PİRHA- 34 canın yittiği, yüzlercesinin yaralandığı 1 Mayıs 1977’yi “Kırlarda Buzlar Çözülünce” adlı kitabında anlatan Yusuf Baran Beyi, 1 Mayıs’ta yaşamını yitiren ve Dersim’e gönderilen kızın nasıl öldüğünü, Dersim topraklarına kadar gidişini, onun gönül ve mücadele arkadaşlarının çektiği acıyı, toprağa gömülüşünü tanık olarak yazdığını ve yaşananların gelecek kuşaklara ulaştırmanın önemli olduğunu ifade etti.
1856 yılında Avustralya’da Malbourn, 1886 yılında ise ABD’de Şikago kentinde işçiler çalışma saatleri için yaptıkları eylemlerden günümüze hakları için direnen yüzbinlerce işçi ve emekçi bazen sokakta, bazen alanlarda bazen de iş yerlerinde yaşamını yitirdi.
Türkiye’deki emek mücadelesi için 1 Mayıs’lar dünyanın bir çok ülkesinde olduğu gibi mücadele günü olarak karşılanır.
Birer birer, onar onar, yüzer yüzer, biner biner yüzbinlere ulaşarak, bazı anlar kapanan yolları aşarak, coplara, gazlara, kurşunlara inat alanları doldurur, işçiler, emekçiler.
Yıl 1977’yi gösterdiğinde de, yüzbinler Türkiye İşçi sınıfının kalbinin attığı Taksim Meydanı’na çıktı. ‘İzin vermeyeceğiz’ dedikleri ‘gelmekte olana’ karşı gencinden yaşlısına, işçisinden öğrencisine, köylüsünden doktoruna, kadınından erkeğine yan yana omuz omuza seslerini yükseltmek için kortejler halinde alanlara aktılar, dakikalar sonra üzerlerine yağacak kurşunlardan habersiz.
Dakikalar içinde açılan ateş sonucu ve sonrasında yaşanan arbededen kaynaklı, yüreği ‘gelecek güzel günler için’ atan onlarca insan yaşamını yitirdi.
34 canın yittiği, yüzlercesinin yaralandığı Kazancı Yokuşu, o günden bu güne işçiler, emekçiler için ‘unutulmayacak, unutturulmayacak’ sembol alanlardan biri haline geldi.
İşte o anları yaşamış isimlerden biri de yazar Yusuf Baran Beyi. Yusuf Baran Beyi’nin ikinci kitabı “Kırlarda Buzlar Çözülünce” de, o günün öncesini, o günü ve sonrasını anlatıyor.
“ALANDA KIYAMET KOPTU”
PİRHA’ya konuşan Yusuf Baran Beyi, güneşli bir bahar gününün yaşandığını belirterek, 1 Mayıs 77’yi şöyle aktardı:
“O gün üç koldan Taksim Meydanına doğru flama ve pankartlarıyla, sel gibi insan akıyordu. Biz alana oldukça geç vardık. Geldiğimizde kürsüde halen Kemal Türker konuşmasını bitirmek üzereydi. Meydan hınca hınç dolmuştu. Sular idaresinin batı tarafından yüksek bir binanın çatı katında bir silah patladı. Ardında, sular idaresi duvarının üstünde ve İnter otelinde silahlar peş peşe ötmeye başladı. O anda alanda kıyamet koptu. Silme insanla dolu olan alanda, bir taraftan sloganlar atılırken, diğer yandan çığlıklar atılıyordu. Kısacası koca alan kısa sürede can pazarına döndü. Kürsüde kitleye soğuk kanlılık anonsu yapıldıysa da kimsenin işittiği yoktu. Meydan savaş alanına dönmüştü. Sivil polis araçları ile panzerlerin toplumun üzerine gelmesiyle, insanların panikleyip ezilmesine neden oluyordu. Göz yaşartıcı ve sis bombalarının atılması, yangın çıkmış gibi alan dumana boğuldu.”
“SOKAKLARDA CESETLER, KAN İZLERİ VE HARABEYE DÖNMÜŞ DUVARLAR VARDI”
Kazancı Yokuşu’nda ve meydanda onlarca canın yitirildiği ana işaret eden Yusuf Baran Beyi, “Alandan AKM’nin önünde duran Kamyonun üzerindeki, kolları zincire vurulmuş işçi pankartı kurşunla delik deşik olmuştu. Kamyonun yanı başındaydım. Pankartı delip geçen kurşunları gözlerimle gördüm. Alandan AKM’ye doğru dalgalanıp gelen kitle, bir andan altına aldı bizi. Üstüme düşen insanların ağırlığı altından ezilerek, sürüne sürüne, zor bela kendimi kamyonun altına atabildim. Geride kalan arkadaşlarım bayağı ezildiler. Gördüğüm manzara korkunçtu. O sokaklarda cesetler, kan izleri ve harabeye dönmüş duvarları görünce, çok insanın öldüğünü anladım” dedi.
“TAKSİM 1 MAYIS KATLİAMIN ANISINA, O DÖNEMİN GENÇLİĞİ BİR MAHALLE İNŞA ETTİLER”
“Kırlarda Buzlar Çözülünce” adlı kitabında, 1 Mayıs’ta yaşamını yitiren ve Dersim’e gönderilen kızın nasıl öldüğünü, Dersim topraklarına kadar gidişini, onun gönül ve mücadele arkadaşlarının çektiği acıyı, toprağa gömülüşünü tanık olarak yazdığını ve yaşananların gelecek kuşaklara ulaştırmanın önemli olduğunu ifade eden Yusuf Baran Beyi, şunları dile getirdi:
“Dram-trajediye ve gün boyunca olanca gözlemlerimi o kitapta bulabilirisiniz. Taksim 1 Mayıs katliamın anısına, o dönemin gençliği bir mahalle inşa ettiler. Ümraniye’de mafyanın elinden alınan araziye, halk adına el koyan dönemin gençleri, gecekondular yapıp yoksullara dağıttılar ve adını da ‘1 MAYIS MAHALLESİ’ koydular. Ekim 1977 yılında, dönemin yetkilileri, o gecekonduları yıkmaya gidince, halk direndi. Bu direniş sırasında resmi rakamlara göre 8 insan ya vurularak ya da panzerlerin altında kalarak can verdi. Oranın da tanığı olarak, yaşanan trajediyi aynı kitapta yer verdim. O dönemin bu iki trajedisini öğrenmek elbet sizlere düşer.”
Diren KESER/MERSİN
Yoruma kapalı.