PİRHA- Mersin’e bağlı Kızılkaya Yeni Dünya Derneği üyeleri, koronavirüs salgını sürecini PİRHA’ya değerlendirdi. Pandemi sürecinde insanların doğaya temas etmemeleri nedeniyle doğanın kendine geldiğini belirten yurttaşlar, “Doğayı kirletmeyelim, ağaçları kesmeyelim, hayvanları bitkileri koruyalım, onlara sahip çıkalım” çağrısında bulundular.
Koronavirüs salgını devam ederken, dünyada doğa ve insan ilişkisini bir kez daha tartışmaya açtı. Salgının en önemli etkenlerinden biri olan doğa talanına karşı ekoloji hareketleri ve aktivistleri mücadelelerini sürdürürken, alternatif modeller de daha görünür olmaya başladı.
Yaklaşık 5 yıl önce temelleri atılan ve “Paranın geçmediği yer” olarak da anılan Mersin’e bağlı Kızılkaya Yeni Dünya Derneği aktivistleri, koronavirüs sürecine ilişkin PİRHA’ya değerlendirmelerde bulundular.
“İNSANLAR İÇİN KORONADAN ÖNCE KORONADAN SONRA OLACAK”
Takı tasarımcısı Neval Elmastaşı, şehirlerde doğa diye hiçbir şeyin kalmadığını ve şehir yaşamının da artık insanlara işkence haline geldiğini ifade ederek, “Doğaseverler mümkün mertebe bir arayış içinde. İnsanlar artık dağlara çıkıyor. Doğa kendi güzelliğiyle devam edecek ancak insanlar için şimdi milattan önce milattan sonra varken, şimdi de koronadan önce koronadan sonra olacak. Umarım insanlar bu süreçten ders almıştır ve biraz da olsa doğaya saygı duymaya başlar. Ve dikkat ederseniz insanlar kendi balkonlarında soğanlarını maydanozlarını ekebiliyorlar yavaş yavaş doğayla iç içe olma mücadelesi veriyorlar” dedi.
Kızılkaya’nın doğasıyla bütünleşmiş çok sade bir yer ve yaşamın da olağanüstü olduğunu belirten Elmastaşı, “İnsanlardan rica ediyorum; lütfen doğayı kirletmeyelim, ağaçları kesmeyelim, hayvanları, bitkileri koruyalım, onlara sahip çıkalım, şiddet uygulamayalım” çağrısında bulundu.
“İNSANLAR MECBUR KALDIKLARINDA KENDİ YOLUNU BULACAKLARDIR”
Kızılkaya Yeni Dünya Derneği üyelerinden Oktay Armutoğlu ise şehrin karmaşasından ve sıkışmışlığından çıkmak için 5 yıl önce Kızılkaya’ya geldiğini söyleyerek, “İnsanlar doğayı meta olarak kullanmaya devam edecektir. Tabi virüsün bir etkisi olacaktır mutlaka. İnsanların “bu kadar tüketmenin sonu bizi nereye götürecek” diye tekrar düşünmesine yol açacaktır. Ancak insanlar alışkanlıklarından ve tüketimden vazgeçmeyecektir” dedi.
Kızılkaya’da virüsün etkisini çok hissetmediklerini ifade eden Armutoğlu, “Tabi daha da dikkatli davranıyoruz. İnsan popülasyonu olarak daha seyrek bir sosyal yaşam biçimi olduğu için bize çok zorlayıcı bir yaşam biçimi oluşmadı. İnsanlar mecbur kaldıklarında kendi yolunu bulacaklardır” değerlendirmesinde bulundu.
“İNSANLAR KENDİSİNİ PANDEMİYLE BİRLİKTE DÜZELTMEK ZORUNDA KALDI”
Kızılkaya Yeni Dünya Derneği üyelerinden Hüseyin Kara da, 18 yıldır Kızılkaya’da yaşadığını vurgulayarak, virüsün ve pandemilerin daha önceden de var olduğuna dikkat çekerek şunları dile getirdi:
“Biz hem kendimizi hem de diğer insanları buraya geldiklerinde virüs gibi görüyorduk. Ama şimdi başka bir virüs çıktı. İnsanlar kendisini başka türlü düzeltmek zorunda kaldı. Pandemi çıkalı, Kızılkaya’da biraz daha sakin daha bilinçli insanların gelip gitmesine ve istediğimiz düzeye gelmesine neden oldu. Arada sırada kaygı duyuyoruz insanları alana almadığımız da üzdüğümüz için ama kendi içinde o devinim yaşanası bir hal alıyor. İnsanların doğayı meta olarak kullanması her zaman vardı. Sadece bunu dengeli veya dengesiz şekilde kullanmak söz konusu oluyor. Dengeli kullanırlarsa daha mutlu olunacak.”
“İNSANLARIN DAHA DİKKATLİ OLMASINI UMUYORUM”
Kızılkaya Yeni Dünya Derneği üyelerinden Hüseyin Erdem ise, koronavirüsün Türkiye’ye gelmesiyle birlikte, kendisini doğaya atarak süreci daha özgür kılmaya çalıştığını dile getirerek, şunları söyledi:
“Buradaki huzuru, mutluluğu, doğa atmosferini kendi yaşamıma uygulayınca daha bir özgür hissediyorum. Burada yapılan her bir emeğin ne kadar değerli olduğunu anlayabiliyoruz. Pandemi sürecinde insanların iki aya yakındır doğaya temas etmemelerinden kaynaklı doğayı biraz kendine getirdi. Çünkü doğa canlıları kendi yaşam alanlarında rahatça gezip tüketimini sağlamaya başladılar. Doğa, insanlar talan edip yağmalamadığı, kesip, yakıp yıkıp, öldürmediği sürece kendini devşirebiliyor. Fakat ülkemizde insan sağlığının bozulmasına, yaşam alanlarının daraltılmasına yönelik uygulamalar hızla çoğalıyor. Pandemi sürecinden önce de hijyensiz bir toplumda yaşıyorduk. Bundan sonraki süreçte insanların daha dikkatli olmasını umuyorum. Son olarak da doğanın yağmalanmasına ve katledilmesine göz yummayalım. Yaşam alanlarımızı, doğamızı koruyalım.”
Diren KESER-Hüseyin ERDEM/MERSİN
Yoruma kapalı.