PİRHA – KESK Şubeler Platformu, yaşanan ekonomik krize dikkat çekerek bordro yakma eylemi yaptı. “Enflasyonu düşürmek için tasarrufu arttırmamız şart” denilen açıklamada, “Lüks saray harcamalarından vazgeçmediler ama yüzbinlerce öğrencinin 1 öğün ücretsiz yemeğini kestiler” ifadesi kullanıldı. Açıklamada ayrıca, 85 milyonluk nüfusun 51 milyonunun açlık sınırı altında yaşadığına işaret edildi.
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) tüm illerde maaş bordolarını yaktı. KESK Şubeler Platformu’nun Ankara’da yapılan eyleminde 2 Aralık’ta İstanbul ve Diyarbakır’da yapılacak mitinge de çağrıda bulunuldu.
KESK Ankara Dönem Sözcüsü İbrahim Kara, emeği ile geçinen kesimlerin her geçen gün daha fazla yoksullaştığını ifade ederek, “Ülkeyi yönetenler ise yıllardır anlattıkları masallara yenilerini eklemeye devam ediyor” dedi.
“NÜFUSUN 51 MİLYONU AÇLIK SINIRI ALTINDA”
İbrahim Kara, açıklamasında işsizlerin sayısının 9 milyona ulaştığının ise altını çizdi. Her 5 gençten birinin işsiz olduğuna işaret eden Kara şu açıklamayı yaptı:
Ülkeyi OECD ülkeleri içinde resmi enflasyonu en yüksek ülke durumuna getirdiler. Bugün enflasyon sırlamasında bizden sonra gelen ülkeyi tam (Macaristan) beşe katlıyoruz. Tüm dünyada gıda enflasyonu düşerken bizde artmaya devam ediyor.
Çarşıda, pazarda, mutfakta yaşadığımız gerçek hayat pahalılığı TÜİK enflasyonunu katlıyor. Öyle ki bir bardak çay 10 TL, bir simit 10 TL. Dört kişilik bir aile üç öğün kişi başına bir çay bir simit tüketse bile aylık 7 bin 200 TL ediyor.
Açlık sınırı 16 bin TL’ye, yoksulluk sınırı 49 bin TL’ye dayandı. 85 milyonluk nüfusun 51 milyonu açlık sınırı, 32 milyonu ise yoksulluk sınırı altında bir yaşam savaşı veriyor. Çünkü ülkede emeklilerin yarısı en düşük aylık olan 7 bin 500 TL’ye, çalışanların yarısı ise 11 bin 402 TL’lik asgari ücrete mahkûm edilmiş durumda.
4 kişilik bir ailede tüm fertler asgari ücretle çalışsa bile yoksulluk sınırına ulaşamıyor. Ortalama kamu emekçisi maaşı ise “ilave seyyanen ödenek” oyununa rağmen ancak yoksulluk sınırının yarısına ulaşıyor. En düşük ev kirası bile asgari ücreti aşıyor. Dolayısıyla aldığımız ücretle-maaşla ayın sonunu getiremiyoruz. En temel ihtiyaçlarımızı karşılamak için borçlanıyoruz. Bu yüzden halkın kredi kartı borçları geçen yıla göre iki buçuk kat arttı. Bugün her 100 kişiden 12’si borcunu ödeyemediği için yasal takipte.
“EĞİTİME AYRILAN BÜTÇE TARİKATLARA, CEMAATLERE AKTARILACAK”
Tüm bunlar ortadayken iktidar hala “İşçiyi, memuru, emekliyi enflasyona ezdirmedik. Yeni bir ekonomik modele geçtik. 2023 için vaat ettiğimiz hedeflere 30 yıl sonra ulaşacağız” diyerek hepimizle dalga geçiyor.
KDV’yi ÖTV’yi, harçları, tüm kredilerin faiz oranlarını fahiş oranlarda arttırdılar.
- Motorlu Taşıtlar Vergisini (MTV) iki kez aldılar. Ardından 1 Trilyon 120 milyarlık ek bütçenin de tüm yükünü vergilerle yine bize yıktılar.
“Enflasyonu düşürmek için tüketimi kısmamız, tasarrufu arttırmamız şart” dediler. Ama ne uçaklarından, makam arabalarından ne de lüks saray harcamalarından, üç dört yerden aldıkları maaşlarından vazgeçmediler. Ama okul öncesi eğitimdeki yüzbinlerce öğrencinin 1 öğün ücretsiz yemeğini bile kestiler.
İşte TBMM’de görüşülen bütçe kanun teklifi iktidarın “yeni” dediği ekonomik modelin bugün boğamıza sarılmaya çalışan elidir.
Kısacası halk, çalışanlar vergi yükü altında ezilirken koca koca holdingler, şirketler, firmalar çalıştırdıkları asgari ücretli kadar dahi vergi ödemeyecek.
Peki büyük bölümü bize yıkılan bu vergiler nereye, kimlere harcanacak?
Toplanacak her 100 TL verginin:
– 17 TL’si iktidarın yurt dışından ve içinden aldığı borçların sadece faiz ödemesine,
– 6 TL’si savunma ve güvenlik harcamalarına,
– 5 TL’si “teşvik” olarak büyük patronlara, sermayeye
– 3 TL’si hizmet alsak da almasak da müşteri garantili şehir hastanelerine, yol, köprü, havaalanı, tünel inşaatı müteahhitlerine gidecek.
Üstelik eğitime ayrılan bütçenin bir bölümü ÇEDES gibi projelerle tarikatlara, cemaatlere, hısım akraba çevresinin kurduğu vakıflara, Diyanete aktarılacak.
KESK olarak iktidarın kendi eliyle yarattığı enkazın tüm faturasını emekçilere, halka yıkmak istediği bu bütçeyi kabul etmiyoruz.
%1’in çıkarı için %99’u yok sayan adaletsizliğe, haksızlığa karşı çaresiz değiliz. 2 Aralık Cumartesi günü İstanbul ve Diyarbakır’da hayata geçireceğimiz mitinglerle emeğimize, ekmeğimize, geleceğimize, bütçe hakkımıza sahip çıkmaya devam edeceğiz.
Yıllardır yoksulluk, işsizlik ve yağma düzenin çarkları arasında öğütülen herkesi emekten yana demokratik halk bütçesi için omuza omuza vermeye mücadeleyi birlikte büyütmeye çağırıyoruz.”
PİRHA/ANKARA
Yoruma kapalı.