Rize’de HES yapımına karşı 10 yılı aşkın süredir mücadele veren, dava masraflarını karşılayabilmek için ineğini satmasıyla gündeme gelen 72 yaşındaki Kazım Delal, ‘’Bir ineğim daha var, gerekirse onu da satarım’’ diyor.
‘’Kızım, ben hapse girmekten filan korkmuyorum. Hapse girersem mücadelemi oradan sürdüremem, kim yapar bu işleri?’’ diye soruyor bana ‘Yurttaş Kazım’.
Karşımda, sadece Türkiye’de değil dünyada tanınan bir çevre aktivisti haline gelen, 72 yaşında, eski bir imam olan Rizeli Kazım Delal var. Namı diğer Yurttaş Kazım, memleketinde HES yapımına karşı 10 yılı aşkın süredir mücadele yürüyor. Delal ile, geçtiğimiz günlerde konuşmacı olarak geldiği Kadıköy Belediyesi Çevre Festivali’nde, ona memleketini anımsatan Özgürlük Parkı ağaçları altında söyleştik.
Mücadelenizin çıkış noktası suyunuz. Su neden bu kadar önemli?
Su olmasa dünya ayakta kalabilir mi? Bir insan su içmese insan hayatta durabilir mi? Bir insanın atardamarı kesilirse, kan kaybından gider. Bu olay da aynı öyledir. Atardamarlarımızı kesiyorlar. ‘Biz kamu yararına çalışıyoruz’ diyorlar. Kamu değil ceplerinin yararına çalışıyorlar.
Davaların masrafını karşılayabilmek için ineğinizi sattınız ve bir anda gündeme oturdunuz.
(gülüyor) Beni basına aksettiren o inek oldu valla. Rizeli gazeteci Ömer Şan yazdı, sonra yayıldı bu haber. Çok insanlar beni tanıdı, ben de çok insanları tanıdım, çok dost edindim. Bana sevgi duydular, ben de onlara on kat sevgi duyuyorum. Dünyayı tanıdım. Pek çok ülkeden gazeteciler geldi benle röportaj yaptı. İnsanların şunu söylüyor; ‘Neden biz Kazım amcayı bu kadar benimsedik? Kazım amca bir paraya pula tenezzül etmiyor, davasından dönmüyor’. Bu sözler beni duygulandırıyor, hoşuma gidiyor.
Köyünüzdekiler de böyle mi düşünüyor? Size destekleri nasıl?
(kızıyor) Dünyada eşi benzeri olmayan bir köyüm var! Ayaklarının altından köyü gidiyor, haberi yok! Hiç kalamaz. Hes’çi dediğin, senin atardamarından kanını alan düşmandır.
Dava ne durumda?
1 değil tam 15 tane dava var. Hangi birini anlatayım ki kızım sana…
Mücadeleniz sürüyor yani…
Evet. Ömrüm yetene dek… Daha yeterse.. Bu mücadeleden geri gelmem. Bana ne rüşvetler teklif ettiler davalardan vazgeçmem için. Geçmem. Zor oluyor tabi bu dava masrafları benim için. Ekonomik yönden daha güçlü olsam daha başarılı olurdum. 1 ineğim daha var, onu da satmak istemiyorum. Ama gerekirse satacağım yani…
Bıçaklı saldırıya da uğramıştınız. Korkmuyor musunuz?
Çok ilginç bir soru sordunuz. Bundan bir iki sene evvel yabancı bir ülkeden gelen gazeteci hanım da aynısını sormuştu. Ben Rizeliyim ama silahı sevmem. Korkmuyorum. Korkarsan zaten 1-0 yeniksin. Başarılı da olamazsın.
Antalyalı çiftin ölümünü duymuşsunuzdur.
Çok üzüldüm. Gazeteleri kestim, saklıyorum. Çok menfur bir olay akıllara gelmeyen bir şey yan. Ne yaptı o masum insanlar sana? Canlarına kastetmek ne demek!
Peki çevrecilere söylemek istediğiniz bir şey var mı?
Çevreciler çok fazla bir şey yapmıyor. Çevreci dediğin Türkiye’de artık (sadece Türkiye’de de değil tüm dünyada) sesini daha gür çıkarmalı. Çok mücadeleci olması lazım. Karşı taraf hak hukuk dinlemiyor ki. Mahkemelerde baskı yapılıyor, artık bu iş mahkemelerde olmuyor. Çevreciler ayağa dikilmeli. Birisi seni ezmeye geliyorsa haksız yere, eğer haklıysan geri çekilmeyeceksin. Ben çevrecilere şunu söylüyorum; çok büyük bir mücadele başlatmaları lazım. Bu, birlik beraberlikle olur. Benim yanımda çok daha fazla kişi olsa, başarım daha fazla olurdu.
Fotoğrafını çekerken Kazım Delal’a sert baktığını söyleyip, biraz gülümsemesini rica ediyorum. Önce kahkaha atıyor, sonra gözleri doluyor. ‘Kızım sert göründüğüme bakma, ben birinin kalbini kırsam bütün gece uyuyamam…’ diyor.
Gökçe UYGUN – Karadeniz İsyanda
Yoruma kapalı.