PİRHA – Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı (HBVAKV) Körfez Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Melek Küçükşahin Körfez’de yaşayan Alevilerin sorunlarını PİRHA’ya değerlendirdi. Küçükşahin, cemevinde gençlerin ve kadınların sayısının az olduğunu ve zorunlu din derslerinin Körfez’de yaşayan Alevileri etkilediğini belirtti.
Haberin Videosu
Körfezde yaşayan Alevilerin sorunlarını değerlendiren Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Körfez Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Melek Küçükşahin, yaşanan sorunların ülke genelindeki Alevilerin sorunlarından çok da farklı olmadığını söyledi.
Zorunlu din dersleri ve ekonomik sıkıntıların onları çok etkilediğini belirten Küçükşahin cemevinde yaptıkları faaliyetlerden de bahsetti. Her hafta perşembe günü cemlerini yaptıklarını ve katılımın çok da az olmadığını söyleyen Küçükşahin, cemevinin 12 imamlarda ve Hızır cemlerinde dolup taştığını, oruçlarını hep birlikte cemevinde açtıklarını dile getirdi.
“GENÇLERİN İLGİSİ YETERSİZ”
Bir gençlik grupları olduğunu kaydeden Melek Küçükşahin, mümkün mertebe konserler düzenlemeye çalıştıklarını ancak gençlerin faaliyetlere katılım düzeylerinin yeterince olmadığını ifade etti. Küçükşahin, metropollerde gençlerin dikkatini dağıtabilecek, farklı taraflara çekebilecek çok şey olduğuna vurgu yaptı.
Cemevinde birkaç defa kadın kolları oluşturmaya çalıştıklarını ancak pek başarılı olamadıklarını söyleyen Küçükşahin, örgütlenmede kadın sayısının yetersiz olduğunu kaydetti.
“ÇOCUĞUM DİN DERSİNDE SIKINTI ÇEKİYORDU, ÖĞRETMENLE KONUŞTUM?”
Aleviliği köylerde yaşamamış ailelerin çocukları ve şehirlerde büyüyen çocukların asimile edilmeye daha müsait olduklarını belirten Melek Küçükşahin, zorunlu din derslerinin çocukları etkilediğini kızının bir anısını anlatarak ifade etti:
“Çocuğum din derslerinde sıkıntı çekiyordu. Ben fark ettim. O günler okula gitmek istemiyor çocuk. ‘Neden gitmek istemiyorsun?’ diye sorduğumda ‘Din bilgisi öğretmeni zorla dua ezberletiyor’ dedi kızım bana. Çocuk bunu istemiyor. Din bilgisi öğretmeni mahallemizde oturuyordu. ‘Bana göster hocanın evini’ dedim. Beraber gittik hoca çıktı tabi kapıya, hocaya söyledim. Hocam dedim ‘Bu din dersleri bizim çocuklarımıza zorunlu veriliyor. Biz bunun için mücadele ediyoruz AİHM’nde davalar açıyoruz. Bunda kazanılmış davalarımız da çok fazla. Uygulanmıyor bu kararlar ve bize zorla veriliyor. Biz bunu istemiyoruz. Biz çocuklarımızın din bilgisi dersini görmesini istemiyoruz buna karşıyız. Bir sürü açılmış davalar var ben de mi gideyim açayım dedim. Yani şimdi mahkemelik mi olalım? Devletin baskısıyla vesaire mecburen götürüyoruz çocuğumuzu okuldan alamayacağımıza göre en azından siz Alevi çocuklarına biraz daha ılımlı davranabilirsiniz. Bakın biz bunu istemiyoruz. Benim çocuğum okuldan soğumuş vaziyette ve gelmek istemiyor.’ Hocayla açık açık konuştuk. Hoca ‘bilmiyordum’ falan dedi. ‘Çocuklar söylemeye kokuyor, çekiniyor herhalde ötekileştiriliriz diye sınıf içinde’ dedi. Ilımlı bir insandı tabi bunu yapmayan da var. Ondan sonra sıkıntımız kalmadı sanıyorum daha ılımlı davrandı çocuklara.” (HABER MERKEZİ)
Yoruma kapalı.