PİRHA – Her dönem artan kadın ve çocuk katliamlarını değerlendiren Yazar Süreyya Karacabey, “Hepimizin elinde bir parça o çocukların ve kadınların kanı olduğunu düşünüyorum. Hep beraber yeniden insan olma reflekslerimizi kazanmalıyız” dedi.
İstanbul’da Semih Çelik isimli erkek, önce Eyüpsultan’da Ayşenur Halil’i yarım saat sonra da Edirnekapı surlarında da İkbal Uzuner’i vahşice katletmişti. Kamuoyunda büyük tepkiler toplayan katliam ve artan çocuk, kadın katliamlarına ilişkin Yazar Süreyya Karacabey PİRHA’ya konuştu.
“BÖYLE BİR DURUMDA DÜNYA DURMALI”
Yazar Süreyya Karacabey, artan kadın katliamlarına ilişkin şunları söyledi:
“Kadınlara, çocuklara yönelik şiddetin, küçük cezalar ya da iyi hal indirimi toplumsal vicdanda bir karşılığı olsa bile bunun hemen unutulabilir hale getirilmesi, başka içeriklerle susturulması çok fütursuzlaştı. Böyle bir durumda dünya donmalı, durmalı, bir ülke deliriyorsa delirmeli. Çünkü artık orada biz bir şeyi kurtaramıyorsak hiçbir şeyi kurtaramayız. Biz bir toprak parçası içinde birtakım mekanizmalara teslim ettiğimiz kadınları asla koruyamıyoruz.
“HEP ÇOCUKLARLA, KADINLARLA KALBİMİZ PARÇALANIYOR”
Dikkat edin hep çocuklarla, kadınlarla kalbimiz parçalanıyor. Cinnet geçiriyorlar, kadınları kesiyorlar, çocukları öldürüyorlar. Şalteri indirmek lazım. Ülkenin hareket edememesi lazım. Başkalarının ölümlerine uzaktan bakarak delirsek bile evin içinde bir faydası olmayacak. Önümüzde seri cinayetler gerçekleşiyor. Burada failler sürekli farklı, mekanlar farklı ama kurbanlar birbirine benziyor. Hepsinin de suç ortakları var. Aile, belli bir çevre ve arkalarında da devlet var.”
“BU KATLİAMLARDA HERKESİN PAYI VAR”
Kadına yönelik şiddetin artmasında herkesin payı olduğunu dile getiren Karacabey, şunları kaydetti:
“Biri canı isterse kadını kesip annesinin önüne başını atıyor. Orman yasası diyorlar ya bence orman yasasında bile bir adalet var. Karşılıklı bir şey var. Burada karşılıklı bir şey de yok. Bir tarafın öbür tarafa düzenli olarak şiddeti, bunun asla izah edilemeyecek yöntemlerle de sırtının sıvazlanması var. Ben bunda herkesin payı olduğunu ve hepimizin elinde bir parça o çocukların ve kadınların kanı olduğunu düşünüyorum.
“YENİDEN İNSAN OLMA REFLEKSLERİMİZİ KAZANMALIYIZ”
Anında o şiddete tanık olanlar, herkesin ortasında izin vermeseler buna polis gelene kadar zaten olayın yüzde yetmişi çözülmüş olur. Öbürü de mecbur kalır çünkü bu bir toplum baskısıdır. Ama toplum, ‘aile işine bulaşma’, ‘üstüne vazife olmayan şeye karışma’ diye düşünüyorsa büyük bir çürümenin içindeyiz. Bu bir çürüme, bizim önümüzde testereyle insan kesiyorlar da biz yolumuzu değiştiriyoruz. Biz bu hale geldiysek dehşet verici. Niye susar ki bir insan? Şiddetin bu kadar basında, medyada pornografikleştirilmesi çok normalize edildi. Hep beraber yeniden insan olma reflekslerimizi kazanmalıyız.”
Devrim FINDIK/İSTANBUL
Yoruma kapalı.