HDP Eş Genel Başkanı Serpil Kemalbay, olası Efrin operasyonu konusunda hükümete yüklenerek, “Suriye’de savaşın sonuna yaklaşılıyor, masalar kuruluyor. Çözüm çabaları sürerken Türkiye’nin yeniden savaşı körüklemesi kabul edilemez” dedi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Serpil Kemalbay, partisinin haftalık grup toplantısında gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Kemalbay, ilk olarak 11 yıl önce öldürülen gazeteci Hrant Dink’i andı. Kemalbay, “Barış mücadelesinde çok önemli bir yoldaşımızdı. 11 yıl içinde Hrant Dink cinayeti aydınlatılmadı. Evet, tetikçiler tutuklanabiliyor fakat devletin gözetiminde yapılan bu tip siyasi cinayetlerin faillerinin ortaya çıkarıldığını bugüne kadar görmedik. Tıpkı Musa Anter’de tıpkı Tahir Elçi’de olduğu gibi Dink de devletin karanlık dehlizlerinde örgütlenen bir cinayetle yaşamını yitirdi. Türkiye halklarının birlikte yaşam özlemine yapılan bu tip cinayetler, bizlerin mücadelesini yükseltmemiz gereken konular. Ne zamanki bu cinayetlerle yüzleşirsek o zaman barışın yoluna girmişiz demektir” diye konuştu.
“YARGI DEMİRTAŞ’IN ÖNÜNE ÇIKTI”
Kemalbay, HDP’nin tutuklu bulunan Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın tutuklandıktan 435 gün sonra ilk kez geçtiğimiz hafta görülen duruşmada hazır edildiğini hatırlatarak, “Bu tamamen keyfi ve hukuksuz tutum 435’inci gününde aslında dimdik duran güler yüzlü, Türkiye halklarına umut veren çok kıymetli siyasetçinin yargı önüne çıktığı değil, yargının onun önüne çıktığı gün oldu. Demirtaş rehin alındığı F tipi hapishanede bile umut üretebilen, siyasete katkı sunabilen, zinde, güler yüzlü duruşuyla bizlere de moral verdi” dedi.
Kemalbay, Demirtaş’ın yarın Ankara’da görülecek iki ayrı duruşmada da hazır edileceğini belirterek, duruşmalara katılım çağrısı yaptı.
“ÜFÜRÜKTEN FEZLEKELERLE CEZA VERİLİYOR”
HDP’li milletvekillerine son iki haftada yoğun bir şekilde yerel mahkemelerde verilen cezaların da “üfürükten fezlekelerle” verildiğini savunan Kemalbay, şöyle konuştu:
“Siyasi meşruluğunu yitiren AKP-Saray rejimi muhaliflerini operasyonlarla etkisiz hale getirmeye çalışıyor. Bu çerçevede özellikle HDP’li milletvekillerine yönelik saldırıların hukukla, adaletle ve vicdanla bağı kalmadı. Geçen hafta İdris Baluken’e 16 yıl 8 ay ceza verdiler. Abdullah Zeydan’a 8 yılı aşkın ceza verdiler. Bu cezaların aslında bu kürsüde yaptığı konuşmalardan kaynaklı olduğunu görürsünüz. Siyaset yaptıkları için, bu ülkenin egemenlerinin beğenmediği tarzda gerçekleri ortaya koydukları için milletvekillerimize Fetullahçı yapıların hazırladığı üfürükten fezlekelerle cezalar verildi.”
“ZANA KARARI KADIN VEKİLLERE DÖNÜK BİR SALDIRIDIR”
24 yıl aradan sonra ikinci kez, “devamsızlık” gerekçesiyle milletvekilliği düşürülen Ağrı Milletvekili Leyla Zana’ya dair karara da tepki gösteren Kemalbay, “24 yıl önce Leyla Zana TBMM çatısı altına halkın iradesiyle halk tarafından gönderilmişti. O zaman da bu iradeye saygı duymayanlar tarafından vekilliği düşürüldü. Şimdi aynı anlayış kendini tekrar ediyor. O gün Leyla Zana’ya bu haksızlığı yapanlar, halkın iradesini yok sayanlar bugün AKP-Erdoğan-Bahçeli ittifakında vücut buluyor. Siz nasıl ki 24 yıl önce halkı yok sayan bu saldırınız sonucunda tarihin çöplüğüne atıldıysanız, bugünkü temsilciler de tarihin karanlık sayfalarında yerlerini alacaklar. Fakat bizim mücadelemiz yine devam edecek. Biz yine sokaklarda, meydanlarda, halkın içinde olacağız. Sizin faşist rejiminiz ise tarih önünde mahkum olacak. Zana’nın milletvekilliğinin düşürülmesi kadın vekillere yönelik de bir saldırıdır. 6 milletvekilimizin vekilliği düşürüldü, bunlardan 5 tanesi kadın milletvekillerimiz. HDP’nin ortaya koyduğu bu eşit temsilin, kadınların siyasetteki rolünün kısılması olarak değerlendirmeliyiz” ifadelerini kullandı.
ERDOĞAN’A KAFTANCIOOĞLU TEPKİSİ: ATEŞ BACAYI SARIYOR
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın partisinin grup toplantısında yeni seçilen CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’na dönük söylemlerine de sert tepki gösteren Kemalbay, şöyle devam etti:
“Ben CHP İstanbul İl Başkanı’na başarılar diliyorum. AKP-Erdoğan iktidarının sevgili Canan Kaftancıoğlu’na yönelik nefret dilini linç kampanyasını kınıyorum. Görünen o ki ateş bacayı sarıyor. CHP içindeki demokratik mücadelenin parçası olma arzusunun, evrensel değerlere sahip çıkma arzusunun, kardeşliği, barışı dillendirmesi mevcut iktidarın büyük korkusudur. Bugün neredeyse grup konuşmasının yarısı bu konuya ayrıldı. O kadar büyük bir utanç ki bu kendisini alkışlamak için oraya getirilen amigolara sayın Kaftancıoğlu yuhalatılıyor, linç ruh haliyle hedef gösteriliyor.”
“ANAYASA YERLERDE ÇİĞNENEN BİR DURUMDA”
İktidarı çevreleyen endişelerin nedeninin Olağanüstü Hal’e (OHAL) dönük tepkilerin bir araya gelme ihtimalinden kaynaklandığını ifade eden Kemalbay, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Birlikte mücadelenin faşizmi sonlandırması çabasından duyulan korkudur. Bir taraftan gazetecilere fütursuzca cezalar yağdırılıyor, öte taraftan AYM’nin verdiği karar yerel mahkemeler tarafından yok sayılıyor. Anayasa yerlerde çiğnenen bir durumda. Anayasa aslında yok. Bizler varmış gibi konuşmamalıyız. Anayasa bu ülkede AKP-Erdoğan iktidarı tarafından ortadan kaldırıldı. Eğer bir anayasal suç varsa bu suçu herkesten önce Erdoğan işliyor. Bizler Türkiye halkları olarak bunu görüyoruz. Bunun karşısında ortak mücadele başlatmakta kararlıyız. Birbirimizle kucaklaşmak bugün en çok ihtiyaç duyduğumuz şey. Bir inşaat işçisi sesini duyurmak için kendini ateşe veriyorsa, son iki yılda 4 işçi kendisini ateşe verdiyse, biz normal bir ortamdaymış gibi davranamayız. Bu kucaklaşmanın yolunu aramak zorundayız. Tüm bunların temelinde yatan hukuksuzluk, adaletsizliktir. Bugün mezarlıklara saldırılıyorsa, bir milletvekili Kürt dediği için, Kürdistan dediği için para cezasına çarptırılıyorsa, burada bir sorun var demektir. O zaman biz hepimiz birbirimizle dayanışma içinde olmak ve can çekişen cumhuriyetin bu sorunlarıyla, bizlere yaşatılan bu acılara karşı mücadele etmek için omuz omuza vermek durumundayız.
“ERDOĞAN VE BAHÇELİ DEMOKRATİKLEŞMEDEN KORKUP BİRBİRLERİNE SARILDILAR”
AKP-Erdoğan rejimi ve onunla işbirliği yapan Devlet Bahçeli bu ülkedeki demokratikleşme mücadelesinden korkarak birbirlerine sarıldılar. 7 Haziran’da yaşanan buydu. İktidarlarını kaybedeceğini düşünen egemen klikler birbirine sarıldı. Bugün Bahçeli peşinen partisinin AKP ile ittifak yaptığını ilan ediyor. Böyle bir şey söyleyemez. Eğer farklı siyasi yelpazelerde olsaydılar ittifaktan söz edebilirdik ama bunlar aynı kafada. Hepsi haklarını koruyanların karşısında olan, ırkçı, militarist, cinsiyetçi yapıların yanında olan iki siyasettir. Bu ırkçılıktır, başka halkları yok saymaktır, talepleri yok saymaktır. Dolayısıyla Bahçeli’nin partisinin anahtarını AKP’ye teslim etmesi şaşırtmıyor. Birlikte savaşı körüklemek için düşmanlık politikaları için işbirliği yapmışlardı.”
“SAVAŞ SONA ERERKEN HÜKÜMET YENİDEN KÖRÜKLÜYOR”
Efrin’e dönük operasyon hazırlıklarına ilişkin de konuşan Kemalbay, şunları söyledi: “Bugün Efrin’e yönelik bir saldırı hazırlığı ile karşı karşıyayız. Uzun bir dönemdir dünyanın sayılı, nadide demokrasilerinden biriyle karşı karşıyayız. Sürekli Rojava’ya yönelik savaş söylemleri üretiyor. Bu savaşı gündemde tutma çabasıdır. Eğer savaş, kutuplaşma, çatışmalar sönümlenirse o zaman AKP’nin yolsuzluklarının, yoksullukların, kadın cinayetlerinin ve iş cinayetlerinin bütün bunların hesabı sorulacak. O yüzden kendi koltuklarını korumak için Efrin hesabı başlatmışlar. Suriye’de savaş sonuna yaklaşıyor, masalar kuruluyor. Çözüm çabaları sürerken Türkiye’nin yeniden savaşı körüklemesi kabul edilemez.
‘F 16 OLURUM’ DİYOR BİRAZ DA İNSAN OL
Türkiye’nin tam da bu müzakere sürecinde kolaylaştırıcı rol üstlenmesi gerekir. Suriye’de demokrasi güçlerini desteklemek Türkiye halklarının çıkarınadır. Ama Türkiye Efrin’deki Kürt halkına elini uzatırsa kıyamet kopmaz, tam tersine saray yıkılır. Saray’da kıyamet kopar. O yüzden kendi politikalarını sürdürmek istiyorlar. Bu savaş iklimi sürmezse OHAL’i nasıl sürdürecekler, hukuksuz KHK’leri nasıl dayatacaklar. Efrin’de Kürtler, Araplar, Ermeniler, Asuriler Meclis kurmuşlar ve kendilerini yönetmek istiyorlar. Bu seni niye rahatsız ediyor? Her gün çıkıyor, ‘vururum, kırarım, F-16 olurum’ diyor. Yahu biraz da insan ol. Ağza alınmayacak sözler sarf ederek bu ülkede kötülüğü eken bir iktidar ile karşı karşıyayız.”
‘GUANTANAMO’YA ÖZENEN BİR IŞİD BİR DE AKP’DİR’
Kemalbay, bu hafta 7’nci kez uzatılacak olan OHAL sürecindeki ağır ihlallere de değindi ve şöyle devam etti:
“Bakın Amedspor ‘çocuklar ölmesin maça da gelsin’ diyor. Bunda suç bulunabilir mi? Ama bu arkadaşlar yargılanıyor. Nuriye ve Semih bir gecede işlerinden atıldılar. Bugün açlık grevleri sürüyor ve her an yaşamlarını yitirebilirler. Sözde bir OHAL komisyonu oluştu. Nerede bu OHAL Komisyonu? Neden bu iki insanın hayatına önem vermez bu iktidar? Çünkü bu iktidar ölümlerden besleniyor. Gerilimlere ihtiyacı var. Bu iktidar Kürtlerin kemiği üstünde oturan bir iktidardır. Garzan’da mezarlıkları kepçelerle kazmanın anlamı düşmanlık tohumu ekmektir. Cezaevlerinde sistematik işkence yapmak, hasta tutsakları keyfi bir şekilde içeride tutmak kabul edilemez. Bu ülkenin en parlak insanlarını hapishanelere doldurup F tipini, tek tipi dayatmak aynı zihniyetin ürünüdür. Dünyada Guantanamo’ya özenen iki tane örgüt var. Biri insanları kafeslerin içinde yakan IŞİD, diğeri de AKP iktidarı. AKP-Erdoğan iktidarı IŞİD’le birlikte Guantanamo’yu referans alarak kendini ifade ediyor.”
Kemalbay, “Meclis’in önünde kendini yakan inşaat işçisi ve tüm emekçilerin sorunları en başta geliyor. Ama bu sorunları tartışma fırsatı bulamadan böyle tartışmalar içine giriyoruz. Bu faşizm koşullarında bu ülkeyi kaba güçle yönetmeye kalkışanların karşısında durmak durumundayız. Bu ülkenin yoksullukla, işsizlikle karşı karşıya olduğunu, OHAL ve KHK’lerle işinden edilen insanların durumunu da ifade etmek zorundayız. Bütün bu sorunların temelinde yatan faşizme karşı dilekçe veremeyiz. Faşizm dilekçe ile mücadele edilecek bir şey değil. Faşizm toplumun tüm kesimlerinin birlikte hesap sorması gereken bir yerdir. Bir araya gelip bunun hesabını sormak durumundayız” dedi.
Kemalbay, 11 Şubat’ta yapacakları olan 3. Olağan Büyük Kongresi’ne katılım çağrısı yaparak, konuşmasını sonlandırdı. (MA)
Yoruma kapalı.