PİRHA-2017 yılında 686 No’lu KHK ile İstanbul’da Zuhal Ortaokulu’ndan ihraç edilen Öğretmen Nazife Onay, “Eğitim-Sen içerisinde yaptığımız eylem ve etkinlikler, basın açıklamaları, yürüyüşler, 4+4+4 sistemi ve parasız eğitimi istediğimiz için bu cezalar bize verildi. Biz o zaman savunduklarımızı mesleğimize geri dönsek de savunacağız ve istediklerimizin suç olduğunu düşünmüyoruz. Adil yargılanma hakkımız ihlal edildi” dedi.
15 Temmuz ‘darbe girişimi’ sonrası ilan edilen OHAL ve Kanun Hükmünde Kararnamelerin (KHK) sonuçları ağır oldu. 15 Temmuz 2016’da yaşanan ‘darbe girişimi’ sonrası birçok kamu kurum ve kuruluşunda yürütülen çalışmalar kapsamında 139 bin 356 kamu çalışanı hakkında idari işlem yapılarak 104 bin 771 kamu çalışanı kesin olarak ihraç edildi.
Resmi Gazete’de yayımlanmayan veya kurum internet sayfalarında duyurulmayan ihraçlar da olduğundan, toplam ihraç sayısının belirtilen rakamdan daha fazla olduğu kaydediliyor. KHK’lilerin mağduriyet listesi bilinenden çok daha uzun.
2017 yılında 686 No’lu KHK ile İstanbul’da Zuhal Ortaokulu’ndan ihraç edilen Öğretmen Nazife Onay, yaşadıklarını anlattı.
“İHRAÇ EDİLDİKTEN SONRA HİÇBİR GEREKÇE SUNULMADI”
İhraç edildikten sonra kendisine hiçbir gerekçenin sunulmadığını söyleyen Nazife Onay, “Nuriye Gülmen ile Semih Özakça’nın yaptığı açlık grevinin ardından OHAL Komisyonu kuruldu ve OHAL Komisyonu’nun bize verdiği ret kararının ardından biz mahkemeye başvurabildik. Mahkemeye başvurduğumuzda öğrendim ki ihraç edilmeme 2013 yılında hakkımda açılan dava, kurum kanaati ve ihraç edildikten sonra işimi geri istediğim için açılan dava gerekçe gösterildi. Baştan sona hukuksuz bir süreç işletildi ve hiçbir yasal dayanağı olmayan bir ihraçtı. Şu anda dosyam istinafta fakat bu süreçte 10 yıl süren bu dava 16 Haziran’da sonuçlandı. İstanbul’da 55 kişi yargılanıyorduk, 39 kişiye ceza verildi bunlardan birisi de benim. Bu dava açıldı diye ihraç edilmiştik ama henüz bir ceza almamıştık. Şimdi ihraç olduk işe geri dönmemizin şartı, bu dosyanın nasıl sonuçlanacağına bağlı ve bize ceza verildiği için işe geri dönme yolumuz kapatılmış oldu. Bizim dışımızda gelişen ve bizim bedelini ödediğimiz bir süreç yaşandı” dedi.
“SAVUNDUKLARIMIZI MESLEĞİMİZE GERİ DÖNSEK DE SAVUNACAĞIZ”
‘Eğitim-Sen içerisinde yaptığımız eylem ve etkinlikler, basın açıklamaları, yürüyüşler, 4+4+4 sistemi ve parasız eğitimi istediğimiz için bu cezalar bize verildi’ diyen Onay sözlerini şöyle sürdürdü:
“Hakkımızda örgüt üyeliği isteniyor, benim hakkımda CD’den bile bahsedilmemişken diğer dosya arkadaşlarıma 55 No’lu CD’de adınız geçiyor denilmişti ama avukatlarımız tarafından istenmesine rağmen 10 yıldır ortada bir CD yok. Ortada olmayan bir CD ile 39 kişiye ceza verildi. Bu bizim işe geri dönüşümüzü de etkileyecek ve aslında sendikal faaliyetler yargılanıyor. O yüzden örgütlenmenin de önüne geçilmek isteniyor. Şu anda da siyasi baskılardan kaynaklı insanlar sendikalara üye olamıyor. Bize verilen bu cezalarla aslında bu amaca hizmet ediyorlar. Biz o zaman savunduklarımızı mesleğimize geri dönsek de savunacağız ve istediklerimizin suç olduğunu düşünmüyoruz. Bugüne kadar yaptığımız hiçbir şeyi inkâr etmedik ama siyasi iktidar sürece göre önüne çıkan herkesi suçlu ilan edebiliyor. Adil yargılanma hakkımız ihlal edildi, umarız bu karar istinafta bozulur. Ülkede hukukun olduğuna dair umut istiyoruz.”
Kamil Murat DEMİR/PİRHA
Yoruma kapalı.