PİRHA – Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) Eş Başkanı Musa Kulu, son bulan açlık grevlerine dair PİRHA’ya konuştu. Kulu, “Hak ve hakikat arayışları dünyanın neresinde olursa olsun bizim için özeldir. Umarım taraflar yan yana gelir, farklı kimliklerin hakkı, hukuku teslim edilip demokrasi ve özgürlüğe kavuşulur” dedi.
Demokratik Toplum Kongresi Eş Başkanı Leyla Güven ile cezaevlerinde mahpusların sürdürdüğü açlık grevleri 200. günde son buldu. “Süreç oldukça sancılı ve sıkıntılı geçti” diyen DAD Eş Başkanı Musa Kulu, ülkede ‘tek adam rejiminin’ hakim olduğunu ve her gün biraz daha erimeye gidildiğini ifade etti.
Kulu, “İktidarı elinde tutanların yaklaşımı ve kurguları bu kadim topraklarda yaşayan halkların, inanışların ve farklılıkların inkârı üzerinedir” diyerek şunları söyledi:
“Üzülerek söylemek gerekirse bu süreçte sekiz canın kaybedilmesi oldukça yaralayıcı bir durum oldu. Tekçilik, ötekilere yaşam hakkı tanımayan bir yaklaşımdır. Ve bu tekçilik anlayışı halkların inançsal etnik, kimliksel var olma nedenlerini ortadan kaldıramayacaktır. Onun için eşit yurttaşlık hakkından kendi yasalarını bile bir kenara koyup, anayasalarını dahi yok sayarak İmralı’da Sayın Öcalan’a yapılan tecrit, insani anlamda bir bütün olarak hem anayasa hem de uluslararası sözleşmelerde asla kabul görmeyen bir durumdur.”
“TECRİD BÜYÜK ÖLÇÜDE KIRILDI”
“Açlık grevlerinin bitmesi, tecridin büyük ölçüde kırılması anlamına gelmektedir. Hak ve hakikat arayışları dünyanın neresinde; rengi, mezhebi, ırkı ne olursa olsun bizim için özeldir. Kabemiz insandır. İnsan olmak bizim için esas olandır. Kime karşı yapılırsa yapılsın, tecrit politikası ve onun canına, kimliğine kasteden bir yaklaşım asla kabul edilemez. Umarım bu kadar cana, emeğe mal olup kısmi de olsa tecridin son bulması gelecek günlerde barışa, çözüme ve ortak vatanda eşit yurttaşlık haklarının teslim edildiği, herkesin kendi inancıyla, kimliği ile diliyle, kültürüyle yaşadığı ülke özlemine dönüşür. Umarım farklı kimliklerden insanların her biri, kendisi gibi yaşama imkanı bulur. Ve bu kadim topraklar insanlığın ayağa kalktığı, her rengin, her dilin, her sözün söylenebildiği bir çiçek bahçesine dönüşür.”
“CANINI ÖLÜME YATIRAN CANLARI SAYGIYLA ANIYORUZ”
Kulu, açlık grevlerinin sonlanması ardından tarafların yan yana gelmesini umduğunu belirterek, “Geçici söylenmiş sözlerle veyahut günü kurtarmak için yapılmış bir çalışma, geleceği kurmaya yetmeyecektir” dedi ve şunları ekledi:
“Esas olan şey şudur; tekrar bu tür sorun ve hukuksuzlukların yaşanmaması için herkesin ortak vatanda, sevgiyle, aşkla yan yana yaşayacağı günleri yakalamak için bir çabanın içinde olmak gerekir. Yoksa geçici söylenmiş sözlerle veyahut günü kurtarmak için yapılmış bir çalışma, geleceği kurmaya yetmeyecektir. Belki bunlar çıkartılacak en büyük derstir. Eğer toplum kenetlenirse, hakkı ve hakikati ararsa, bunun için direncini, gücünü seferber ederse ve bu ülkede yaşayan bütün halklar da bunu bir sevgi bağı içerisinde herkesin hakkını teslim etme cesaret ve ferasetini gösterirse bir arada yaşama özlemi bitecek diye düşünüyorum. Barışın, kardeşliğin, özgürlüğün ve huzurun olabilmesi için devletin, hakikati gerçeğe dönüştürmek gibi bir sorumluluğu var. Umarım taraflar yan yana gelir, tartışarak bu ülkede Kürtlerin, Türklerin, Alevilerin, Sünnilerin, Arapların ve farklı olanların hakkını hukukunu teslim ederek demokrasi ve özgürlüğün yaşandığı, herkesin kol kola kendi türküleriyle halaya durduğu bir ülke olur inancını taşıyoruz. Bu konuda emek veren, canını ölüme yatıran canları saygıyla anıyoruz. Ve açlık grevi sürecinde bedenini ortaya koyan ve şimdi sağlıklarının büyük bir kısmını belki kaybedecek olan canlarımıza da şifalar diliyorum. Umarım tekrar sağlıklarına kavuşur, biz de onlarla halklar mücadelesinde yan yana yürüme imkânı buluruz.”
Cebrail ARSLAN-Eren GÜVEN/ANKARA
Yoruma kapalı.