PİRHA- “‘Evimden işime işimden evime giderdim’, ‘Sosyal medya paylaşımım gerekçe gösterildi’, ‘Şarkı söyleyemezsiniz, konuşamazsınız’, ‘OHAL duvarına çarpıp durdum’, ‘Ülkeme küstüm’, ‘Haksızlığa karşı durmadığımız gibi bu süreci kolaylaştırdık birbirimiz için.'” Bu sözler OHAL’in ardından çıkarılan KHK’lerle hukuksuz olarak işinden edilen, gözaltına alınan gazetecisinden ev hanımına yüzlerce insanın yaşadıkları.
HABERİN VİDEOSU
OHAL’siz Türkiye kampanyasını hazırlarken OHAL’den hayatları doğrudan etkilenen farklı kesimlerden onlarca insanla konuşan Demokrasi İçin Birlik üyeleri, OHAL hukuksuzluğuna uğramış olanların hikayelerinden oluşan bir derleme hazırladı. Videoda, yaşadıkları hak gasplarını, mücadele ederken yaşadıkları polis müdahalesini, hiçbir gerekçe yokken bir gecede işten çıkartılmalarını anlattılar. Haksız hukuksuz yaşananlara karşı ise mücadelenin yükseltilmesi gerektiğini vurguladılar.
“BÜTÜN TOPLUM HAPİSTİR”
Ankara Yüksel Caddesi’nde mücadele yürüten Sosyolog Veli Saçılık’ın konuşması ile başlıyor video. Saçılık, “Bolca biber gazı, cop ile karşılaştım. Bir kişi haksız yere işinden, hayatından, hapsedilmişse bütün toplum hapistir. Anayasal haklarımızı kullanmaya kalktığımızda OHAL var. Şarkı söyleyemezsiniz. Konuşamazsın gibi yaptırımlarla karşılaştık” diyor.
“OHAL DUVARINA ÇARPIP GELİYORSUNUZ”
Adliye memuru Mehtap Tosun gözaltına alındıktan sonra nezarethanede yaşadıklarını anlatırken, “Ben bir nesneye bile öyle davranmam” diyor. Buna karşı verdiği hukuk mücadelelerinin ise her defasında geri teptiğini de sözlerine ekliyor. Tosun, “Çünkü karşımızda OHAL denilen bir duvar var. Hep ona çarpıp geri geliyorsunuz” diyor. Sürecin başından bu yana ailesinin desteği olduğunu söyleyen Mehtap Tosun, “Ama bütün arkadaşlarım görüşmeyi kesti” ifadelerini kullanıyor.
“Haksızlığın karşısında susan dilsiz şeytandır. Bir yerde birinin haksızlığa uğradığını düşünüyorsanız önüne set durmanız lazım. Ama maalesef biz burada bu süreci kolaylaştırdık” diyen Tosun, “Ülkeme küstüm” diye de ekliyor.
“EMEĞİN OLDUĞU YERDE MÜCADELE VARDIR”
“Evimden işime, işimden evime giderdim” diyen hasta bakıcı Cemal Bilgin ise, “Hiç sesimi çıkarmazdım, hak hukuk aramazdım. Emeğin olduğu her yerde gerçek bir mücadele vardır. Biz ses çıkarmamız, hak hukuk dememiz lazım” ifadelerini kullanıyor.
KHK ile kapatılan TV10’un Yönetim Kurulu Başkanı Veli Büyükşahin, mallarına el konulan TV10’un satışa çıkarılarak birilerine peşkeş çekildiğini söylüyor. Büyükşahin, “Olağanüstü bir durum olduğu için değil, iktidar kendi rejimini kurmak için kullanıyor” diyor.
MEDYA ENGELLİ
Sosyolog Aydın Öztürk ise ‘İnsani duyarlılık’ olarak tanımladığı sosyal medyadaki paylaşımı gerekçe gösterilerek işyerine gelen polisler tarafından gözaltına alınmış. “Muhalifseniz işiniz zor” diyen Öztürk halkın “Medyanın, OHAL’e karşı itirazlarını yükseltmesini hatta bunun farkına bile varmasını engelliyor” ifadelerini kullanıyor.
Urfa Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdür Yardımcısı Ramazan Beşkat da, isimsiz bir şikayet üzerine ‘terör örgütü üyesi’ olarak yargılandı. OHAL’in ardından yaşananları, “Kimi annesinden, evladından, babasından kimisi ise canından oldu” diye anlatıyor.
“SEVİMDİM AMA YETMEZ…”
Öğretmen Osman Kısaoğlu da, “Bir anda terörist ilan ediliyorsunuz” diyor. 30 yıldır samimi bir arkadaşının ihraç edildiğini öğrendiğinde, “Sevindim ama yetmez” diye bir paylaşımda bulunduğunu söyleyen Kısaoğlu, gözyaşları içinde “Çok bozulmuştum. Ağrıma gitti. Bunu söyleyebilmiş” ifadelerini kullanıyor. Annesi Alzheimer hastası ve Kısaoğlu’nu hatırlamıyor. Son bir defa helalleşmek için gittiğinde kapıyı açmadıklarını söyleyen Kısaoğlu, “Yengemi aradım. ‘buraya gelme’ dedi. Ama ben yarın ne olacağımı bilemiyorum. ‘Akşam geleyim’ ‘Kimse görmeden gelir giderim’ dedim. Gittim. Yine de kapıyı açmadılar” sözleriyle duygulanıyor.
“ESAS TUTUKLU AİLENİZ”
Gazeteci Murat Aksoy ise, “Normalde bir kişi tutuklanır. Ama esas tutuklu olan sizin ailenizdir. Siz tutukluğu dört duvar arasında bir kişi olarak yaşıyorsunuz ama aileniz dışarıda özel olarak eşim 10 yaşında kızım ve 3 yaşında oğlum ile eşimin ailesi bunlar da tutuklu aslında” ifadelerini kullanıyor.
BU ÜLKEDE YAŞAMANIN BEDELİ…
Öğretmen Levent Şahan ise “Bu ülkede yaşamanın bir bedeli var biz de onu ödüyoruz” diyor.
Eğitimci Mehmet Temizel de, “Bu topraklarda gerçekten insan kalmakta direnen herkesin ağır bedeller vermesi gerektiğini görüyoruz. Olağanüstü hal şartlarına alışmamamız lazım” ifadelerini kullanıyor. (HABER MERKEZİ)
Yoruma kapalı.