PİRHA- Kadın yoksulluğuna karşı 2004 yılında Ankara’da kurulan Zeytindalı Kadın Kooperatifi, yıllardır ayakta kalmaya çalışıyor. ‘İğnelerin Dansı’ atölyesi sorumlusu Nurcan Narin Yalçın, “Ayakta durmalıyız ki diğer kadınlara da destek olabilelim” diyerek dayanışma çağrısında bulundu.
Zeytindalı Kadın Kooperatifi ‘İğnelerin Dansı’ atölyesi sorumlusu Nurcan Narin Yalçın, 2004 yılında Ankara’da kurulmaya başlayan kooperatif ağını anlattı.
Zeytindalı Kadın Kooperatifinin 2004 yılında kadın yoksulluğuyla mücadele etmek için kurulduğunu belirten Yalçın, “2014 yılında da atölyeler sistemine geçti. Her atölye kendi finansını kendisi yaratarak zararını ise kendisi karşılıyor” dedi.
“KİM NE ÖRNEK GETİRİRSE GENELDE BİZ ONU YAPIYORUZ”
Her atölyenin 2 veya 3 sorumludan oluştuğunu belirten Yalçın, “Gümüş atölyemiz, giyim baskı atölyemiz var. Ayrıca pandemi döneminde yaşanan sıkıntılardan dolayı çok güzel giden kültür mantar atölyemiz vardı. Sadece mantar olarak değil, kültür mantarını da işliyorduk. Yani turşusunu yapıyor, kurutuyorduk. Ne yazık ki pandemi nedeniyle mantar atölyemizi kapatmak zorunda kaldık” diye ifade etti.
Çankaya bölgesinde giyim atölyeleri olduğunu da belirten Yalçın, “Burada sadece kişiye özel giyim yapıyoruz. Şu anda Balgat’ta da gümüş atölyemiz var. Buradaki atölyemizde ham gümüşü minerallere çevirip kolyeler yapılıyor” şeklinde konuştu.
Tuzluçayır’da bulunan atölyede ise bez çantalar diktiklerini belirten Yalçın, bütün atölyelerin sipariş üstüne çalıştığını söyledi. “Biz kendimiz üretip satmıyoruz, sipariş üstüne çalışıyoruz. Onun için de kim ne örnek getirirse genelde biz onu yapıyoruz” dedi.
“KUMAŞI BASKISI ÇOK PAHALANDI”
Piyasanın çok kötü olmasından dolayı işlerinin çok zorlaştığını belirten Yalçın, “Pandemiden dolayı zaten çoğu atölyeleri kapatmak zorunda kalmıştık. Şu anda ise ham maddeyi alamaz duruma geldik. Niye derseniz, kumaşı baskısı çok pahalandı. Piyasa çok kötü olduğu için yaptığımız işi pazarlarken emekten düşüyoruz. Kira, vergi, elektrik, su, telefon, internet derken çok zorlanıyoruz” şeklinde konuştu.
Eskiden işlerinin daha iyi olduğunu ifade eden Yalçın, “Eskiden piyasa böyle değildi. Serbest piyasa zaten bizi mahvetti. Şu anda kooperatiflerin durumu gerçekten çok zor. Gıdacılar bizden biraz daha iyiler. Niye derseniz? Belediyeler, valilikler, kaymakamlıklar gıdacıları daha çok destekliyor, buna da seviniyoruz ama ne yazık ki tekstil alanında ne belediyeden, ne kaymakamlıktan, ne valilikten böyle bir destek olmuyor. Neden derseniz? Çünkü gıdayı insanlar yiyor ama çantayı almak zorunda değil” dedi.
“EKONOMİ ŞU ANDA ÇOK KÖTÜ”
Türkiye’de şu anda ekonomi çok güzel gösterilse de ekonominin çok kötü noktada olduğunu halkın bildiğini belirten Yalçın, “Ekonomi şu anda çok kötü. Piyasanın içinde olduğumuz için bize çok yansıyor. Bu durumda sıkıntı çekiyoruz” dedi.
Zeytindalı Kadın Kooperatifi’nin Çankaya Belediyesi’ne bağlı olan bir kooperatif olduğunu aktaran Yalçın, “Çankaya Belediyesi mesela bize yılda bir kez destek verdiği için onunla biraz ayakta durmaya çalışıyoruz” dedi.
“EN BÜYÜK DESTEKÇİLERİMİZİ KAYBETTİK”
En büyük destekçilerinin Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) olduğunu belirten Yalçın, “ILO’nun kadınlar için üretilen projeler bölümü vardı. Şu anda o kadın birimi kapandı. Çünkü finansını direkt Avrupa Birliği’nden alıyordu. Ne yazık ki Trump’ın gelmesiyle orada öyle kesildi ve en büyük destekçilerimizi kaybettik” ifadelerini kullandı.
2012 yılından bu yana belediyelerden ve kendi yerellerinden görmedikleri yardımı Alman büyükelçiliğinden gördüklerini belirten Yalçın, “Biz ilk işe el makinalarıyla başladığımızda bize ilk dikiş makinelerimizi Alman büyükelçiliği almıştı. Onlarda şöyle bir şey var: ‘Biz makineleri size verdik ama bu makinelerin yaşaması ve atıl olarak durmaması lazım’ deyip bize yılda bir iki kez iş veriyorlar. Yani burada işi de veriyorlar, hem de makinalarını da çalıştırıyorlar. Böyle bir politikaları var. Hem takipçiler hem de seni yaşatmak için elinden geleni yapıyorlar” dedi.
“GÜNDEM DEĞİŞTİKÇE ÜRETİCİ OLARAK GERİDE KALIYORUZ”
Kooperatiflerinin aynı zamanda sosyal ayağı sağlam olan bir kuruluş olduğunu belirten Yalçın, “Kadınların bir meslek sahibi olması anlayışından hareket ediyoruz. Yani bir makine kullansın, bir ütü bilsin, bir kesim öğrensin diye yılda bir kez Alman Frederik Rebek Vakfı’yla yapıyoruz. Hem kadınlar bilinçleniyor hem de ellerinde bir meslek oluyor. Bizim de çok hoşumuza gidiyor” şeklinde konuştu.
Son yıllarda işlerin çok zorlaştığını belirten Yalçın, “Bundan 10 yıl, 15 yıl öncemize bakıyoruz, şu anda çok zor durumdayız. Atölyemiz kurulduğunda aslında güzel işler yapıyorduk. Bizi ayakta tutan STÖ, Avrupa Birliği’nin ve Birleşmiş Milletler’in kadın birimi, Uçan Süpürge, KADER gibi kurumlar da şu anda zor durumdalar” dedi.
Her kuruma, kuruluşa kayyumların atandığını belirten Yalçın, “Her kurum tehlikede. Bakıyorsun ki bir gün kooperatife de kayyum atanmış. Gündem değiştikçe üretici olarak geride kalıyoruz” ifadelerini kullandı.
“ÖZ KAYNAKLARIMIZLA AYAKTA DURAN BİR KOOPERATİFİZ
Kooperatif olarak STK’lara ve sendikalara kendilerine destek vermeleri çağrısında bulunan Yalçın, “Lütfen bizi görsünler. Yani bir kadın örgütü olarak kendimiz güçlenirken dışarıdaki kadınları da güçlendiriyoruz. Bir iş geldiği zaman evlere veriyoruz. Evlerde 10-15 tane şu anda desteklediğimiz kadın var. O kadınların da güçlenmesi için biz de güçlenmeliyiz ki onları da güçlendirelim. Zaten sizin aracılığınızla bize çok rahat ulaşırlar. Bizi Avrupa görür ve bizi desteklerse biz de diğer kadınlara destek veririz. Bizim ayakta durmamız için lütfen bizi desteklesinler” dedi.
Kooperatifçiliğe 17-18 yıl önce başladıklarını, 11 yıldır da Zeytindalı Kadın Kooperatifi ile birlikte çalışma yürüttüklerini belirten Mamak Dikiş Atölyesi’nin “İğnelerin Dansı” atölyesi sorumlularından Hülya Önder, “Pandemi ile birlikte son birkaç yıldır ekonomik şartlar bizi çok etkiledi. Yine de öz kaynaklarımızla ayakta duran bir kooperatifiz. Hiçbir destek almadan ayakta durmak için mücadelemizi veriyoruz. Hem kendimizi ayakta tutmaya hem de başka kadınlara destek vermeye çalışıyoruz” dedi.
“TÜKETİCİ OLMAYALIM HER ZAMAN ÜRETİCİ OLALIM”
Kurumlara kendilerine destek olmaları noktasında çağrıda bulunan Önder, “Kurumlardan destek bekliyoruz. Bugüne kadar hiç kimseden maddi destek beklemedik, istemedik. Ama iş olarak hani bizi desteklemelerini isterim. Bazı ajanslar şirketler üzerinden işlerini yapıyorlar. Onlara ulaşmamız çok zor olduğundan iş alma olanağımız da kısıtlandı. Bir şekilde idare ediyoruz, ayakta tutmaya çalışıyoruz” dedi.
Her zaman tüketmekten çok üretmekten yana ilkeleri olduğunu belirten Önder, “Tüketmek değil, üretmek çok önemli. Tüketici olmayalım, her zaman üretici olalım. Kadınlar aslında bu konuda gerçekten verimli. Her zaman bir geri dönüşüm, noktasında ürünleri değerlendirme konusunda çok ustalar. Sadece istemeleri ve bir yerden başlamaları gerekiyor. Bu konuda kadınlara eğitimler veriyoruz. Aslında geniş çaplı yapmayı çok isteriz ama tabii ki bizim imkanlarımıza bağlı olan bir şey. Çok kadına dokunmak isteriz. Kadınlar içlerindeki üretim gücünü ayağa kaldırmaları lazım. Kadınlar çok güçlü, isterlerse her şeyi yapabilirler. Tüketici olmaktan vazgeçip ülke olarak hepimizin üretime önem vermesi gerekiyor” dedi.
Cebrail ARSLAN/ANKARA
Yoruma kapalı.