PİRHA- DAD Eş Başkanı Kadriye Doğan, Alevi toplumunun Barış ve Demokratik Toplum sürecine en güçlü desteği vermesi gerektiğini vurgulayarak, “Türkiye demokratikleşirse hem Aleviler hem tüm halklar özgürleşir. Bu süreçte Alevilerin barışın öznesi olması gerekiyor” dedi.
Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) Eş Başkanı Kadriye Doğan, PKK’nin tüm güçlerini sınır dışına çekmesini değerlendirdi.
Barış sürecinin yalnızca Kürt sorununun çözümüyle sınırlı olmadığını, aynı zamanda Alevilerin inanç özgürlüğü, eşit yurttaşlık ve kimlik mücadelesi açısından da tarihsel bir fırsat olduğunu belirten Doğan, “Aleviler her zaman mazlumdan yana oldu; bugün de barıştan, eşitlikten, özgürlükten yana olma sorumluluğumuz var” ifadelerini kullandı.
“İNKAR POLİTİKALARIYLA YÜZLEŞMENİN İŞARETİ”
Kadriye Doğan, geri çekilmeyi tarihi bir gelişme olarak yorumlayarak, “Yüz yıllık Kürt inkarı, Alevi inkarı ve farklılıkların yok sayılması hem toplumu çürüttü hem de devleti zayıflattı. Bu yük artık taşınamaz durumda” dedi.
Alevi toplumunun tarih boyunca maruz kaldığı baskı ve asimilasyon politikalarına dikkat çeken Doğan, bu sürecin aynı zamanda Alevilerin kimlik ve inanç özgürlüğü mücadelesi olduğunu ifade ederek, “Çocuklarımız zorunlu din dersleriyle ve ÇEDES programlarıyla Sünnileştirilmeye çalışılıyor. Cemevlerimiz, Alevi-Bektaşi Cemevi Başkanlığı üzerinden devletin kontrolüne alınmak isteniyor. Bu, inancımızın özüne müdahaledir. Biz kendi inancımızı özgünlüğünde yaşamak ve yeniden inşa etmek istiyoruz” dedi.
“BARIŞ İÇİN SOMUT ADIMLAR ŞART”
Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta yayımladığı Demokratik Toplum ve Barış Deklarasyonunu, sürecin toplumsal barış açısından önemli bir adımı olarak nitelendiren Doğan, “Sayın Öcalan, sekiz maddelik deklarasyonuyla haklar ve özgürlükler temelinde demokratik bir toplum perspektifi sundu. PKK’nin feshedilmesi, gerilla güçlerinin silah bırakması ve demokratik siyasete yönelmesi Kürt tarafının samimiyetini gösterdi. Şimdi devletin ve Meclis’in aynı samimiyetle adım atması gerekiyor. Devletin de yasal hazırlıklarını yapıp sorunun çözümüne zemin hazırlamasını beklemekteyiz. Umut hakkının uygulanması bu süreçte çok çok önemli Sayın Öcalan’ın müzakere taraftarı olarak sorumluluğunu yerine getirebilmesi için toplumsal kesimlerde diyaloğu kurabilecek müzakere yürütebilecek şartlarının oluşması gerekmektedir. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin barış aralığının olumluya evrilmesi için üzerine düşen bu sorumluluğu yerine getirmelidir” diye konuştu.
Alevi toplumunun bu sürece dahil edilmemesini eleştiren Doğan, “Komisyon şu ana kadar 50 yıllık çatışma süreçlerinde ortaya çıkan mağduriyetlerden etkilenen kesimleri dinledi. Alevilerin komisyon tarafından dinlenme talepleri henüz karşılanmadı. Talebimiz geçerliliğini koruyor” dedi.
ALEVİLERİN ÖZGÜRLÜĞÜ İÇİN BARIŞA DESTEK ÇAĞRISI
Kadriye Doğan, açıklamasını Alevi toplumunun Barış ve Demokratik Toplum Süreci’ndeki rolünü öne çıkararak tamamladı:
“Biz Aleviler inancımız gereği her zaman zalimin karşısında mazlumun yanında olmayı bildik. Ayrıca Aleviler de Kürtlerle birlikte 100 yıldır katliam ve asimilasyon mağdurudur. Şunu çok iyi bilmekteyiz ki; Türkiye toplumu demokratikleşirse birlikte özgürleşiriz. Türkiye toplumu demokratikleşirse inancımızı kendi özgünlüğünde yaşayabiliriz ve kendi inancımızı yeniden kendi özgünlüğünde inşa edebiliriz aksi halde asimilasyon kıskacında kurtulamayacağımızın farkındayız. Tutsakların özgürlüğü, Sayın Abdullah Öcalan’ın umut hakkı, demokratik siyasetin önünün açılması temel beklentilerimizdir. Savaşsız, sözün hükmünün geçerli olduğu, eşit ve özgür bir Türkiye mümkün. Eğitimde bilimin, toplumsal yaşamda ahlakın, doğada sömürüsüz üretimin, kadının eşitliğinin ve ana dil hakkının egemen olduğu bir demokratik toplum istiyoruz. Barış süreci sadece Kürtlerin değil, tüm halkların ve inançların özgürleşme sürecidir.”
PİRHA/İSTANBUL

Yoruma kapalı.