HDP İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu, AKP’li vekillerin meclise sunduğu cinsel istismar tasarısına ilişkin yasal düzenlemeye ilgili açıklamalarda bulundu.
Kerestecioğlu, tasarının geri çekilmesine ilişkin önergenin müzakeresi sırasında çok net gördük ki, düzenlemeyi hiç içlerine sinerek çekmiş değiller. Bekir Bozdağ’ın “Biz bunu anlatamadık, başkaları iyi anlattı” ne demek? Bu da başka bir ötekileştirme. “Kimdir o başkaları”. Başkaları dediğin toplumun büyük çoğunluğu ve çocukları kollamak, korumak isteyen, çocuk haklarını savunan insanlar” ifadelerini kullandı.
Filiz Kerestecioğlu, ANF’den Arzu Demir’in sorularını yanıtladı.
*AKP bu yasa düzenlemesini savunurken, “Resmi nikah yapamadıkları için mağdur olan aileler var” diyor. Durum gerçekten böyle mi?
Bu kesinlikle doğru bir tespit değil. Aslında çocuk istismarcılığını aklamak, üstünü örtmek için öne sürülen bir tez. Çünkü gerçekten dedikleri gibi olsaydı, en azından getirdikleri düzenlemede bir yaş sınırlaması olurdu.
“Aralarında şu kadar yaş farkı olan çocuklarda böyle bir mağduriyet varsa” denilirdi. Bu şekildeki bir düzenlemede de elbette rızanın tespiti çok netamali bir konu. En azından bir yaş sınırlamasının getirilmesi ve “Arada üç yaş farkı olan gençler arasında yaşanan cinsel ilişkilerde bunun suç olması nedeniyle ceza evinde bulunanlar ile ilgili bir düzenleme getiriyoruz” denilmesi gerekirdi.
Kamuoyunun, özellikle de kadın örgütlerinin baskısıyla geri çekmek zorunda kaldıkları düzenlemede ise hiçbir yaş sınırı yoktu. 50 ya da 70 yaşında olsun -kaç yaşında olursa olsun- bir çocuğa cinsel saldırıda bulunan kişiler cezasızlıkla ödüllendirilecekti. Geri çekilen tasarı budur.
*Tasarı yasalaşmış olsaydı ne olacaktı?
Bunlar cezasız kalacaktı. Çocuklar evlenmeye zorlanacaktı, çünkü evlenmekle ancak bu cezasızlık söz konusu olacaktı. Beş yıl evli kalmak zorunda kalacaklardı. Aslında çocuklar bir tecavüz hapishanesine konulmuş olacaktı. Ailenin ve etrafında baskısıyla, çocuklar hem evlenmek hem de o evliliği defalarca aynı cinsel saldırıyı yaşayarak devam ettirmek zorunda kalacaklardı.
Ekonomik güçleri yeterli olmayan aileler belki de para baskısı ile çocuklarını evlendirmeye mecbur bırakılacaklardı. Bu bahsettiklerimiz gerçekten vahşi şeyler. Çocukla istismarın çocukla evliliğin zaten yan yana asla gelmemesi gerekiyor. Çocukla oyununun, çocukla eğitimin yan yana gelmesi gerekiyor.
*Anayasa Mahkemesi’nin düzenlemenin değiştirilmesi için verdiği bir süre var. İktidar bunu da hatırlatıyor. Yani bir değişiklik yapılmak zorunda. HDP bu maddeye ilişkin nasıl bir değişiklik önerisinde bulunuyor?
Bu konu gerçekten “HDP şöyle bir öneride bulunuyor” diyebileceğimiz bir konu değil. Çünkü bu konu, çocuk ve kadın örgütleri ile uzun uzadıya değerlendirilmeli. Yasa taslağına konulacak bir virgülün bile önemi var. Çünkü çocuklardan bahsediyoruz. Genel perspektif üç yaş sınırının konulması yönünde. Ancak bunu düzenlemek için bile çok ciddi bir çalışmaya ihtiyaç var.
Öncelikle yapılması gereken çocuk istismarının önlenmesidir. Çocuk İstismarını Önleme ve Araştırma Komisyonu üyesiydim, bir rapor hazırlandı. Bu rapora sayfalarca öneride bulunduk. Önerilerimizin büyük bir kısmı rapora girdi. Buna rağmen onlarca sayfalık muhalefet şerhi yazdık. O komisyonun kararlarından biri de; Çocuk Hakları Komisyonu’nun kurulmasıdır. Acilen bu komisyonun kurularak, faaliyete başlaması gerekiyor. Komisyonun öncelikle kız çocuklarının erken evlendirilmelerine karşı bir politika yürütmesi, eğitimlerinin sağlanmasına ilişkin önlemleri alması gerekir.
*Cumhurbaşkanı Erdoğan, değişikliğinin yeniden düzenlenerek gündeme getirileceğini açıkladı. Adalet Bakanı da benzer açıklama yaptı. Siz HDP olarak, hükümetin önerisine karşı kadın ve çocuk örgütleri ile bir araya gelerek bir değişiklik hazırlayabilecek misiniz? Bu konjonktürde buna zamanınız olacak mı?
Kesinlikle bunu yapmalıyız. Biz bir araya getirmeliyiz. AKP bu düzenlemeyi gündeme getirmek için çabalayacaktır. Bu nedenle kadın ve çocuk örgütlerinin de her zaman teyakkuz halinde olması lazım.
İstedikleri düzenlemenin, küçük değişiklikler ile yeniden pişirilip önümüze getirilmesine karşı hazırlıklı olmalıyız. Bu anlamda kadın ve çocuk örgütlerine güveniyorum. Zaten düzenlemeyi engelleyenler de onlar oldu.
Ancak bizim öncelikli olarak “Olması gereken budur” diyen bir deklarasyon yayınlamamız gerekiyor. Önceliğimiz çocukların korunması ve güçlendirilmesi olmak zorunda. Sadece himaye etmek anlamında korumak değil, güçlendirilmesi de gerekiyor. Çünkü çocuklar güçlendikleri zaman “Hayır” diyebilirler. Onların kendi bireysellikleri var ve bunu yapabilirler. Bunun için de her türlü destek mekanizmasının kurulması için mücadele etmeliyiz.
*Bu konuda CHP’li kadın vekiller ile yanlara gelebilme koşulu var mı Meclis’te?
Olmazı lazım. Şu anda verdiğimiz tepkiler ortak. Aslında herkes aynı duyarlılıkları bu anlamda gösteriyor.
Ancak kendi zemininde bunu gösteriyor…
Kendi bulunduğu yerden gösteriyor tabi ki. Ama yine de bu konu ortaklaşılması gereken bir konu. Hepimizin çocukları, dünyanın çocukları, Türkiye’nin çocukları söz konusu. Burada kesinlikle ortaklaşmamız ve ortak hareket etmemiz lazım. Faşizmin, diktatörlüğün nasıl ki her alanda dayatmaları varsa, bunun bir örneğini de çocukların üzerinde görüyoruz. Kendi arkaik zihniyetlerini meşrulaştırmaya çalışıyorlar. Bir zaman Hüseyin Üzmezlerini hapisten çıkartmak için nasıl yasa teklifi yaptılarsa, bugün de yapmaya çalıştıkları budur. Bu düzenlemeye karşı topyekün hareket etmemiz gerekiyor. Yoksa hiçbirimiz aynaya bakamayız.
*Adalet Bakanı Bozdağ’ın açıklamasında ‘Biz bunu topluma anlatamadık, doğrusu bizim düzenlememizdi. Mağdur aileler bunu anlatsın’ ifadesi yer aldı. Neden bu kadar ısrarcılar?
Tasarının geri çekilmesine ilişkin önergenin müzakeresi sırasında çok net gördük ki, düzenlemeyi hiç içlerine sinerek çekmiş değiller. Önergenin gerekçesinde “Kadın ve çocuk örgütlerinin görüşleri alınmadan yapılan düzenlemeler, evrensel hukuk kurallarına aykırı olarak getirilen teklifler geçerli olamaz. Böyle yapılmamalıdır” şeklinde açıklamaları var. Ancak bazıları var ki, kendi hazırladıkları o gerekçeyi bile okumadan gelmişler.
Bekir Bozdağ’ın “Biz bunu anlatamadık, başkaları iyi anlattı” ne demek? Bu da başka bir ötekileştirme. “Kimdir o başkaları”. Başkaları dediğin toplumun büyük çoğunluğu ve çocukları kollamak, korumak isteyen, çocuk haklarını savunan insanlar. Kimi kollamak istediklerini isim olarak bilmiyorum ve “Özellikle şunun için yapıyorlar” şeklinde bir iddiada bulunmak istemem. Ama işin böyle bir yanı da vardır. Geçmişte çünkü böyle girişimleri oldu.
Evrensel hukuk kurallarını, uluslararası sözleşmeleri hiçe sayarak, dini kurullar çerçevesinde meşru gördükleri bir anlayışı yasallaştırmak istiyorlar. Adalet Bakanlığı, 3 bin mağduriyetten bahsediyor. Bunlar kim? Yaşları nedir? Hiçbir bilgi, istatistik yok. Zaten istatistik veri yoksunu bir ülkeyiz, özellikle böyle olmaya da devam ediyorlar. Çünkü istatistik veri aynı zamanda bazı şeylerin şeffaf olarak ortaya konulması demek. Bu da istemedikleri bir şey.
Komisyon görüşmeleri sırasında AKP’li bir milletvekili kendisine bir mektup geldiğini söyleyerek, “Ali Bey, benim çocuğum var ve eşim hapishanede. Biz birbirimizi severek beraber olduk” diye bir mektup okudu.
Ben de ona karşı “Merhaba Ali Bey. 12 yaşında cinsel saldırıya uğrayan biriyim. Benim çocuğum var, beni zorla evlendirmek istiyorlar. Ailem, etrafımdakiler baskı yapıyor. 60 yaşında birinin tecavüzüne maruz kaldım. Bu benim için cinsel saldırının tekrar tekrar yaşandığı bir hapishane haline gelecek” diye bir mektup okudum.
Şimdi hangi mektubuna inanacağız? Bakmamız gereken ikinci mektup elbette. Hiçbir şekilde çocuk istismarını meşru gösterecek bir anlayışı savunamayız, bunun da meşru gösterilmesine asla izin vermeyiz.
Değişiklik geri çekildi ancak başka bir düzenleme yapıldı. Bu düzenleme tam olarak nedir?
Ceza kademelendirmesi yapıldı. 12 yaş altı ceza daha ağırlaştırıldı, 12-15 yaş arası, diğerine göre nispeten daha hafif… Bu ceza sistemi açısından olabilir bir durum. Farklı yaş gruplarında ceza kademelendirmesi yapılabilir.
Ancak bu da çok alelacele getirilen bir düzenleme oldu. Burada genel olarak muhalefeti de hatalı buluyorum. Öncesinde bununla ilgili daha derin çalışmaların yapılması gerekirdi. Bazı kadın örgütleri düzenlemedeki 12 yaşta rızanın aranabileceği gibi riskler olduğunu söylüyor. Düzenleme açık olarak böyle bir şey söylemiyor, asla ve asla böyle bir yoruma meydan vermemeliyiz. Böyle bir yorum olduğunda da hemen hukuki yollara başvurmamız gerekiyor.
Yoruma kapalı.