PİRHA-Bursa’daki bir okulda Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmeni tarafından Alevilere yönelik sarf edilen nefret söylemine dair konuşan PSAKD Alanya Şubesi YK üyesi Kemal Koldakoç, “Ülkemizde insan hakları sorunu var. Bursa’daki olay bir sonuç aslında. Zorunlu din dersleri asimilasyoncu bir baskı aracıdır” dedi. Koldakoç, söz konusu öğretmene bir yaptırım uygulanması gerektiğini sözlerine ekledi.
Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD) Alanya Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Kemal Koldakoç, geçtiğimiz aylarda Bursa’daki bir okulda Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmeni Mehtap Cengiz tarafından Alevilere yönelik sarf edilen nefret söylemine ilişkin PİRHA‘ya değerlendirmelerde bulundu.
“ÜLKEDE İNSAN HAKLARI SORUNU VAR”
Sözlerine “Ülkemizde aslında temel sorun insan hakları sorunu” diyerek başlayan Koldakoç, eğitim sistemini eleştirdi.
Koldakoç, “Nereden bakarsanız bakın eğer bu ülkede demokratik, laik, bilimsel bir eğitim verilemiyorsa; siz neresinden bakarsanız bakın toplumsal ayrıştırmaya uygun bir pozisyon yaratmış olursunuz. Temelde Alevilik sorunu olarak baktığımız müddetçe bu ülkede yaşayan yurttaşlar olarak bu sorunun çözülebilme olanakları neredeyse sıfır. Aslında insan olarak bakmalı, Sünnilik, Alevilik boyutlarıyla tartışmak yerine, yurttaşlık hakkı olarak ve laiklik anlayışı bünyesi içerisinde tartışmak gerekiyor. Onu talep etmek ve hayata geçirebilmenin koşullarını yaratmak gerekiyor” dedi.
“BURSA’DAKİ NEFRET SÖYLEMİ BİR SONUÇTUR”
Koldakoç, öğretmenlik mesleğinin de zaman içerisinde olumsuz yönde ilerlediğini belirterek, “Genelde öğretmenlik mesleği açısından baktığımızda da öğretmenlik mesleğinin statüsünü ortadan kaldıran, öğretmeni objektif ve somut bilimsel anlayıştan uzaklaştıran, tamamen manevi alanlara doğru yönelten ve biat kültürünü yaratmaya çalışan bir anlayış var. Bursa’daki olay aslında sonuçtur. Yıllarca yapılan öğretmenlik mesleğinin statüsünden kopartılmasının sonucudur zaten. Bir öğretmen eğer bir ayrımcı, inkârcı, aşağılayıcı, yok sayıcı bir yaklaşım içerisinde bulunuyorsa bunun bir yaptırımı mutlaka olmalıydı. Ama kim yaptırım uygulayacak? Karşılıksız kalan bir nevi de ödüllendirilen bir öğretmenlik mesleği ile de karşı karşıyayız. Katıldığımız toplantılarda demokrasiye, barışa ve kardeşliğe ihtiyacımızın olduğunu her zaman vurguluyoruz. Mücadele boyutumuz aslında bu boyutta olmalı. Demokrasi, insan hakları, laiklik ilkesinin mutlaka bu ülkede egemen kılınabileceği bir mücadele hattı yaratmak gerekiyor” ifadelerini kullandı.
“ZORUNLU DİN DERSLERİ BİR BASKI ARACIDIR”
Zorunlu din derslerinin bir baskı aracı olduğunu söyleyen Koldakoç, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Buna sadece bir Alevilik sorunu olarak bakmamak gerekiyor. Zaten demokrasi ve laiklik uygulandığı zaman bütün inanç grupları, etnik yapılar kendilerini ifade edebilecek, eşit yurttaşlık statüsünü kazanmış olacak. Aleviler olarak aslında bir şeyi unutmamak gerekiyor. Bizi istedikleri gibi yönlendirecekleri, istedikleri statüye, asimilasyoncu bir anlayışın potasına sokabilecekleri pozisyona düşmemek gerekiyor. Yani talep eden değil, mücadele eden boyuta taşımak gerekiyor. Mücadele edilmeden bir hakkın elde edilebilmesi ve onun gereklerini yerine getirebilme olanakları neredeyse yok denilecek gibidir. Mesela zorunlu din dersleri asimilasyoncu bir baskı aracıdır aynı zamanda. Din derslerinin mutlaka seçmeli olması gerekiyor. İnsanların tercihlerine bırakılmalıdır. Bütün dinlere ve inançlara eşit mesafede bulunabilecek bir durumu yaratmak gerekiyor.”
Cebrail ARSLAN/ALANYA
Yoruma kapalı.