Kurdî.
Aradan binlerce yıl geçti. Derken geldik bugüne. Ülkem dört parça, yüreğim bin… Başımda kara bulutlar, bağrımda ayrık otları, asalaklar… Karşımda yeni Dehak’lar… Kanlılar, kudurmuşlar, kuklalar…
Öte yandan; “Demirci Kawa’nın / Nakışa, demire, bakıra işlediği/ Mührünü mermerlere vurduğu/ Büyük ve kutsal davanın/ Özveren adanmışları/ Dağlarda ateşler yakan/ Aşktan ve umuttan.
Çığlığım çağlayanlarda… Irmaklar söylüyor şarkımı…Yasım bulutlarda saklı, güneşim umutlarda… Dağda ormanım, düzde harmanım ateşte…Bir yanım sürgünde, bir yanım vurgundadır… Açlık bana, acı bana…Başımda dağlanmış taç, ayaklarımda kızgın sac, kan-revan içindeyim…
Ama yine de diyorum ki:
Dicle- Fırat gibi birbirine/ Kavuşur kollarım günün birinde…” (Cemşid Mar: Çağdaş Kürt Destanları, Özge Yay. Ank. 1991).
Yoruma kapalı.