PİRHA- İktidar ertelenen adımları atması gerektiğini söyleyen İzmir Dersim Kültür ve Dayanışma Derneği Eş Başkanı Hasan Ali Kılıç, yasama-yürütme ve yargı erkinin sözünü eyleme dönüştürmesi gerektiğine vurgu yaptı. Kılıç, “Devlet bir yandan demokratik çözümün adımlarını atarken diğer taraftan da bu soruna dair yaptığı yanlışlardan kaynaklı bir yüzleşme de yapmalı” dedi.
27 Şubat’taki “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı” sonrası kongresini toplayan PKK, kendisini feshettiğini ve “çalışmalarını sonlandırdığını” kamuoyuna duyurdu. Bu karar sonrası gözler, devlet/iktidarın demokratikleşme ve Kürt sorununun çözümüne dair hangi adımları atacağına çevrilmiş durumda
Yaşanan gelişmeleri sorduğumuz İzmir Dersim Kültür ve Dayanışma Derneği Eş Başkanı Hasan Ali Kılıç, muhalefet partileri ve meclisin inisyatif alması ve samimi bir çözüm için somut adımlar beklediklerini kaydetti.
“BU TARİHİ FIRSAT CİDDİ DEĞERLENDİRİLMELİ”
PKK’nin almış olduğu kararın tüm çevrelerce umutla karşılandığını ve ‘tarihi fırsat’ olan bu adımın ciddi değerlendirlmesi gerektiğini ifade eden Hasan Ali Kılıç, “Kuşkusuz yani yüzyılları aşan bir Kürt sorunu yaşanıyordu. Son 50 yıla varan bir çatışmalı süreci bu ülke toprakları yaşadı. İşte bir şairimizin deyimiyle işte dağlar, taşlar, hatta ölüm bile yoruldu. Bugün işte en güzel şiir barıştır sözüyle dile getirilen barış talebi idi. O nedenle, taraflardan biri PKK silahları bıraktı ve örgüt silahlı alandaki yapılanmasını feshetti. Bu kararı Türkiye’de halkları, çeşitli azınlıklar, inançlar, etnik yapılar çok saygıyla karşıladılar. Toplumun bütün kesimleri bunu bir umut olarak gördü. Giderek Ortadoğu’ya ve dünyaya yayılan bu umut ciddi anlamda tarihi bir fırsatı doğurduğu anlamında değerlendirildi. Şimdi işte bu tarihi fırsat, iktidar ve devlet tarafından ciddi anlamda değerlendirilmeli” dedi.
“SAVAŞA AKTARILAN BÜTÇE ÜLKE İNSANININ REFAHINA KULLANILMALI”
50 yıla yakındır süren çatışmalı sürece aktarılan bütçeye işaret eden Hasan Ali Kılıç, sorunun çözümünün ekonomik yasımalarına dikkat çekerek, şunları ifade etti:
“Kuşkusuz her şeyden önce bu ülkede hukukun, adaletin ve hakikatin yaşam bulması gerekiyor. İşte demokratik bir anayasanın çerçevesini çizerek hızlı bir şekilde yaşama geçirilmesi gerekiyor. Bugün cezaevlerinde ağır hasta tutsaklar var. Bu tutsakların bir an önce serbest bırakılması gerekiyor. Öte taraftan savaşa neden olan bütün sorunlar ortadan kaldırılması gerekiyor. Nedir? İşte dünya halkları gibi Kürtler de kendi ana dilleriyle eğitim öğretim görmek istiyorlar. Ya da işte Aleviler kendi inançlarını yaşamak istiyorlar. Eşit yurttaşlık talepleri var. Doğasının talan edilmesinin ve kadın katliamlarının durdurulmasını istiyorlar. Kürt sorununun demokratik çözümünün sağlanması, çeşitli adımların atılması bu ülkedeki işçinin de asgari ücretinin insanca yaşanır bir düzeye çıkarılmasıyla eş anlamlıdır. Çünkü bugün ülke bütçesinin önemli bir bölümü, yarısından fazlası belki savaşa aktarılıyor. Savaşın araçlarına ve kadrolarına aktarılıyor. Savaş yaşanmadığında bütün bu giderler ülke insanının refahına aktarılacaktır. İşsizlik ortadan kalkacaktır büyük bir ölçüde yani zamanla işsizlik ortadan kalkacaktır.”
“SÖYLEM VE PRATİK YAŞAM BULMALI; ADIM ATILMALI”
Toplumunda devletin adım atmayacağı yönünde bir eğilimin geliştiğini söyleyen Kılıç, “Kürt sorununun demokratik çözümü söylemini savunduğunu söyleyen insanlar öte taraftan halkta çok umut yaratamıyor. Söylemi ile pratiği özdeşleşmiyor. Yani Kürt sorunu demokratik çözümünü söyleyen insanların pratiğine baktığında çok işte yaşam bulmadığını görmekteyiz. Halkta da bu anlamda çok umut da yaratmıyor. İşte geçmişte barış süreçlerinin sektere uğratılması noktasında da halkta bir güven kırılması var. O nedenle yani her şeyden önce demokratik adımların ciddi bir şekilde zaman geçmeksizin atmak gerekiyor. Partilerin Kürt sorununun demokratik çözümüne dair söylemini kendi siyasal hanesine kazanım olarak görmek yerine, temel bir demokrasi sorunu olarak görerek herkes üstüne düşeni yapmalı” ifadelerini kullandı.
“YÜZLEŞME OLMALI”
Çözüme gidecek yolda bir yüzleşmenin de gerçekleşmesi gerektiğini dile getiren Kılıç, “Yani barışın toplumsallaşması demek toplumun bütün kesimlerine yayılması demektir. Ya da barışın toplumsallaşması için bir yanıyla da tarihsel bir yüzleşme de yaşamak gerekiyor. Yani bütün işte bu Kürt sorunun demokratik çözümünün olmamasından kaynaklı insanlar ciddi anlamda bedel ödedi. Binlerce hatta on binlerce insan katledildi. Maraş, Çorum, Sivas, Gazi, arkasından işte Roboski, Gezi, Suruç, Ankara Garı gibi katliamlar aslında bir yanıyla Kürt sorunun çözülmemesinden kaynaklı da yaşanan acılardı. Devlet bir yandan demokratik çözümün adımlarını bu soruna dair yaptığı yanlışlar, eksikliklerden kaynaklı bir yüzleşme de yapmalı ve bütün bu yaşanan travmalarla ilgili bir halkından özür dilemeli” şeklinde konuştu.
Ersin ÖZGÜL/İZMİR
Yoruma kapalı.