PİRHA-KESK İzmir Şubeler Platformu, ‘İşimize, ekmeğimize, geleceğimize sahip çıkıyoruz, KHK’lar gidecek biz kalacağız’ şiarıyla 163. kez sokağa çıktı. Bu haftaki eylemde KESK İzmir Kadın Platformu üyesi kadınlar ile birlikte işten çıkarılan ve sürgün edilen kadınlar söz aldı.
Video Gelecek..
Karşıya İskele karşısında bir araya gelen KESK üyesi kadınlara birçok kadın örgütü destek verdi.
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) İzmir Şubeler Platformu ve KESK İzmir Kadın Platformu, OHAL kapsamında çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnamelerle (KHK) binlerce kamu çalışanın ihraç edilmesini, açığa alınmasını ve sürgün edilmesini Karşıyaka İskele karşısında protesto ettiği oturma eyleminin 163. haftasında basın açıklaması yaptı.
Eylemde dans performansı sergileyen kadınlardan sonra, Tahtaravelli kadın müzik grubu ‘Ayağa Kalkıyoruz’ adlı şarkıyı seslendirdi.
“ÇALIŞMA YAŞAMININ DIŞINA İTİLİYORUZ”
İzmir Tedarik Bölge Başkanlığı’ndan ihraç edilen Sarıgül Dağdeviren, kod 29’un patronlar için bir koz ve tehdit haline geldiğini belirtti. Cinsiyetçi yaklaşımların sonucu sürgün edilen kadın emekçileri hatırlatan Dağdeviren, “Bizlere müjde gibi sunulan esnek çalışma biçimleriyle çalışma yaşamının dışına itiliyor, güvencesizleştiriliyoruz. KHK’larla işimizden ettikleri gibi kod-29 ile ahlakımıza dil uzatıyorlar. Kadınlar olarak son dönemde eril zihniyet yüzünden eril yargının ve medya desteği ile kadına karşı şiddet, taciz, tecavüz ve mobbing gibi uygulamalara maruz kalıyoruz. Bununla ilgili söyleyecek sözümüz değiştirecek gücümüz var. Sokaklarımızda, evlerimizde ve işyerlerimizde güvende değiliz. Bu hukuksuzluk karşısında mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz” dedi.
“ASIL AHLAKSIZ OLANLAR BİZİ FİŞLEYENLERDİR”
Kod-29 ile İzmir Büyükşehir Belediyesi’ndeki 16 kişi ile birlikte işinden edilen Tijda Kılıç ise, demokrasi ve özgürlük mücadelesi veren kadınların kod-29 ile hedef alındığını kaydetti. Kılıç, “Biz demokrasi mücadelesi, kadın mücadelesi veriyoruz hedef alındık. Ahlaksızlıkla suçlandık. 23 gündür belediye önünde söylüyoruz. Biz ahlaksız değiliz. Asıl ahlaksız olan bizleri fişleyerek işlerimizden edendir. Bize yapılan bu uygulama tüm demokrasi ve kadın mücadelesi verenlere yapılmıştır. Buna mahkum olmadık direniyoruz. Bir tek arkadaşımız geride kalmayana dek direnmeye devam edeceğiz” diye konuştu.
“24 SAATLİK NÖBETLERDE EKİPMANSIZ ÇALIŞTIRILDIK”
Sağlık Emekçileri Sendikası (SES) üyesi olan ve ihraç edilen Arzu Sert de, politikasızlık sonucu birçok sağlık emekçisinin yaşamını yitirdiğini belirtti. Sağlık çalışanlarının insanlık dışı çalışma koşullarına değinen Sert, “ İktidar ekonomik ve politik kaygılarla pandemi sürecini iyileştirmeye yönelik politika gerçekleştirmedi. Binlerce insan ve sağlık emekçisi bu politikasızlık sonucunda kaybedildi. Sağlık emekçilerinin uzun mesai koşullarına, insanlık dışı 24 saatlik nöbetlerde ekipmansız çalıştırılmalarına şahit olduk. Bu hukuksuzluğun peşini bırakmayacağız ve mücadelemize devam edeceğiz” şeklinde konuştu.
Kadınlar adına açıklamayı okuyan Zeliha Danyeli ve Aylin Aydın, kadın emeğinin görünmez kılınıp değersizleştirmeye devam ettiğine dikkat çekti.
Kadınların çalışma ve toplumsal yaşamda, toplumsal cinsiyet eşitsizliği ile karşı karşıya kaldığını hatırlatan Danyeli, “Yasal dönüşümler ve uygulamaların bir an önce başlatılması, eşitlikçi, demokratik, laik, yönetim biçimlerinin hayata geçmesi, kadın bedeni üzerindeki tüm söz ve karar haklarının kadına ait olduğunun kabul edilmesi ve siyasi iktidarların kadının bedeninden elini çekmesi gerekmektedir” dedi.
“KADIN BEDENİ VE EMEĞİ ÜZERİNDEKİ SÖMÜRÜ ARTIYOR”
Herhangi bir sosyal güvencesi olmadan kayıt dışı olarak çalıştırılan kadınların ucuz emek gücü olarak görüldüğünü işaret eden Danyeli, Covid 19 pandemisiyle birlikte patriyarkal kapitalizmin yarattığı sorunlar derinleşmiş, pandemi kadına yönelik ekonomik, psikolojik, fiziksel, cinsel şiddeti, kadın bedeni, emeği üzerindeki sömürü ve baskıyı arttıran bir politikanın fırsatı haline getirildiğine vurguda bulundu.
Danyeli, “Bakım maliyetlerinden kaçınmanın yolu haline getirilen bu uygulamalar kadının hane içi emeğini görünmez kılmaya, değersizleştirmeye devam ederken, emeğinin görünür ve değerli olması için gerekli ekonomik düzenlemeler yapılmamaktadır. Bunun sonucunda kadınlar kamusal alandan, sosyal yaşamdan, üretimden uzaklaşmak zorunda kalmaktadır” diye konuştu.
“SİYASİ İKTİDAR KADIN BEDENİNDEN ELİNİ ÇEKMELİ”
“Kadına yönelik şiddet de yaşamın tüm alanlarında yaygın olarak sürmektedir” diyen Danyeli, her gün en az 4 kadının katledildiğini hatırlattı.
Danyeli şöyle devam etti:
“Kadını kontrol altına almayı hedefleyen, kamusal alandan uzaklaştıran sistem; üniversitelerde, Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Projesini toplumsal değerlerimize ve kabullerimize uygun olmadığı gerekçesiyle durduran, Türkiye’nin imzalamış olduğu CEDAW-Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılmasına ilişkin Birleşmiş Milletler Sözleşmesine ve Kadına Karşı Şiddetin ve Aile içi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin İstanbul Sözleşmesine karşı olan anlayışla kadına yönelik şiddet kışkırtılmaktadır.
Biliyoruz ki eşitlikçi yönetim biçimleri işlevsel kılınmadan ne kadın ne de toplum şiddetten kurtulacaktır. Bu nedenle ülkemizde kadını eşit ve özgür birey olarak gören yasal dönüşümler ve uygulamaların bir an önce başlatılması, eşitlikçi, demokratik, laik, yönetim biçimlerinin hayata geçmesi, kadın bedeni üzerindeki tüm söz ve karar haklarının kadına ait olduğunun kabul edilmesi ve siyasi iktidarların kadının bedeninden elini çekmesi gerekmektedir.”
Kadınlar taleplerini şöyle sıraladı:
*Kadınlar ve LGBTİ+ lara yönelik her türlü ayrımcılığı ve şiddeti önleyen yasal düzenlemeler acilen yapılmalı,İstanbul Sözleşmesi’nin tartışılmasına son verilmeli, 6284 sayılı yasa etkin bir şekilde uygulanmalı,
*Çalışma hayatında kadına yönelik her türlü ayrımcılık terk edilmeli,esnek çalışma biçimlerine, cinsiyetçi iş bölümüne, ücret eşitsizliğine son verilmeli güvenceli, düzenli işler yaratılmalı,
*Yetki ve karar mekanizmalarında eşit temsiliyetin hayata geçmesi sağlanmalı,
*Bir sağlık ve sosyal hak olarak kürtaj hakkının kullanımını engelleyen fiili uygulamalardan vazgeçilmeli, güvenli ve parasız kürtaj olanakları sağlanmalı,
*Kadınlar regl döneminde en az iki gün ücretli izinli olmalı,
*Kadın istihdamın önündeki engellerden olan çocuk, hasta, yaşlı, engelli bakımı kamusal hizmet olarak sunulmalı, ev işlerini kadının üstünden alacak sosyal politikalar uygulanmalı,
* Kapatılan kamu kreşlerinin yanı sıra tam zamanlı, ücretsiz, nitelikli ve anadilinde hizmet veren kamu ve mahalle kreşleri açılmalı,
*ILO 190 sayılı sözleşme uygulanmalı,
*Kadını eğitimden, istihdamdan, yaşamdan koparan, çocuk yaşta evliliklerin hızla artmasına yol açan 4+4+4 eğitim sistemi hemen iptal edilmeli,
*8 Mart kadınlar için ücretli izin günü sayılmalıdır.
Ersin ÖZGÜL /İZMİR
Yoruma kapalı.