PİRHA- KESK üyelerine sendikal faaliyetleri gerekçe gösterilerek 265 yıl hapis cezası verildi. KESK İstanbul Şubeler Platformu, 34 üyelerine verilen toplamda 265 yıl hapis cezasını protesto etmek için Eğitim-Sen İstanbul 3. No’lu Şubede basın açıklaması yaptı.
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) İstanbul Şubeler Platformu, 10 yıl önce ülke genelinde polis tarafından yapılan operasyonlarda gözaltına alınan KESK’e bağlı sendikalara üye 34 kişinin yargılandığı davada mahkeme heyetinin verdiği karara ilişkin yazılı bir açıklama yaptı.
Platform, sendikal faaliyetleri gerekçe gösterilerek açılan davanın 16 Haziranda görülen karar duruşmasında 34 üyelerine 6 ile 12 yıl arasında değişen toplamda 265 yıl ceza verildiğini belirtti.
KESK İstanbul Şubeler Platformu tarafından, “Sendikal mücadele suç değildir, yargılanamaz” başlığıyla yapılan açıklamada, “KESK üyelerine yönelik verilen bu cezalar, aynı zamanda iktidarın makbul vatandaş olmak istemeyen geniş halk kesimlerine vermiş olduğu bir gözdağıdır. Bu kararı verenlerin bilmesini isteriz ki bu suçları tüm KESK üyeleri işlemiştir, işlemeye de devam edecektir” denildi.
Basın açıklamasını KESK İstanbul Şubeler Platformu adına Zeynep Kışlak Yıldırım okudu.
AKP iktidarının, gerici, faşist rejimini tesis etmek için iktidara geldiği günden bu yana önünde engel olarak gördüğü tüm muhalefet kesimlerine karşı yargı sopasını kullanmaktan çekinmediğini belirten Yıldırım, açıklamaya şöyle devam etti:
“Bundan 10 yıl önce 19 Şubat 2013 tarihinde ülke genelinde polis tarafından yapılan operasyonlar sonucu İstanbul’da gözaltına alınan KESK’e bağlı sendikalara üye 56 arkadaşımızdan 32 ‘si çıkarıldıkları mahkemece tutuklanmıştı. Tutuklamalar maddi delil olmaksızın polis fezlekeleri esas alınarak yapılmıştı. Gerek fezlekeleri hazırlayan polisler gerekse tutuklama kararını veren hakimlerin bir çoğu 15 Temmuz darbe girişimi sonrası
Fettullahçı oldukları gerekçesiyle görevden alınarak yargılanmışlar ve hüküm giymişlerdir. Bu olgu dahi arkadaşlarımızın yargılanma sürecindeki hukuksuzluğun vahametini göstermesi açısından önemlidir. Bu süreçte arkadaşlarımız yıllarca cezaevinde kalmış, tutuklulukları boyunca tedavileri aksayan Eğitim Sen 4 No’lu Şube yöneticisi Erkan Karataş ile BES 1 No’lu Şube Yöneticisi Metin Erkan Özkan tahliye edildikten kısa bir süre sonra hayatlarını kaybetmişlerdir. Her iki arkadaşımızı da bir kez daha saygıyla anıyoruz.
GEREKÇELİ KARAR HENÜZ AÇIKLANMADI
Yine 15 Temmuz sonrasında çıkarılan KHK’larla bu dava gerekçe gösterilerek dava da adı geçen 15 arkadaşımız ihraç edilmiş, açılan işe iade davalarında ise yargılama sonucunun beklenildiği söylenmiştir. Aradan geçen 10 yıllık süre içinde adil bir yargılamadan söz etmek mümkün değilken, davanın 16 Haziran’daki karar duruşmasında 34 arkadaşımıza 6 ile 12 yıl arasında değişen toplamda 265 yıl ceza verilmiştir. Gerekçeli karar henüz açıklanmamıştır. Ancak bizler bu ülkenin ilerici, demokrat ve yurtsever kamu emekçileri olarak biliyoruz ki verilen cezaların asıl gerekçesi sendikal hak ve özgürlüklere tahammülsüzlük olduğu kadar KHK’larla ihraç edilen üyelerimizin işe dönüşlerini engelleme çabasıdır.
İktidarın kamusal alanı tasfiye ederek, başta eğitim ve sağlık olmak üzere kamu hizmetlerini piyasaya açmaya dönük politikalarına ve kamusal alanın dini referanslara göre yeniden düzenleme çabasına karşı en güçlü tepkiyi ortaya koyan KESK üyelerine yönelik verilen bu cezalar, aynı zamanda iktidarın makbul vatandaş olmak istemeyen geniş halk kesimlerine vermiş olduğu bir gözdağıdır. Sendikalarımızın düzenlediği “1 Mayıs, 8 Mart, Parasız Eğitim Parasız Sağlık, 4+4+4 Yasası, Güvenceli İş Güvenceli Gelecek” konulu basın açıklamaları, dava tutanaklarında suç delili olarak gösterilmiştir. Bu kararı verenlerin bilmesini isteriz ki bu suçları tüm KESK üyeleri işlemiştir, işlemeye de devam edecektir.
“DEMOKRASİDEN, SENDİKAL HAK VE ÖZGÜRLÜKLERDEN SÖZ ETMEK MÜMKÜN DEĞİL”
Makbul vatandaşlık tanımına uymayanların, uymamakta ısrar edenlerin, hele hele örgütlenenlerin nelerle karşı karşıya kaldığını hepimiz çok iyi biliyoruz. Bu kapsamda, KESK’in emek ve demokrasi mücadelesini engellemeye yönelik cezaların rutinleştiği tüm kamuoyunca bilinmektedir. Yoksulluğun, adaletsizliğin, hukuksuzluğun hüküm sürdüğü, emeğin hakkının yok sayıldığı bir ülkede yaşıyoruz. Demokrasiden de sendikal hak ve özgürlüklerden de söz etmenin mümkün olmadığı bu ülkede, KESK’in neden hedef alındığı yeterince açık değil mi?
Her türlü baskıya rağmen sesini yükselten, kamu emekçilerinin vicdanın sesi olmaya devam etme kararlılığından ödün vermeyen KESK üyelerine yönelik verilen bu cezalar şaşırtıcı değildir. Sömürü ve yağmaya karşı emeğin hakkını, savaşa karşı barışı, emperyalizme karşı bağımsızlığı, ırkçılığa ve şovenizme karşı hakların kardeşliğini kararlılıkla savunan KESK’in, bu değerlerin düşmanlarınca hedef tahtasına konması doğaldır.
“KESK’LİLER, BASKILAR KARŞISINDA ASLA YILMAYACAK”
Görmeyen gözlere, duymayan kulaklara, yazmayan kalemlere inat bir daha ifade ediyoruz. Bizler, bu topraklarda gerçek bir demokrasi için mücadele etmenin zor, bedelinin de ağır olduğunu biliyoruz. Ancak “hak verilmez mücadeleyle alınır” şiarını ilke edinen, baskılara mücadeleyi daha da yükselterek cevap veren, “acıyı bal eyledik” diyen bir gelenekten gelen KESK’liler baskılar karşısında asla yılmayacaktır.
“İSTİNAF MAHKEMESİ’NDEN DERHAL GERİ ÇEVRİLMESİNİ BEKLİYORUZ”
Bizleri baskı altına almaya çalışan, haklı mücadelemizden döndürmeyi amaçlayan her türlü hukuk dışı ve fiili uygulamaların karşısında sessiz kalmayacağımızı haykırıyoruz. KESK olarak bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da emek ve demokrasi mücadelesinde yan yana yürüdüğümüz üyelerimizin hem örgütlü gücümüzle hem de hukuksal olarak yanında olmaya devam edeceğiz. Tek suçları sendikal hak ve özgürlükler, barış ve demokrasi mücadelesi yürütmek olan arkadaşlarımıza verilen bu cezaların yaşanan hukuksuzluğun yarattığı mağduriyetin daha fazla devam etmesi adına istinaf mahkemesinde derhal geri çevrilmesini bekliyor, hukuki sürecin sonuna kadar takipçisi olacağımızı bir kez daha ifade ediyoruz.”
(HABER MERKEZİ)
Yoruma kapalı.