PİRHA- Sivas Katliamı’nda yaşamını yitiren Gülsüm Karababa’nın ağabeyi Hüseyin Karababa, 19 Ocak’ta devam edecek olan Sivas Davası öncesi konuştu. Dönemin devlet yetkililerinin katliamdaki sorumluluğuna vurgu yapan Karababa, “Bu soykırımın organizasyonunda birinci dereceden sorumlu Tansu Çillerdir. Yakasını kesinlikle bırakmayacağız” dedi.
2 Temmuz 1993’te Madımak Otelinde gerici-faşist kalabalık tarafından yakılarak katledilen 33 kişiden biri olan Gülsüm Karababa’nın ağabeyi Hüseyin Karababa, katliamın aydınlatılabilmesi için uzun yıllardır mücadele yürütüyor. 33 aydın ve yazarın ölümüne sebep olanların, dönemin başbakan, bakan ve mülki amirleri olduğunu söyleyen Hüseyin Karababa, 19 Ocak’ta Ankara’da görülecek olan davanın duruşmasına ilişkin konuştu.
“YAKASINI KESİNLİKLE BIRAKMAYACAĞIZ”
“1993 yılındaki bütün katliamlar, ölümler Tansu Çiller’in başının altından çıktı” iddiasında bulunan Karababa, Çiller’in mahkemede ifade vermesi konusunda çağrısını yineledi. Karababa, Sivas Katliamı davasını uluslararası mahkemelere taşıyacaklarını da belirterek şunları söyledi:
“Bu işin organizasyonu ve merkezi Süleyman Demirel ile Tansu Çiller’dir. Doğan Güneş de bunların içerisindedir ancak şu an yaşamıyor. Demirel de yaşamadığına göre Tansu Çiller ortadadır. Bizler Madımak Katliamı için direkt ‘Bu bir soykırımdır’ diyoruz. Bu soykırımın organizasyonunda birinci derecede sorumlu olan Tansu Çiller’e diyoruz ki ‘Mahkemeye çıkıp o güne dair sorumluluğunuzu yerine getirerek bildiklerinizi, duyduklarınızı paylaşın. Buradan Tansu Çiller’e tekrar çağrıda bulunuyorum; yakasını kesinlikle bırakmayacağız. Ne pahasına olursa olsun Tansu Çiller bu işin birinci dereceden sorumlusudur.
Bu arada dönemin Sivas Valisi Ahmet Karabilgin, dönem dönem televizyonlara çıkıp demeçler verdi. Vicdanen rahat olmadığını söyledi. Biz de onu, sizler aracılığı ile mahkemeye çağırıp bildiklerini anlatmasını istedik. Diğer taraftan tugay komutanlığı yapan Tuğgeneral Ahmet Yücetürk… O da valiyi suçlayarak ‘görevini yapmadı’ diyor. Şimdi diyorum ki sokakta dolaşacağınıza gelin mahkemede konuşun. Bir kez daha bu isimlere çağrıda bulunuyorum; başta Tansu Çiller olmak üzere dönemin Valisi Ahmet Karabilgin, dönemin komutanı Ahmet Yücetürk, mahkemeye gelip ifade vermek durumundalar. Çünkü biz bu meseleyi ‘Soykırım’ olarak uluslararası mahkemelere zaten götüreceğiz. Bu işin peşini bırakmayacağımızı onlar da biliyor.”
“BENİM YERİME BİRİLERİYLE HELALLEŞMEK KİMSEYE DÜŞMEZ”
Hüseyin Karababa, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Helalleşme” çıkışına da tepki gösterdi. “Benim yerime birileriyle helalleşmek hiç kimseye düşmez” diyen Karababa, şu eleştiride bulundu:
“‘Pir Sultan Abdal’ım Kalkın aşalım, Aşıp yüce dağı da engin düşelim, Çok nimetin yedik helalleşelim’ diye dedemiz tarihte bir söz söylemiş. ‘Ekmek yedik helalleşelim’ diyor. Şimdi kim, kiminle helalleşecek? Bu sözcüğün direkt muhatabı biz olduğumuzu biliyorum. Yani Sivas’ın helalleşmesi olduğunu, asıl meselenin odağındakilerin biz olduğumuzu, yanımızdan geçerek anlatmaya çalışanlara buradan duyuruyorum; Maraş dosyası nerede? Genelkurmay’da ve kapalı. Çorum dosyası nerede? Sıkıyönetim Mahkemesi olduğundan dolayı o da genelkurmayda. Şimdi 28 Şubat’la helalleşeceğine buyur mahkeme burada, bugüne kadar bir güne bir gün Madımak otelinin önüne gelmedin. Bir gün olsun mezarlıklara gelip ziyarette bulunmadın. Bir gün olsun mahkememize gelip ‘burada ne oluyor?’ demedin. Çok uzaklardan şimdi beni helalleşmeye davet ediyorsun. Şimdi ben Temel Karamollaoğlu ile mi helalleşeceğim? Yani aklını peynir ekmek ile yemiş bir insan ancak bunu bana teklif edebilir. Benim yerime birileriyle helalleşmek de hiç kimseye düşmez ve haddine de değildir. Herkes haddini bilmelidir. 30 yıldan bu yana benim evim dağıldı. Ailelerimiz perişan hale geldi. Şimdi tutup da Karamollaoğlu ile helalleşeceğim! Bunu hangi vicdan, şeref, haysiyet kabul edebilir ki?
“CARİNA CUANNA, BİZİM İÇİN ÇOK ÖNEMLİ BİR SAYFADIR”
Hüseyin Karababa, Sivas Katliamı’nda yaşamını yitiren 23 yaşındaki Carina Cuanna Thuijs’i de hatırlatarak Hollanda’nın yeni seçilen Adalet Bakanı Dilan Yeşilgöz’e çağrıda bulundu. Karababa, Bakan Yeşilgöz ile görüşmek için girişimde bulunacaklarını belirterek şunları söyledi:
“Hollanda şu anda gözlemci olarak mahkemeye katılıyor. Büyükelçilik bize ‘Hukuki bir sıkıntı çıkarsa biz direkt müdahil oluruz’ dedi. Davayı ileride Lahey’e, Hollanda’ya götüreceğiz. Hollanda vatandaşının davasını biz buradan tutup Hollanda’ya götürüyoruz. Orada vicdanı olan, bırakın adalet bakanı olmasını, haysiyeti olup ‘insanım’ diyen herkesin bize bu konuda omuz vermesi lazım.
Asıl süreç uluslararası boyutuyla şimdi başlıyor. Çünkü bu davada çok önemli bir mihenk taşı Carina Cuanna Thuijs’tir. Şimdi orada bakan olmuş birinin, kendi vatandaşına sahip çıkma noktasında adım atması lazım. Avrupa Birliği vatandaşını yakanlar, Almanya’da Alman Devleti’ne iltica etmiş durumdalar ve Alman devleti diyor ki ‘ben bunları istihbaratta’ kullanıyorum. Kusura bakmayın size veremem’. O zaman siz, direkt bu katliamın içerisindesiniz. Demek ki baştan beri bu adamları kullanıyordun. Elbette ki Hollanda Adalet Bakanı’na buradan sesleniyorum; dosya ile bir ilgilenin. Ve vatandaşınıza da sahip çıkın. Bakan, her ne kadar Alevi ve Kürt ise Hollanda vatandaşıdır. Kendi vatandaşına sahip çıksın diyorum. Çünkü ben Carina Cuanna Thuijs heykelini Lahey’e dikeceğim. Kralı da oraya çağıracağım. 30 yılımı Hollanda vatandaşı için verdim. O heykeli oraya dikeceğim ve üstünü kimsenin kapatmasına da müsaade etmeyeceğiz. Dolayısıyla bu soykırımın bir parçası olan Madımak’ın uluslararası alanlara taşınmasında Hollanda vatandaşı Carina Cuanna Thuijs bizim için çok önemli bir sayfadır.”
EREN GÜVEN/ANKARA
Yoruma kapalı.