PİRHA – Can Tv Yayın Kurulu Üyesi Çilem Küçükkeleş, seçim sürecindeki birlikteliklerin değerli olduğunu belirterek, bir motivasyona ihtiyaç olduğuna işaret etti. Herkesin aynı AKP’yi görmediğini, partinin devletleşmesine, devletin de partileşmesini hatırlatan Küçükkeleş, “Sandığın aslında bir demokratik çözüme doğru bu ülkeyi götüremeyeceğini gözden kaçırdık” dedi.
28 Mayıs Cumhurbaşkanı Seçimi’nin ikinci turunda sonuçlar açıklandı. Recep Tayyip Erdoğan oyların yüzde 52,16’sını; Kemal Kılıçdaroğlu ise yüzde 47,84’ünü aldı. Yüksek Seçim Kurulu (YSK) da kesin sonuçlar neticesinde Recep Tayyip Erdoğan’ın yeniden Cumhurbaşkanı seçildiğini ilan etti.
Can Tv Yayın Kurulu Üyesi Çilem Küçükkeleş, seçim sonuçlarına ilişkin ve bundan sonraki süreçte ne yapılması gerektiğine dair PİRHA‘ya bir değerlendirme yaptı.
Bu ülkede son süreçte yaşananlar üzerinden bir seçim sonucu beklemenin büyük hatalardan biri olduğunu söyleyen Küçükkeleş, seçim sonuçlarının 4 yıldır siyaseti eyleyiş halinin bir sonucuyla karşı karşıya kalındığını söyledi.
Türkiye’nin çok önemli bir kesiminin bir araya geldiğini, bunun değerli olduğunu belirten Küçükkeleş, “Bu kesimi artık bundan sonra bir arada tutmaya, güçlü tutmaya ve yeni döneme ilişkin bir moral ve motivasyona ihtiyaç var” dedi.
“Başarmak, sandıkta yenmek, yenişmek meselesi değil. Başarmak, seçmek ve seçilmek meselesi de değil” diyen Küçükkeleş, Alevi kurumlarına bundan sonrası için büyük görev düştüğünü söyledi.
“Aleviler olarak büyük bir deneyimimiz var” diye konuşan Küçükkeleş, “Biz gördük ki kaleler yıkıldı ama insanlık hep hayatta kaldı. Doğal olarak da kalmaya devam edecek” dedi.
“HEPİMİZ AYNI AKP’yi GÖRMEDİK”
Küçükkeleş, herkesin aynı AKP’yi görmediğini, partinin devletleşmesine, devletin de partileşmesine vurgu yaparak şunları dile getirdi:
“Gördüğümüz şey, ortaya çıkan tablo, kuzeyi ve ortası sapsarı, doğusu ve kısmen güneyi kıpkırmızı bir Türkiye haritasına getirdi bizi. Belli ki hepimiz aynı şeyi hissetmedik, belli ki hepimiz aynı AKP’yi görmedik. Belli ki siyasete bakış ve eyleyiş tarzımızda büyük farklılıklar var ve gerçekten çok kutuplaşmış bir topluma doğru dönüşmüşüz. Şunu gözden kaçırdık. Aslında bu siyasi partiler arasında bir yarış değil, devletleşmiş AKP. Bunu tekrar söyleyeyim. Bu cümleyi çok kurduk ama anlamını yeterince ifade edemedik. Yani bir partinin devletleşmesi, devletin bir partileşme meselesinde sandığın aslında bir demokratik çözüme doğru bu ülkeyi götüremeyeceğini gözden kaçırdık. Ama ikinci tura giderken Türkiye toplumlarının temel ihtiyacının militarizm olduğu, en büyük rahatsızlığının göçmen politikaları olduğu üzerinden bir siyasetle ikinci tura gidildi ki belki buradan şaşmamak önemliydi. Ama sonuçta ne olursa olsun nasıl bir dil kurulursa kurulsun Türkiye’nin çok önemli bir kesimi bir araya geldi, bu değerli ve kıymetli. Bu kesimi artık bundan sonra bir arada tutmak, güçlü tutmak ve yeni döneme ilişkin bir moral ve motivasyon ihtiyacı var.”
“ALEVİ KURUMLARINA BÜYÜK GÖREV DÜŞÜYOR”
Sandıkla bir şey başarılamayacağını belirterek, örgütlü gücün önemine dikkat çeken Çilem Küçükkeleş, Alevi kurumlarına bu konuda büyük görev düştüğünü de söyleyerek, “Başarmak, sandıkta yenmek yenilmek meselesi değil. Başarmak, seçmek ve seçilmek meselesi de değil. Ki bunu mesela en iyi biz Aleviler biliriz. Hiçbir şey komple simsiyah değildir. Hiçbir şey sadece şer değildir. Her şerrin hayrı, her siyahın beyazı beraberindedir. Doğal olarak da şimdi tam da beyaz olandan hayır olandan doğru siyaset eyleme zamanıdır. Belli ki birlikte hareket etme, daha demokratik bir halk hareketine bugünlerde çok ihtiyaç var. Burada Alevi kurumlarına da büyük görev düşüyor. Bizim Aleviler olarak bundan sonrasına ilişkin bu ülkede yaşama gerekçemizi, birlikte durma gerekçemizi en güçlendirecek kurumlar Alevi kurumlardır. Bunlar bizim örgütlü gücümüzdür ve örgütlü gücümüzün bu sürece öncülük etmesine ihtiyaç var” ifadelerini kullandı.
“BU MOTİVASYONU, BU BİRLİKTELİĞİMİZİ HİÇ UNUTMAYALIM”
“Sistemin bütün kirliliğine rağmen bu dünyada temiz kalmayı başarabildik” diyen Küçükkeleş, şöyle devam etti:
“Bu sistemin 20 yılıyla önemli derecede mücadele ettik. Bu sistemin bütün kirliliğine rağmen bu dünyada temiz kalmayı başarabildik. Bütün bu kaos ortamında insanlığı savunmaya devam ettik. Bu toplumda bu hala var ve bize en çok kendini depremde gösterdi. Bu iyilerin birliği diyelim. Belki hiçbir gücü olmayan, cebindeki üç kuruşuyla bile toplum birbirine yetişti ve derman olmaya çalıştı. Bu motivasyonu, bu birlikteliğimizi hiç unutmayalım.”
“KALELER YIKILDI AMA İNSANLIK HEP HAYATTA KALDI”
Aleviler olarak büyük bir deneyim yaşadıklarını belirten Küçükkeleş, “Belli ki hepimizin yenilenmesi gereken yeni bir süreç var. Bu yenilenme her şeyi bir kenara atan, deneyimden faydalanmayan değil tam tersi bu deneyimi güçlendiren, değiştiren, dönüştüren ve dünya döndüğü için bunun da dönüp kendini yenilemesi gerektiğini unutmadan bir yol katetmeye ihtiyaç var, diye düşünüyorum. Biz Aleviler bu dünya üzerinde Hızır’a inandığımız sürece yaşam devam eder biliriz. Hızır’ın ayağının değdiği her yer yeşilse hep hayat vardır biliriz. Hayat var, yeşermeye devam ediyor. Biz de yaşamaya devam ediyoruz. Aleviler olarak büyük bir deneyimimiz var. Biz gördük ki kaleler yıkıldı ama insanlık hep hayatta kaldı. Doğal olarak da kalmaya devam edecek. Bunun pozitifini tutmak, yakalamak, dil olarak çoğaltmak, bu yenilmişlik duygusundan toplumu çıkarmak gibi Aleviler olarak bir görevimiz olduğunu düşünüyorum” dedi.
Devrim FINDIK / İSTANBUL
Yoruma kapalı.