PİRHA- KHK ile Görevinden İhraç Edilen KESK’liler, Adalet Bakanlığı önünde açıklama yaptı. Açıklamada konuşan KESK Eş Genel Başkanı Ahmet Karagöz, “Son KHK’lı üyemiz de tüm haklarını alarak işine dönene kadar mücadelemizi yürüteceğiz. Ne bu hukuksuzluğa, adaletsizliğe, çürüyen düzene alışacağız. Ne de zulmün efendileri önünde boyun eğeceğiz” dedi.
Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile Görevinden İhraç Edilen KESK’liler, çalışma hakkının gaspına karşı tüm haklarıyla işlerine geri dönmek için Adalet Bakanlığı önünde basın açıklaması yaptı.
CHP milletvekilleri Yüksel Taşkın ve Okan Konuralp ile DEM Parti milletvekilleri Özgül Saki, Keziban Konukçu, Ömer Faruk Hülakü, İbrahim Akın ve Zeki İrmez KESK’lilere destek verdi.
Basın açıklaması metnini KESK Eş Genel Başkanı Ahmet Karagöz okudu. Karagöz, OHAL’in üzerinden 8 yıldan fazla bir zaman geçtiğini anımsatarak, “Ama OHAL KHK’leri ile işinden ekmeğinden edilen 2 bin 521 KESK’li hala görevine iade edilmedi. En başından beri göz göre göre maruz bırakıldığımız hukuksuzluğa, keyfiliğe karşı adalet arayışımız sürüyor” dedi.
Ülkede adaletin tesisinden sorumlu bakanlıktan, Sayın Adalet Bakanı’ndan haftalar öncesinde randevu talebinde bulunduklarını, ancak cevap almadıklarını aktaran Karagöz, “Bu nedenle 8 yıldır bıkmadan, usanmadan, kararlılıkla sürdürdüğümüz adalet arayışımızın bugünkü durağı Adalet Bakanlığı. 8 yıldır yaşadığımız mağduriyeti bir kez daha dile getirmek, elimizden hukuksuz bir şekilde alınan işimizi, haklarımızı geri verin demek için buradayız” diye belirtti.
“ÜLKEDE DEMOKRASİ, BARIŞ, ADALET TESİS EDİLMELİ”
Türkiye tarihinin darbeler tarihi olduğunu aktaran Karagöz, şunları ifade etti:
“OHAL, işte o rejime giden yolda engel olarak görülen kim varsa onu susturmak, kuşatmak, etkisiz hale getirmek için fırsat çevrilmiştir. 15 Temmuz darbe girişimi bu yüzden en yetkili ağız tarafından “Allah’ın bir lütfu” olarak nitelendirilmiştir. 2 yıl süren OHAL demokrasinden, emekten, barıştan yana olan, sendikal hak ve özgürlükler mücadelesi verenler nezdinde tüm toplumu baskı altına almanın, susturmanın bir fırsatı olarak kullanılmıştır.
İşte bunun için KESK ve üye sendikaları KESK’liler OHAL döneminde hedef tahtasına konulmuştur. Yoksa tüm kamuoyu gibi 4.259 KESK’liyi işinden ihraç edenler de KESK’in nerden gelirse gelsin darbelerin, darbecilerin karşısında olduğunu en başından beri biliyorlardı. Yıllarca “Beraber yürüdük biz bu yollarda. Beraber ıslandık yağan yağmurda” nakaratını tutturdukları yapı ile KESK’in hiçbir dönem uzaktan yakından bir ilgisi olmadığını, olamayacağını biliyorlardı. Yıllarca “Sadece hayırsever, kendini eğitime adamış bir cemaat” dedikleri yapının en başından beri KESK’e diş bilediğini biliyorlardı. O yapının KESK’i düşman ilan ettiğini, bu yüzden savcılarının, hâkimlerinin, polislerinin gece yarısı operasyonlarıyla, baskınlarla, hukuktan yoksun davalarla KESK’i hedef seçtiğini biliyorlardı.
Tüm bunlara rağmen FETÖ adı verilen yapıya karşı ilan edildiği söylenen OHAL’de 4 bin 259 KESK’li KHK ihraç listelerine eklenmiştir. Çünkü KESK’in bu ülkede emek ve demokrasi mücadelesi arasında köprüler kuran bir konfederasyon olduğunu da biliyorlardı. KESK’in emeğin haklarını korumanın, kazanımlarını kalıcı hale getirmenin tek yolunun o ülkede demokrasinin, barışın, adaletin, hukukun, laikliğin üstünlüğünün tesis edilmesinden geçtiği bilinci ile mücadele eden bir konfederasyon olduğunu biliyorlardı. Emekçileri bölmek için iktidarların gölgesinde büyütülen sarı sendikalara, Truva atlarına karşı en başından beri mücadele edenlerin KESK’liler olduğunu biliyorlardı.”
“ÇOK ZULÜM GÖRDÜK!”
Karagöz, iktidarın, KESK’in kurulduğu günden beri, iktidarda kimin olduğundan bağımsız olarak, kamu emekçilerinin haklarını ve çıkarlarını korumak görev ve sorumluluğu ile çalışma hayatındaki anti demokratik düzenlemelere karşı mücadele eden bir konfederasyon olduğunu bildiğini vurguladı.
Karagöz, şöyle devam etti:
“İşte bunun için 4 bin 259 KESK’li OHAL-KHK’leri ile işinden, ekmeğinden edilmiştir. Bir çok gerekçe sunuldu. En acısı, bir üyemizin ihraç gerekçesi olarak, 104 canımızı bizden koparan 10 Ekim “Ankara Gar Katliamı’nın yaşandığı mitinge katılanalar arasında yer almak” gösterildi. Geçtiğimiz sekiz yılda yaşamadığımız acı kalmadı. Bu süreçte en az 52 kamu emekçisi ihraç sonrası yaşadığı ağır sorunlar nedeniyle içine girdiği çıkmazdan kurtulamayarak intihar etti. İhraç edilenler arasında geçimini sağlamak için inşaat vb. işlerde çalışırken iş kazaları nedeniyle yaşamını yitiren arkadaşlarımız oldu. 11 Ocak 2016 tarihinde “Bu suça ortak olmayacağız” başlıklı barış bildirisini imzalayan üyelerimiz 26 Temmuz 2019 tarihinde Anayasa Mahkemesi’nde açtıkları davayı kazandı. Buna rağmen ihraç edilen Barış Akademisyenlerinin görevlerine dönmesi hala engellenmektedir.”
“YETER ARTIK!”
“Yeter artık! Bu hukuksuzluğa, bu zulüm son verin. Elimizden alınan işimizi, ekmeğimizi, haklarımızı geri verin” diye seslenen Karagöz, “KESK olarak bundan sonraki süreçte de KHK’lı üyelerimizin sesi olmaya devam edeceğiz. KHK’lı üyelerimizin işlerine bir an önce dönebilmesi için TBMM, bakanlıklar, siyasi partiler vb. kurumlarla çalışmalarımızı sürdüreceğiz. KHK’lı üyelerimizin durumunu uluslararası sendikal hareketin de gündeminde tutmaya devam edeceğiz. Üyesi olduğumuz Avrupa Sendikalar Konfederasyonu (ETUC) ile Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu (ITUC) başta olmak üzere birlikte mücadele yürüttüğümüz tüm uluslararası sendikalara tekrar tekrar ileteceğiz. Ayrıca, Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), Avrupa Konseyi vb. ilgili uluslararası kurumlara da raporlarımızı sunmaya, çözüm taleplerimizi iletmeye devam edeceğiz. Son KHK’lı üyemiz de tüm haklarını alarak işine dönene kadar mücadelemizi yürüteceğiz. Ne bu hukuksuzluğa, adaletsizliğe, çürüyen düzene alışacağız. Ne de zulmün efendileri önünde boyun eğeceğiz” ifadelerine yer verdi.
PİRHA/ANKARA
Yoruma kapalı.