PİRHA – Urfa Kısas’ta yaşamını sürdüren Türkmen Alevi yurttaş Murtaza Asa, inancıyla gurur duyduğunu belirterek “Odak noktamız insandır. “Cemevinin esas kolonları dedeler ve zakirlerdir” diyen Asa, son dönemde bölgelerindeki Alevi gençlerinin inanca ilgilerinin yoğun olduğuna işaret etti.
Murtaza Asa, Urfa’nın Kısas köyünde çiftçilikle geçimini sağlayan Türkmen Alevi bir yurttaş. “Aleviliğimiz ile gurur duyuyoruz” diyen Asa, çevre halkı tarafından kimliklerine güven duyulduğunu, saygı gördüklerini anlattı. Asa, gelinen süreçte Alevi inancının maddiyat ile sekteye uğratıldığını da söyleyerek, “İnancımız son zamanlarda maddiyat ile baltalanıyor. Maddi problemler ciddi anlamda önem arz ediyor. Kendi cemevimizi kendimiz yaptık. Dile getirmem hoş olmayacaktır ama örnek teşkil etmesi adına söylüyorum. Yıllar evvel milyarlar ödedim. Kız kardeşim kolundaki bilezikleri bağışladı. Eniştem, yüz torba çimento alayım, dedi. Senelerdir bize hiçbir yardım gelmiyor” diye konuştu.
“ALEVİLİK ANLATILMAZ, BİR YAŞAM BİÇİMİDİR”
Murtaza Asa, geçmiş yıllarda cemlerin evlerde yapıldığını belirterek “O şartlarda büyüklerimiz dürüstlük ve bağlılıktan beslenerek bu ritüeli sürdürmüşler” dedi. Asa, Aleviliğin bir tür yaşam biçimi olduğunu da söyleyerek sözlerini şu cümlelerle sürdürdü:
“Bildiğim kadarıyla köyün ilk cem babası ve muhtarı bizim dedelerimiz olmuş. Şehirden gelmişler. Türkmenlermiş ve oradayken çulhacılık yaparlarmış. Kendi evlerinde ufak tefek imkanlar ile toplanıp, aralarında iki buçuk lira topladıklarında, bir lirası ile çay, bir buçuk lirası ile şeker alıp o günlük ikramı çıkartırlarmış. Alevilik anlatılmaz, o bir yaşam biçimidir. Yaşamaya niyet ederseniz karşılaştığınız şeydir. Odak noktamız insandır. Yatırımını insanlığa yapan herkes karşılığını alır. Tabi şimdi eskisi gibi değil.”
“CEMEVİNİN ESAS KOLONLARI DEDELER VE ZÂKİRLERDİR”
Murtaza Asa, gençlerin ve çocukların son zamanlarda cemevlerine akın etmeye başladığına da dikkat çekti. Gençlerin Aleviliğe ilgi göstermelerinin sebebini anlatan Asa şöyle devam etti:
“Bir cemevinin esas kolonları dedeler ve Zâkirlerdir. O kolonlar güçlü olmadığı zaman cemevi çöker. Onlar dürüst olup yola bağlı kaldıkları zaman insanları çekerler. Son zamanlarda Veliyeddin efendimin, Ulusoy’un, köydeki babalarımızın genç olmaları gençlerimizi de çekiyor. İnanç, insanları bütün kötülüklerden alıkoyar. Bunu yalnızca Alevilik için söylemiyorum. Her toplumun inancı, eğer yaşarlar ise, o inanç kişiyi doğru yola iter. Aksi durumlarda bizim gençlerimiz boşlukta kalıyor. Yolun emrettiklerini hayatlarına uygulamaları lazım. Daima söylerim; Alevilik medeniyettir. Ehlibeyt Kerbela’da Yezit’e biat etmediği, yanlışlarına boyun eğmediği için can verdi. İsteseler bir padişahlık alıp otururlardı.”
“ALEVİLİĞİN KİTABI OLMAZ YAŞAMAK LAZIM”
Aleviliğe yönelik asimilasyon politikaları da Murtaza Asa’nın değerlendirmeleri arasında yer aldı. “Çocukların inançtan uzak kalması en başta anne babaların bilinçsiz olmasından kaynaklanıyor” diyen Asa, kadınların özellikle cemlere katılması gerektiğini belirterek şunları söyledi:
“Çünkü toplumu yetiştiren yön veren bireyler kadınlardır. Bir babanın sözü evladına bazen sert gelebilir ancak anneninki tesir edecek bir yol bulur. Yanlış yollara gidiliyor evet. Aleviliğin kitabı olmaz yaşamak lazım. Bu sebepten cemevlerine gelmek lazım. Serçeşme Hacı Bektaş Veli’ye gitmeleri, pirimizden, şeyhimizden gerçek unsurları alıp takip etmeleri lazım. 1700 yıldır ezildik, itildik, kakıldık, sürüldük; yine Ehlibeytin çırağını diri tuttuk.”
“DİN DERSLERİNE KATILMAYIP DIŞARIDA BEKLERDİM”
Zorunlu din dersleri ve okullardaki mescit dayatması da Asa’nın eleştirileri arasında yer aldı. Eğitimin geçmiş yıllarda daha esnek tutulduğunu anlatan Asa, “1978’de Şanlıurfa’daki merkez okuluna kaydoldum. Benim velim aydındı. Okul yönetimine ‘Din dersine çocuğum katılmayacak’ dedi. Dolayısıyla ben din derslerinde dışarıda bekliyordum. O zamanda bile böyle bir seçenek varken günümüzde zorunlu bir hal alması yorumsuz. Ya benim inancım doğruysa? Sana Allah’tan bir mektup mu geldi? Bırak ben kendi inancımı, örfümü yaşayayım” dedi.
“ÜLKENİN TEMEL TAŞI ALEVİLERDİR”
Murtaza Asa, AİHM’in din derslerinin zorunlu olması sebebi ile Alevilerin lehinde verdiği karara işaret ederek, “İktidar bunu uygulamazsa başlarına türlü imtihanlar gelir. Yine kimi grup ve aktörler sömürü ve suistimal ile zarar verirler” diyerek sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu ülkenin temel taşı Alevilerdir. İstiklal Harbi’nde mücadele veren Alevilerdir. Köyümüz o yıllarda 30- 40 haneyken yaklaşık 25 evden Çanakkale’ye savaşa gidilmiş. Bu ülkenin temelini atan da Aleviler, Türkmenlerdir. Bu bir mozaiktir. Her kul bir salahtır. Herkes aynı olacak diye bir kaide mi var? Ben yeşil giyerim, o siyah giyer, diğeri beyaz. Yanlış bir uygulama. Madem adil bir düzendesin bırak kim ne istiyorsa kendi iradesi ile öğrensin. Aleviliği yanlış görüyorlarsa buyursunlar cemevlerimize gelsinler. Bir müşahede etsinler; Hakka biz mi daha yakınız onlar mı? Biz Hakkın insandan tecelli ettiğine inanıyoruz. İnsana saygısı olmayanın Hakka nasıl saygısı olsun. Hak, Adem’de tecelli etti. Hallacı Mansur dedi ki: “Enel Hak, ben Hakkım.” Allah ile birim, manası ile söyledi. Sen bu anlamı hayatına uygulamıyorsan ibadetin de anlamsızdır.”
“FİKRİNİ SAKLARSAN BİTERSİN”
Asa, Urfa’da hiçbir şekilde inançlarını saklama gereği duymadıklarını da belirterek “Kim gelirse gelsin açık oldum. Bundan gurur duyuyorum. Alnıma silah dayayan yok ki. İstersem tespihimi alır gider mescitte namazımı da kılarım. Eğer fikrini saklarsan bitersin. Silik bir kişiliğin olur. Ancak şöyle bir nokta var; karakterinde problem olan bir insansan evet, Alevi olduğunu sakla. Onu taşıyabileceksen açık tut” dedi.
Asa, Urfa’da farklı inanç kültürlerine karşı önemli derecede hoşgörü oluştuğuna da vurgu yaparak sözlerini şu cümlelerle noktaladı:
“Örneğin Veliyeddin Ulusoy, bölgede en beğenilmeyen kişiye gidip derdini dinler, hatrını sorar, acısını ve sıkıntısını kendi derdi gibi görür. Efendilik böyledir. Belki her çağda böyle olsaydı bugün Alevilik başka yerlere gelmişti. Buradaki Sünniler Veliyettin Ulusoy’a çok saygı duyuyorlar. Mesela benim anne tarafım Sünni’dir. Ancak biz Aleviliği benimsedik. Buna da herkes saygı duyar. Belki köye gelen yabancılar laf edebilir ancak Urfalılar böyle bir şey yapmazlar. Bu tarz şeyleri aştık.”
PİRHA/URFA
Yoruma kapalı.