PİRHA-PSAKD Diyarbakır Şubesi’nin eski Başkanı Av. Cafer Koluman, PSAKD Diyarbakır Şubesi’ni Alevileri bir araya getirmek için 2001 yılında kurduklarını belirterek, cemevinin ibadethane olmasının yanında, bir akademi merkezi olduğunu, Alevilerin sorunlarının da çözüldüğü bir yer olduğunu vurguladı. Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’ne kayyım atandıktan sonra ilişkilerinin kesildiğini söyleyen Koluman, “Pir Sultan yönetimi, bütün kararları kendi inisiyatifiyle almakta ve hayata geçirmektedir. Kimseden de izin ve icazet almamaktadır” dedi.
Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD) Diyarbakır Şubesi’nin eski Başkanı Av. Cafer Koluman, PSAKD Diyarbakır Şubesi’nin açılışı ve sonrasında yaşanan süreci PİRHA’ya anlattı.
Koluman, kayyıma kadar, HDP’li belediye ile ilişkilerin iyi olduğunu, talepte bulundukları her konuda yardım aldıklarını ve belediyenin bunu yaparken karşılığında bir şey istemediğini belirtti. Ardından kayyum belediyesinin gelmesiyle birlikte tüm ilişkilerin kesildiğini aktaran Koluman, AKP iktidarının Alevilere yönelik çalışmalarda bulunmasının samimiyetsiz olduğunu vurguladı.
“ALEVİLERİ BİRARAYA GETİRMEK İÇİN DERNEK KURDUK”
PSAKD Diyarbakır Şubesi’nin 2001 yılından bu yana faaliyette olduğunu hatırlatan Koluman, derneğin kurulmasındaki temel amacı şöyle anlattı:
“Yozlaşan, çürümeyle baş başa kalan, asimilasyon politikasının dayatması sonucu değerlerimizin artık gittikçe kaybolma durumuna karşı Aleviler bu tip örgütlenmelere gittiler. Başta Pir Sultan Abdal Kültür Derneği olmak üzere özellikle Sivas Katliamı’ndan sonra ciddi anlamda bir Alevi örgütlenmesi oldu. Örgütlenmek kolay bir şeydir. Örgütü yürütmek, amacına uygun bir şekilde içini doldurmak zor bir şeydir. Köyden kente göç eden, artık şehrin havasına kapılan, ekmek derdine düşen, iş derdine düşen Aleviler ister istemez kendi değerlerinden, pirlerinden, ocaklarından uzaklaşmaya başladı. Bu Alevileri nasıl bir araya getirebiliriz, diye kafa yorarken dernek kurma fikrini bulduk.”
“SEÇİLMİŞ BELEDİYE İLE HİÇBİR SORUN YAŞAMADIK”
Dernek olarak Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’nden ibadetlerini yerine getirebilecekleri bir cemevi yapılmasını talep ettiklerini söyleyen Koluman sözlerine şu şekilde devam etti:
“Bunu elbette ki Aleviler kendi imkânlarını zorlayarak da olsa, dayanışmayla yerine getirebilirlerdi. Belediyenin kuruluş yapısı, işleyişi farklıdır. Nihayetinde kültürel anlamda da vatandaşa hizmet sunmak zorundadır ve belediyeler daha çok hizmet amaçlı faaliyet göstermektedir. Bu çerçevede başvurumuzu yaptık. Aynı zamanda da devlet nazarında tanınmayan cemevlerinin tanınmasını istedik. Yani bakın belediyeler cemevi yaptı, cemevini fiilen de olsa kabul etti demektir. Nitekim vermiş olduğumuz mücadele sonucunda, 2011 yılında Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi bu talebimizi kabul etti. Şu an içinde bulunduğumuz arsayı, binayı ve bir kısım eşyaları büyükşehir belediyesi verdi. Büyükşehir belediyesi sonrasında bütün yönetimi bize devretti. Yapılan cemevi, belediyede oy birliğiyle alınan bir karar sonucu herhangi bir bedel alınmaksızın, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği’ne 10 yıllığına tahsis edildi. Dolayısıyla 2011 yılında temel atma töreni yaşandı. 5 aylık sürede buranın açılışı gerçekleşti. Akabinde biz büyükşehir belediyesi ile bir protokol imzaladık. Bütün yönetimi, işleyişi, vs. bize tahsis edildi. Hiçbir zaman da büyükşehir belediyesinin, ‘ben size burayı tahsis ettim, benim dediklerime göre hareket edersiniz ya da bir etkinlik, çalışma, faaliyet yaparken bizden izin almak zorundasınız’ gibi muameleyle karşı karşıya kalmadık.”
“KAYYIM ATANDIKTAN SONRA BELEDİYE İLE BÜTÜN İLİŞKİLERİMİZ KESİLDİ”
Belediyeye kayyım atanana kadar belediye ile iyi ilişkilerinin olduğunu belirten Koluman, kayyım atandıktan sonra belediye olan tüm ilişkilerin kesildiğini söyledi. Koluman, “Burası açılırken kültürel tesis alanı olarak projeye işlenmişti. Biz bir süre sonra başvuru yaptık. Artık bu 10 yıllık sürenin kaldırılarak süresiz hale getirilmesi ve buranın da bir ibadethane olarak projeye işlenmesini talep ettik. Bu talebimiz kısmen kabul edildi. Kültürel proje alanından çıkartıldı, dini tesis alanı olarak projelere işlendi. Devam eden süreçte biz ibadethane statüsünü de belki işletecektik ancak buna fırsat verilmedi. Fırsat verilmemesinin temel sebebi 2016 yılında Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’ne atanan kayyımdır. Kayyım atandıktan sonra bizim bütün ilişkilerimiz kesildi. Onlardan bize bir müdahale de gelmedi, bizden onlara bir talep de gitmedi. Biz Diyanet’te karşı çıkıyoruz ve bu kurumdan asla bir yardım beklemiyoruz. Yardım almamız bizim temel değerlerimizle çelişir. Ama kamu bunu sunmak zorunda. Cemevinde elektrik sorunu oldu mesela. Biz DEDAŞ’a başvurduk. Böyle bir durumumuz var dedik, DEDAŞ, ‘bize değil, müftülüğe başvurun’ dedi. Biz müftülüğü tanımıyoruz, başvurmadık. Akabinde devam eden süreçte burada en büyük mülki amir olan valiliğe başvurduk. Valilik kayıtsız kaldı, dönüş de yapmadı. Bir kısım belediyelere başvurduk. Belediyeler de kayıtsız kaldı, çünkü belediyelerin hepsi kayyımla yönetiliyordu” şeklinde konuştu.
“KİME SORDUNUZ DA CEMEVLERİNE ‘KÜLTÜR MERKEZİ’ DİYECEKSİNİZ?”
AKP iktidarının cemevlerini gezerek maddi açıdan ‘talepleriniz nedir?’ diye sorması konusuna da değinen Koluman, “Bakınız burası bir tadilattan geçti. Bu masraflar valilik tarafından daha doğrusu kayyım belediyesi tarafından karşılandı. Esasında bu bir hak mıdır? Evet kamu bütçesinden gelen bir hakkımızdır. Kimse lütuf yaptığını sanmasın. Bu ülkenin vatandaşı olarak bunun bir hak olduğunu bir kez daha dile getireyim. Şimdi Alevi açılımı yapmaya çalışıyor iktidar. Alevilerin gönlünü hoş tutmaya çalışıyor. Cemevlerine ibadethane değil, kültür merkezi diyeceklermiş. Kime sordunuz, bunu?” ifadelerini kullandı.
“CEMEVLERİ AYNI ZAMANDA BİR AKADEMİ MERKEZİDİR”
Cemevlerinin sadece Alevilerin cem yaptığı bir yer olmadığını aynı zamanda dayanışma, birlik olma yerleri olduğunu aktaran Koluman son olarak şunları dile getirdi:
“Cemevleri bir ibadethanedir ama bu cemevinin bulunduğu bina sadece bizim 48 Perşembe dediğimiz, perşembeden perşembeye cemleri yapıp, kapıyı kapatıp gidecek pozisyonda da değildir. Cemevleri aynı zamanda Alevilerin bir toplantı yeridir. Alevilerin sorunlarının çözüm yeridir, bir halk mahkemesidir. Cemevlerinin içini gençlik çalışmasıyla, eğitim çalışmasıyla, kadın çalışmasıyla, pirlerin çalışmasıyla doldurabiliriz. Kısacası aynı zamanda bir akademi merkezidir. Geçmişten gelen kültürümüzün bize öğrettiği bu. Dolayısıyla şunu belirtmek isterim, yaklaşık 10 yıldır bu cemevi faal durumda. Siyasi krizi, kayyım ataması, pandemi gibi süreçlerde biraz sıkıntılarımız oldu. Ama buranın yönetimi anlamında hiçbir şey değişmedi. Pir Sultan yönetimi, bütün kararları kendi inisiyatifiyle almakta ve hayata geçirmektedir. Kimseden de izin ve icazet almamaktadır. Aksi durumu biz kabul etmeyiz.”
PİRHA/DİYARBAKIR
Yoruma kapalı.