PİRHA-DAD Genel Merkez Yöneticisi ve Adana Şube Eş Başkanı Zeynel Kete, Alevi inancının kabul edilmeyen ama vazgeçilmeyen bir inanç haline geldiğine dikkat çekerek, Alevilerin eşit ve özgür yurttaş olarak haklarını en üst düzeyde dile getirmeleri çağrısında bulundu.
Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) Genel Merkez Yöneticisi ve Adana Şube Eş Başkanı Zeynel Kete, iktidarın Alevi ilgisine dair PİRHA‘ya değerlendirmede bulundu.
Devlet aklında “devamlılık esastır” ilkesinin hakim millet anlayışının “ötekilere” karşı uyguladığı siyaseti anlattığını belirten Kete, “AKP ilk dönemlerinde “Alevi Açılımı” adı altında eşitlik temelinde bir hukuk inşa edeceğini söylemesine rağmen, hakim millet anlayışı hala egemen düşünce olarak durmaktadır. Kurucu akıl adeta stratejik bir akıldır ve her dönem kısmi revizeler olsa da esas zihin kodlarına dokunulmuyor” dedi.
Son 30-40 yıldır Alevi kurumlaşmasının kentlerde daha çok dernek hattı üzerinden görünür olduğuna işaret eden Kete, “Egemen kimliğin baskı aracı haline gelmesi siyaseti dernek hattı üzerinden de uygulamaya konuldu. Alevi inancı kabul edilmeyen ama vazgeçilmeyen bir inanç haline geldi. Aslında resmi ideolojinin hakim anlayışı partiler üstü bir anlayıştır. Resmi ideolojinin çerçevesini çizdiği inanç ve etnik avantajlı kesimin zihninde Aleviliğin kontrol altına alınması gereken bir inanç durumunda hiç kurtulamadı” diye konuştu.
“DİNCİLİĞİ SADECE BAZI PARTİLERE MAL ETMEK RESMİ İDEOLOJİYİ TANIMAMAKTIR”
Kete, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Biçimsel olarak bakıldığında cumhuriyet modernitesi laikliği esas almıştır, yasada yer vermiştir. Biçimsel laiklik anlayışı adeta yeni bir din durumundaydı. Laiklik anlayışında Alevilik özgün yapısıyla yine kabul görülmüyordu. Görünürde laik bir sistem varken, uygulamada devlet bütün cemaatlerin inancına karıştı, çizgileri belirledi. Resmi dinin topluma zorla dayatılması anlayışı özellikle 1924 Anayasası ile yasal hale gelirken, Diyanet İşleri Başkanlığı (DİB) ile bu dayatma kurumsal bir ifadeye kavuştu. Dinin devlet tekeline verilmesi siyaseti 1924 Anayasası ile yasallaşmasaydı dincilik günümüzde bu kadar gelişir miydi? Dinciliği sadece bazı partilere mal etmek resmi ideolojiyi tanımamaktır. Özellikle son dönemlerde AKP ile devam ettirilen devlet bütçesinde dini kurumlara büyük payların ayrılması, dini okulların, kurumların, vakıfların artması hakim millet anlayışının yasalarından kaynaklıdır.
Başka bir önemli mevzu ise, “Türk ve Müslüman” olmayan toplumların doğuştan kaynaklı olan anayasal, demokratik haklarının önünü kesmek için kullanıldı. Özellikle din olgusu ve dini kurumlar başta Aleviler ve Kürtler olmak üzere demokratik taleplerinin istenmesi, bu istemlerin demokratik siyasetle görünür kılmalarının önünde dalga kıran görevi gördü. Söz konusu hakim anlayış olunca iktidar partileri ve muhalefet el ele vermektedir.”
“ALEVİLİĞİ HAKİM KİMLİK İÇERİSİNDE TANIMLAMASI BİR ASİMİLASYON SİYASETİDİR”
“Devleti temsil eden bir çok kurum, yetkilinin dilinde cemevleri için “Çümbüş evi”, “İslamiyet’in alt kültürü”, “İslamiyet’in ibadet yeri camidir, camiye gelsinler”, şeklinde söylemler resmileşirken, bir çok Alevi kurumlarına, hanelerine, kurum yöneticilerine, pirlerine saldırı, soruşturma düzenlenirken bu ilgi niye? diye soran Kete, şunları dile getirdi:
“İktidar ve muhalefetin Aleviliği hakim kimlik içerisinde tanımlaması bir asimilasyon siyasetidir. Din dersleri zorunlu iken, AHİM ve Danıştay’ın cemevleri ve ‘Zorunlu din dersleri’ ile ilgili verdiği kararları uygulamayan, Alevilik inancı ve Alevilerin uluslararası hukuki hakları ihlal edilirken, her türlü ötekileştirilmeye uğrarlarken, DİB İnançları tanımlarken, Alevilerin rızalık vermediği halde zor ile köylere cami yapımları devam ederken, Alevi kurumları baskı altında iken, bazı kutsal mekanlar imara açılırken, Hacı Bektaş’ı Veli Türbesi Kültür Bakanlığı’na bağlı iken, basın ve yayın yoluyla Alevilere baskılar hat safhada iken, Alevilik inancına yönelik ötekileştirici söylemler cezasız kalırken, kurum baskıları meczuplara yüklenirken, Alevi kültürü ve inancı ile ilgili festivaller, konserler iptal edilirken, Alevilerin ibadet yerinin mescit ve cami olduğu söylenirken, her şeyden önce Alevi kurumlarının bu konuda net bir dil kurması gerekiyor. Kesin bir tavır sergilemeleri önemlidir.”
“CUMHURBAŞKANI ‘CEMEVİ ÇÜMBÜŞ EVİDİR’ SÖYLEMİYLE YÜZLEŞEREK BAŞLANGIÇ YAPABİLİR”
Kete, Cumhurbaşkanı ve devlet erkanının Alevi kurumlarını ziyaret edebileceğini ifade ederek, “Cumhurbaşkanı ‘Cemevi çümbüş evidir’ söylemiyle yüzleşerek başlangıç yapabilir. Ama Alevilerin de yaşadıklarından çok şey öğrenmeleri gerekiyor artık. Biliyoruz ki bu ziyaretler bir algı oluşturma çalışmasıdır, bir toplumsal mühendislik projesidir. Toplumsal etik ve de demokratik siyasetin bir gereği olarak değildir” diye belirtti.
“ALEVİ İNANCI TEKÇİ ZİHNİYETLERİN İKTİDARINA BİAT ETMEZ”
İllerde valilerin, mülki idare amirlerinin Alevi kurum yöneticilerini bir kaç defa aramaları, “iftar törenine” katılıp katılmadıklarını defalarca sormalarını mobbing olarak düşünülmesi gerektiğinin altını çizen Kete, sözlerine şöyle devam etti:
“Resmi düzeyde kabul edilmeyen ama söylem setinde kabul edilir algısı oluşturuluyor. İktidar etkisi altına aldığı tüm inançları, kültürleri kontrol ve denetim altına alarak kendi bekasının devamı için önemli bir araç haline getirir. An itibariyle iktidarların denetimindeki bütün inançlar kendi başlangıçtaki demokratik özünden uzaklaşmış durumdadır. Aslında iktidar din adına karşı din inşa eder. İslamiyet için de aynısını diyebiliriz. Gelinen aşamada Aleviliği ait bütün kavram ve kuramların içi boşaltılarak, yapay değerler yaratarak, iktidarlarının devamı için anlam yüklenir. Bu aynı zamanda kendi Aleviliğini ve Alevilerini yaratmak denir.
“ALEVİLER BİR AN ÖNCE HAKK MEYDANINDA BİR ARAYA GELMELİLER”
Bütün Alevi sürekleri, Hak ve Hakikate ikrar verenler, bu inancı arsıza, hırsıza, nursuza düşürmeyenler, ahlaki politik yaşayanlar bir an önce Hakk meydanında bir araya gelmeliler. Önce kendi içlerinde Dar Didar olmalılar. İnancın kemaleti ile niyaz olmalılar. Eşit ve özgür yurttaş olarak haklarını en üst düzeyde dile getirmeliler. Yol çaredir, dertlere derman hastalara şifadır. Yol cümleden uludur. İkrarlı her can aynı zamanda komünalite içinde kendine yer bulan insandır. Alevi inancı tekçi zihniyetlerin iktidarına biat etmez, Nahak anlayıştan uzak, Hak ve hakikate yakındır.”
Diren KESER/ADANA
Yoruma kapalı.