Alevi Haber Ajansi

‘Kadınlar Tuğluk’u sahipleniyor, mücadele sürüyor’-VİDEO

PİRHA-İnsan Hakları Haftasına ilişkin konuşan HDP İstanbul İl Eş Başkanı Elif Bulut, “İnsanlar ne kadar gözaltına alınıp, tutuklansa da hak mücadelesinden vazgeçmiyorlar. Başta hasta tutsaklar olmak üzere cezaevlerinde büyük hak ihlalleri yaşanıyor. Aysel Tuğluk için “cezaevinde kalamaz” raporu verilmesine rağmen ısrarla tutuluyor” dedi.

Son 6 yılda 17 bin HDP’linin gözaltına alınması, 7 bin HDP’linin ise tutuklanmasını, İnsan Hakları Haftası, Aysel Tuğluk’un sağlık durumuna rağmen tutukluluğunun devamı, Kılıçdaroğlu’nun ‘helalleşme’ çıkışı, asgari ücret tartışmaları ve Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) kapatılma davasını HDP İstanbul İl Eş Başkanı Elif Bulut ile konuştuk.

PİRHA: 10-17 Aralık İnsan Hakları Haftası’ndayız. Şırnak Milletvekili Hasan Özgüneş geçtiğimiz günlerde “Son 6 yılda 17 bin HDP’li gözaltına alındı. 7 bin HDP’li ise tutuklandı” şeklinde bir açıklama yaptı. Bu açıklamayı göz önüne alarak İnsan Hakları Haftası’na ilişkin neler söylersiniz? Türkiye’nin insan hakları karnesi nasıl?

ELİF BULUT: Türkiye’nin insan hakları karnesine önceden zayıf derdik ama şimdiki durumu ‘zayıf’ kelimesi bile ifade etmiyor. Zayıftan da beter. 10 Aralık İnsan Hakları Günü’nde cezaevinde intihar ettiği söylenen Garibe Gezer’in intihara sürüklendiği bir süreç yaşandı. Hem işkence hem cinsel saldırı sürecinde sesi topluma ulaşmasın diye de çok uğraşıldı. Sürekli hücre cezaları verildi. Onun hayatta kalmasını sağlayamadık maalesef. Cenazesine sahip çıkmamıza bile tahammül edemediler. Kitleden kaçırdılar.

Biz sözümüzü söylemeye devam ediyoruz. Bu yüzden son 6 yılda 17 bin HDP’li gözaltına alınıyor, 7 bin tutuklanıyor. İnsanlar ne kadar gözaltına alınıp, tutuklansa da hak mücadelesinden vazgeçmiyorlar. Başta hasta tutsaklar olmak üzere cezaevlerinde büyük hak ihlalleri yaşanıyor. Aysel Tuğluk için “cezaevinde kalamaz” raporu verilmesine rağmen ısrarla tutuluyor. Dışarıda hak mücadelesini yürütenler de gözaltına alınıyor, tutuklanıyor. Fakat bu yapılanlar etkili olmuyor. Mücadele devam ediyor, etmek zorunda.

PİRHA: Özellikle ‘Çözüm Süreci’nin bitirilmesiyle birlikte gözaltı ve tutuklama operasyonları ile karşı karşıya kalan HDP’nin birçok siyasetçisi hala tutuklu bulunuyor. Aysel Tuğluk gibi sağlık durumu günden güne kötüleşen isimler var. Avukatlar son olarak Tuğluk için infaz erteleme talebinde bulundu. Bu sürece dair neler söylersiniz? 

Aysel Tuğluk’un yaşadığı hafıza sorunu annesinin başına gelenlerle birlikte çok hızlı ilerlemiş. Çünkü unutulabilecek bir şey değil. Türkiye siyasi tarihinin korkunç lekelerinden birisidir. Bir insan hukuksuzca cezaevinde tutuluyor. Üzerine bir de annesinin cenazesine yaşatılanlar, hastalığının ilerlemesine yol açtı. Söylediğiniz gibi Kocaeli Adli Tıp “cezaevinde kalamaz” raporu verirken; İstanbul Adli Tıp aksi bir karar verdi. Kadınlar Tuğluk’u sahipleniyor. Mücadele sürüyor. Bu ülkeye adalet, eşitlik, barış gelsin diye konuşuyorsunuz ama size böyle bir durum reva görülüyor. Ayşe Gökkan’a 30 yıl, Leyla Güven’e 22 yıl hapis cezası verildi. Yetmedi Güven’e bir 5 yıl daha ceza verildi. Aysel Tuğluk’un tahliye edilmesi yönünde herkes çaba gösteriyor. Daha fazla da göstermeli.

PİRHA: Meclis’teki bütçe görüşmeleri sırasında söz alan Urfa Milletvekili Ayşe Sürücü’nün mikrofonu Kürtçe konuşmaya başladığı sırada kesildi. Sürücü de “Neden 3-5 kelime Kürtçe konuşulmasına tahammül edemiyorsunuz” diyerek tepki gösterdi. Yine geçtiğimiz günlerde Mardin’de oynanması planlanan Kürtçe tiyatro oyunu “15 günlük eylem yasağı” gerekçesiyle yasaklandı. Yaşananları nasıl değerlendirirsiniz?

Kürtlere olan tahammülsüzlük anadil mücadelesi veren bir yerde inanılmaz şekilde arttı. Bir tane Kürtçe kelime duymaya dahi tahammül edemiyorlar. Meclis’te bir milletvekili Kürtçe konuştuğu zaman onların karşısında durduğu her şey akıllarına geliyor. Ne diyor Kürtler? Barış istiyoruz. Bu çok temel bir hak. Bu ülkenin bir gerçekliği: Kürt sorunu çözülmeden, ne demokrasi ne de ekonomi sorunu çözülebilir. Meclis’e herkes seçilerek giriyor. HDP milletvekillerinin önemli bir kısmı Kürt halkının oylarıyla gidiyor. Ayşe Sürücü de Kürt ve anadili Kürtçe. Anadili mücadelesi veriyoruz. Anadilin anayasal bir hak olması gerekiyor.

Yakın zamanda da birisi Filiz Kerestecioğlu’na “Kürtlerin haklarını savunuyorsun ama bir tane Kürtçe kelime bilmezsin” şeklinde laf atmış. Kerestecioğlu da konuşmasının sonunda Kürtçe sertifikasını çıkararak, “Ben bu halkın dilini öğrenmeye çabalıyorum” diyerek, sözlerini Kürtçe bitiriyor. Birbirimizin diline, değerine, haklarına gösterilen saygının verdiği en güzel cevaptır. HDP de bunu sembolize eden bir parti olduğu için onların tahammül edemediği ne varsa HDP’de buluşuyor.

PİRHA: CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ‘helalleşme’ çıkışı birçok kesim tarafından tartışıldı. Demirtaş da, bu çıkışı olumlu bulduğunu, desteklenmesi gerektiğini ifade etti. Urfa ziyareti kapsamında da Şenyaşar ailesini ziyaret eden Kılıçdaroğlu, “Gün gelecek bu devlet Emine Şenyaşar ile de helalleşecek. Önce katillerle hesaplaşacak, sonra da anneden helalliğini alacak” paylaşımı yaptı. CHP liderinin ‘helalleşme’ çıkışını siz nasıl görüyorsunuz?

Ülkedeki demokrasi sorununun çözülmesinin geçmişte yaşatılan tüm antidemokratik müdahaleler ve katliamlar ile yüzleşilmesiyle mümkün olduğunu söylüyoruz. 1915 Ermeni soykırımının ardından günümüze kadar sayısız katliam yaşandı. Yaşananlar ile yüzleşmeye çalışırsanız önümüzdeki dönem için aydınlığa ve demokratik ortama kavuşulabilir. Kılıçdaroğlu’nun ‘helalleşme’ meselesi biraz buna evrilebileceği umudunu taşıdığı için kitle tarafından önemseniyor.

Şenyaşar ailesinin herkesin gözü önünde başına gelenler hala çözülmüyor. Taybet Ana 7 gün sokak ortasında yattı. Cizre’deki bodrumlarda insanlar yandı. Bunlarla yüzleşilmiyor. OHAL sürecinde binlerce insan işlerinden çıkarıldı. Geçmişte yaşananların faillerini ortaya çıkarıp, mağdurlarıyla adaletli şekilde yan yana geldiğinizde bir sonraki adımınızın ne kadar adil olacağını belirlemiş olursunuz. Bütün bunları yaptığınızda demokratik kurumun bu ülkede yerleşmesi zor bir şey olmayacaktır.

PİRHA: İnsanlar her yeni güne yeni zam haberleri ile uyanıyor. Bir yandan da asgari ücret belirleme toplantıları sürüyor. İşveren sendikası 3100 TL, TÜRK-İŞ ise 3900 TL teklif etti. İkisinin arasında yaklaşık 3500 TL gibi bir tutarda anlaşılması bekleniyor. Fakat AKP’lilerin bu konuda dikkat çeken “4 bin TL olacak, olmalı” şeklinde açıklamaları var. Akıllara doğal olarak Erdoğan’ın daha önce de yaptığı gibi “sorunu çözen kişi” imajıyla çıkarılması geliyor. Erdoğan’ın son hamlede “Asgari ücret 4 bin TL” olacak gibi bir çıkış yapması ihtimalini siz nasıl değerlendirirsiniz? 

Erdoğan kaybettiği prestijini sağlamak için her türlü çalışmayı sürdürüyor. Dediğiniz gibi ihtimal var. Erdoğan aradan çıkıp “Ey halkım asgari ücret 4 bin lira” diyebilir. Fakat 4 bin TL açlık sınırının altında bir rakam. İnsanların derdine deva olacak bir tutar değil. HDP olarak biz asgari ücretin 6 bin TL olmasını talep ettik. Erdoğan ve çevresindekiler halkı değil işverenleri korumak üzerine bir çalışma yürütüyorlar.

Politik manevralarla insanları oyalıyorlar. Hızlı şekilde oy kaybediyor ve en ufak bir şeyden çıkar sağlamaya ihtiyacı var. Şu anki politikalarıyla ekonomiyi uzun süre düzeltilemeyecek bir noktaya getiriyor. Ülkenin kaynaklarını satmaya hazır bir lider olarak Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri ile kısa vadeli çıkış arayan bir yakınlaşmaya giriyor. Ekonomiyi, erken seçime gidebilecek bir noktaya getirmeye çalışıyor. Bu durumda kendi açısından erken seçime gitmesi mümkün değil.

PİRHA: Son olarak HDP’nin kapatılma davasına değinmek isteriz. İnsan Hakları Günü dolayısıyla açıklama yayımlayan İHD ve TİHV, HDP’nin kapatılma ihtimalini ‘kaygı verici’ bulduklarını belirttiler. Neler söylersiniz? 

Partiyi kapattırmama yönünde çalışmamızı yürütüyoruz. Tabi ki bu kaygı verici bir durum. Ülkede demokratik mücadele veren Meclis’in üçüncü büyük partisinin kapatılma çabası tamamen siyasi bir davadır. Hukuki temelleri yok. Dava içeriği bomboş. Bu durum bizi çalışmalarımızı bir kenara bırakmaya itmeyecek. “HDP kapatıldı diye seçmenleri başka partiye gidecek, parti binaları kapatılacak” gibi bir endişe taşımıyoruz. Tam tersine böyle durumlarda parti daha çok kenetleniyor.

Kapatma davasının gündeme geldiği günden daha yüksek oy oranına çıkmış durumdayız. Bize doğru demokratik sahiplenmeyi daha da artırıyor. HDP, demokrasinin garantisi olan partilerden birisidir. Savunduğu değerler, gösterdiği mücadelelere bakıldığı zaman ülkenin demokratikleşmesi ve adil yönetilmesi için uğraştığını görürüz. HDP’nin kapatılması yalnız HDP’yi değil, tüm demokrasi güçlerini etkileyeceği için kaygı vericidir. Biz yolumuza devam edeceğiz.

Barış KOP / İSTANBUL

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak