PİRHA- Özgür Gündem Gazetesi ile dayanışmak amacıyla bir günlük “Nöbetçi Genel Yayın Yönetmenliği” kampanyasına Aleviler adına katılan HDP MYK Üyesi Çilem Küçükkeleş’e 1 yıl 3 ay hapis cezası ve 6 bin TL para cezası verildi. PİRHA’ya konuşan Küçükkeleş, “Sivas Katliamı’ndan bir yıl sonra bombalanan bu ülkedeki ilk gazete Özgür Gündem zor bir süreçten geçiyordu ve Alevi kadın kimliğim ile dayanıştım, yanlarında durdum. Biz yan yana durmaya, bunun da bedeli neyse ödemeye devam edeceğiz” dedi.
HABERİN VİDEOSU
Özgür Gündem Gazetesi ile dayanışmak amacıyla bir günlük “Nöbetçi Genel Yayın Yönetmenliği” kampanyasına katılan onlarca yazar, akademisyen, sanatçı ve inanç önderlerine davalar açıldı. Açılan davalar sonuçlandı ve HDP MYK Üyesi Çilem Küçükkeleş’ e 1 yıl 3 ay hapis cezası ve 6 bin TL para cezası verildi.
ALEVİ KADIN KİMLİĞİMLE ORADAYDIM
“Ben siyasete dahil olurken de bir Alevi kadın olarak dahil olmuştum ve bu süreç boyunca da içinde bulunduğum her şeyde ilk kurduğum cümlelerin başında ben bir Alevi kadın olarak geldim” diyen Çilem Küçükkeleş, “Çünkü inancımıza yönelik, bu inancın kadınlarına yönelik çok ciddi bir saldırı olduğu için toplum bizleri tanıma şansı çok bulamadı. Doğal olarak da nasılız, nasıl bakıyoruz, nereden bakıyoruz kısmını anlatabilmek için özellikle vurguladığım kimliklerden biriydi Alevi kadın olma kimliği. Özgür Gündem de zor bir süreçten geçiyordu ve orayla bir şekilde dayanışmak gerekiyordu. Ben de bir Alevi kadın olarak, gazeteye bir günlük nöbetçi yayın yönetmenliği yaptım” dedi.
ÖZGÜR GÜNDEM SİVAS KATLİAMINDAN SONRA BOMBALANDI
Özgür Gündem geleneğinin bu ülkede sol, sosyalist, demokrat kesimler açısından bilindiğini söyleyen Küçükkeleş, şunları ifade etti:
“Sivas Katliamı’ndan bir yıl sonra bombalanan bu ülkedeki ilk gazetedir. Çok zorluklar yaşadı, çok baskılar gördü ve bu zorluklara, baskılara rağmen her gün mutlaka çıkabilen bir gazeteye dönüştü. Bombalandıktan bir gün sonra bile ertesi gün bayilerde biz Özgür Gündem’i görebildik. Bu bir dirençti, bu bir duruştu; bu doğrudan haktan, hakikatten yana bir duruştu. Çünkü hakikaten de sayfalarında sadece bizler vardık; bizim gibi mağdur olanlar, bizim gibi öteki olanlar, bizim gibi baskı görenler Özgür Gündem Gazetesi’nde kendilerine yer buldular. Bizim için çok değerlidir. Mesela Gazi Davasını takip ederken, aileler buradan Trabzon’a sürüklenirken yanlarında tek bir gazete muhabiri vardı o da Özgür Gündem’di. Özgür Gündem muhabiri bizim ailelerimizle beraber defalarca linç girişimine maruz kaldı. Ama yine de o davaları takip edip sayfalarına taşıdı. Biz o gün o davalara giden muhabirlerden çok daha cesur ve onurlu bir iş yapmadık. Bu kadar ağır baskının bir günlük sorumluluğunu aldık ve dayanışmaya çalıştık.”
HASRET GÜLTEKİN VE ERSİN YILDIZ’I YAN YANA KOYMAK KIYMETLİ
“Ben ve benim dışımda yüzlerce kişi dahil oldu bu sürece” diyen Küçükkeleş, “Amacımız şuydu; bir gazete mutlaka çıkmalı, okunup okunmayacağına, okuyucusu karar vermeli. Özgür Gündem bizimle böyle bir ilişki, böyle bir gelenek kurduğu için de bizde aynı gelenekten ona sahip çıkmaya devam ettik. Bizim için Hasret Gültekin Sivas’ta nasıl genç duyarlı, çok şey başarabilecek biriyken katledildiyse, gazete bombalandığında ölen Ersin Yıldız’da o kadar genç dinamik ve çok şey yapabilecek biriydi. Doğal olarak Hasret ile Ersin’i yan yana koymak özellikle bugünlerde çok kıymetli” dedi.
Özgür Gündem ile dayanışmaya kesilen cezaların aslında birlikte durmaya kesilen cezalar olduğunu belirten Küçükkeleş, “Bu ülkede ötekiler, mağdurlar, mazlumlar bir arada dursa hakikatten bu iktidarların bu kadar diktatörleşme ortamı olmayacaktır. Yani bir demokrasi cephesi, bir dayanışma cephesi bir araya gelirse bu ülkede gerçek bir adalet, gerçek bir hukuk olacağının en büyük garantisidir” diye vurguladı.
YANINDA DURDUĞUMUZ İÇİN CEZA KESİLDİ
“Bu duyguyla Özgür Gündem ile dayanıştık ve yanında durduk” diyen Küçükkeleş, şöyle konuştu:
“Bu yanında durma, bu birlikte yürüme meselesine bu devlet tarafından bir ceza kesildi. Mahkemelerimiz çok hızlı görüldü, çok çabuk cezaya bağlandı. Yargıtay’da insanlar yıllarca sonuç beklerken, benim davam yaklaşık bir buçuk ay bile kalmadı. Hemen sonuçlanıp geri döndü ve onandı. 6 bin lira gibi bir para cezası var. Hemen hemen her yayın yönetmenine kesilen bir ceza. Son süreçte özellikle KHK ile bu toplumu aynı zamanda ekonomik olarak vurma, açlığa mahkum etme meselesi var. Doğal olarak 6 bin lira para cezası kesinleşti. Ama verilen hapis cezası biz hükmün açıklanmasını, geri bırakılmasını istemediğimiz halde ertelenen bir hapis cezasına dönüştü. Orada mahkemede de ifade etmiştim ‘pişmanmısınız“ diye bir soru soruluyor? ‘beratinizi ister misiniz’? gibi bir soru soruluyor. Biz suç işlemedik ve bir beraat talep etmedik o mahkemelerden. Doğal olarak buna rağmen kesilen cezalar var.”
HAK-HAKİKAT NEREDEYSE SAHİP ÇIKACAĞIZ
Cemevi önünde polis kurşunuyla öldürülen Uğur Kurt davasına da değinen Küçükkeleş şunları kaydetti:
“Uğur Kurt bu ülkede bir Cemevinin bahçesinde öldürüldü, öldüren katil polise 12 bin lira apara cezası kesildi. Yani Özgür Gündem’de iki gün nöbet tutmanın karşılığı bir Uğur’u öldürmekle denk düşürüldü. İşte böyle bir adalet sistemi var. Böyle bir hukuk sistemi var ve doğal olarak da bu hukuk sisteminin içinde biz olmadığımız sürece, bu hukuk süreci ben mülkün temeliyim dediği sürece, işte canlara böyle kıyıp cevabını da böyle mülkle verebilir hale geliyor. O yüzden de bu ülkede gerçek bir demokrasi, gerçek bir hukuk sisteminin oluşabilmesi için de yan yana durmaya çok ihtiyaç var. Biz yan yana durmaya, bunun da bedeli neyse ödemeye devam edeceğiz. Bize yaklaşırken bile ticaret yapan bu sisteme bir şeklide önemli olanın insan canı olduğunu ve basın açısından da ne zaman hak-hakikat ne zaman bizimde olduğumuz gazete sayfaları, ne zaman içinde yer aldığımız ekranlar varsa da buna sonuna kadar sahip çıkacağımızı anlatmamız gerekiyor.”
Yoruma kapalı.