PİRHA-KESK Eş Genel Başkanları Mehmet Bozgeyik ve Şükran Kablan Yeşil, zorunlu din derslerine karşı 27 Şubat’ta Kadıköy’de yapılacak mitinge katılım çağrısı yaptılar. Din derslerinin bilimsel eğitimden uzak olduğunu vurgulayan KESK yöneticileri, “Gerçek anlamda demokrasiden, eğitimin özerkliğinden yana olan herkes bu mücadelenin bir parçası olmalı” dedi. Her iki eş genel başkan da Alevilerin asimile edildiğine dikkat çekti.
Zorunlu din derslerinin kaldırılması için Demokrasi Konferansı bileşenlerinden Aleviler öncülüğünde 28 Aralık’ta başlatılan imza kampanyası devam ederken, 27 Şubat’ta İstanbul’da ‘Demokrasi ve Laiklik’ buluşması gerçekleştirilecek.
Zorunlu din derslerinin 4-6 yaşındaki çocuklara da verilmek istenmesine karşı mücadele eden örgütlere Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu’ndan da (KESK) destek geldi.
KESK Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik, İstanbul Kadıköy Meydanı’nda yapılacak eyleme kitlesel katılım göstereceklerini belirtti. Bozgeyik, din dersi dayatmasının 4 + 4 + 4 eğitim sistemi ile birlikte daha da yoğunlaştığına dikkat çekerek, Türkiye’deki farklı inanç kesimlerinin görmezden gelindiğini belirtti.
“DEVLET, FARKLI İNANÇ KESİMLERİNE DAYATMADA BULUNUYOR”
Bozgeyik, 1 Aralık 2021’de yapılan 20. Milli Eğitim Şurası’nda gündeme gelen “Okul öncesi sınıflar için din eğitimi” önerisinin pedagojiye aykırı olduğunu vurgulayarak şunları söyledi:
“AKP iktidarı zaten 2002 yılından bu yana tek tipçi, Türk-İslam sentezci, eğitim alanında ve de toplumsal yaşamda asimilasyona dayalı politikaları Alevilerin, Kürtlerin farklı inanç ve mezhepte olan kesimlere dayatmada bulunuyor. Bu nedenle de biz, kurulduğumuz günden bu yana hem eğitim hem de kamu alanında bilimsel, nitelikli eğitimin anadilinde, özgürlükçü, laiklik çerçevesinde, din derslerinin zorunlu olmaktan çıkartılması gerektiğini ifade ediyoruz. Sendikalarımızın geçmişte zorunlu din dersleri uygulamasını bilimsel olmadığına yönelik birçok değerlendirmesi var. Bugün Avrupa’daki eğitim sistemine baktığımızda Avrupa toplumunda da farklı kimliklerden inançlardan yurttaşlar var ancak oralardaki eğitim sisteminde bir dinselleştirme olmadığını görüyoruz. Sonuçta inanç, kişiyle inandığı ritüel arasında olan bir ilişkidir.
“27 ŞUBAT’TA MİTİNGE ETKİN ŞEKİLDE KATILACAĞIZ”
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin de daha önce zorunlu din dersinin kaldırılmasına ilişkin kararları vardı. Maalesef bakanlık, bir hülle ile müfredatta 1-2 sözcüğü değiştirerek sanki mahkemenin kararı doğrultusunda bir değişiklik yaptı imajı yarattı. Bu açıdan Türkiye’deki Alevi örgütleri ve demokratik, nitelikli, kamusal, özgürlükçü, anadilinde eğitimden yana olan tüm kesimlerle birlikte 27 Şubat’ta Kadıköy’de buluşacağız. Orada bu talepler güçlü bir şekilde ifade edilecek. Biz de KESK olarak İstanbul Şubeler Platformu ve Eğitim Sen’in İstanbul’daki 9 şubesi ve KESK’e bağlı diğer iş kollarımız ve üyelerimizle 27 Şubat’taki buluşmaya etkin olarak katılım çağrısını da yapmak istiyorum.”
“BU ÖZLEMİ DUYAN SADECE ALEVİ YURTTAŞLAR DEĞİL”
KESK Eş Genel Başkanı Şükran Kablan Yeşil ise “Ülkede yaşayan Alevi yurttaşlarımız uzun yıllardır yok sayılmanın ve inançlarını özgürce yaşayamamanın baskısı altında yaşamlarını devam ettiriyorlar” diyerek süren asimilasyona dikkat çekti.
Yeşil, AKP iktidarının, Sünni mezhebini ön plana çıkartan ve “Kindar-dindar bir nesil” yetiştirme ideolojisinde ısrar ettiğini belirterek şunları aktardı:
“AKP, ülkedeki farklı inançların, başta Alevi yurttaşların olmak üzere varlıklarına dönük sürekli saldırılar gerçekleştirdi. Bunun en temel yaşama geçiriliş alanı, eğitim alanındaki ideolojik dönüşüm politikalarıydı. Sadece 20. Şura’da 4-6 yaş okul öncesine dönük din eğitimini zorunlu hale getirme kararından çok daha önce bildiğiniz üzere imam hatipleşmenin, 4 + 4 + 4 eğitim sistemindeki uygulamayla da bu yurttaşların yok sayılması söz konusuydu. Demokrasi Konferansı bileşenleri de haklı olarak eşit yurttaşlık temelinde, ‘Özgür bir toplum için laik ve bilimsel bir eğitim istiyoruz’ şiarıyla imza kampanyası başlattı. Bu anlamda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin, Alevi yurttaşların, zorunlu din dersinin kaldırılması ve çocukların muaf tutulmasına dönük yaptıkları başvuru çerçevesinde verdikleri lehte kararlar var. AKP iktidarı yıllardır bu kararları görmezden gelmekte. Dolayısıyla ülkedeki Alevi yurttaşlar, inançlarını özgürce yaşayabilecekleri, laikliğin esas alındığı, tek bir mezhebin ve dinin dayatılmadığı bir eğitim sistemi içerisinde kendi inançlarıyla yaşayabilecekleri bir toplum istiyor. Bu özlemi duyan sadece Alevi yurttaşlar değil; bu ülkede yaşayan ve ülkenin gerçek anlamda demokrasiden, eğitimin bilimselliğinden, eğitimin özerkliğinden yana olan herkes ve biz de KESK olarak bu mücadelenin bir parçasıyız. Çünkü özgürlüklerin önünü ne kadar açarsak eşit yurttaşlık temelinde birlikte yaşamın da var olacağı bir ülkeyi inşa etmiş oluruz. Bu anlamda bizde KESK olarak bu sürecin bir parçası, bileşeni olarak 27 Şubat’ta Kadıköy’de olacağız. AKP iktidarının, uluslararası sözleşmelere, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin mevcut kararlarını hayata geçirmesi için taleplerimizi dillendireceğiz. Pedagojik olarak hiç uygun olmayan din dersi uygulamasına bir an önce son verilmesini talep edeceğiz.”
EREN GÜVEN/ANKARA
Yoruma kapalı.