PİRHA- Özellikle kadın gazetecilere yönelik uygulamaların daha da ileri gittiğini belirten Gazeteci Mehveş Evin, kadın gazetecilerin sosyal medya üzerinden hedef gösterildiğini, kadın gazetecilere yönelik cinsiyetçi saldırıların, ölüm tehditlerinin olduğunu, yandaş medya tarafından direk terörist olarak afişe edildiğini söyledi.
Türkiye’de gazetecilere yönelik sistematik saldırılar devam ediyor. Kısa bir süre önce Venedik Komisyonu, anayasa değişikliklerine ilişkin hazırladığı raporda ’’yazdıklarına dayanarak, terör örgütü üyesi olduğu iddiasıyla, gazetecilere yönelik cezai kovuşturmaların yoğunlaştırılması, ilgili ve yeterli sebep olmadan tutuklanmaları da aynı şekilde endişe kaynağıdır. Bunlar demokrasiyi iyileştirmek yerine daha çok zayıflatır’’ ifadelerini kullandı.
Yazdıkları nedeniyle işten atılan gazeteciler arasında yeralan Mehveş Evin Türkiye’de gazetecilerin durumunu PİRHA’ya değerlendirdi.
Darbe girişimi öncesinde, özellikle Gezi döneminde giderek artan baskılar olduğunu kaydeden Evin, 7 Haziran seçimlerinin ardından medyadaki tüm çeşitliliğe yönelik baskılar olduğunu, fakat darbe girişiminden sonra işlerin çok daha ciddiye bindiğini ifade etti.
160’tan fazla medya kuruluşunun kapatıldığına dikkat çeken Evin, tüm bu renklilik, farklılık , muhalif seslerin duyulabilmesinin önünün büyük oranda engellendiğini belirtti.
Demokratik bir duruşta yayını sürdürmek isteyenlerin ağır baskılarla karşı karşıya kaldıklarına vurgu yapan Evin, “Gazete ve televizyonların yazarı, yöneticisi terör propagandası ile suçlandılar. Ekonomik anlamda da, mesela basın yayın ilanları ile ilgili dağılımın değiştirilmesi küçük yayınları ekonomik olarak etkiledi. Muhalif gazetecilerin işten atılması süreci devam etti. Yıllardır var bu uygulamalar ama darbe sürecinde çok daha fazla arttı. Özgür Gündem davası mesela önemli bir dava. Gazetecilere karşı bir dayanışma var orada. Nöbetçi yayın yönetmenlerin neredeyse tamamına dava açıldı’’ dedi.
“İNTERNET ÜZERİNDEN BİR DİRENİŞ MEDYASI OLUŞTU”
Hapse atılan gazetecilerin durumunun da ciddi olduğunu kaydeden Evin, “Çağdaş Gazeteciler Derneği’nin rakamlarına göre 158 gazeteci hapiste. Gazetecileri Koruma Komitesi’nin (CPJ) verilerine göre bu rakam 82. Bu rakam neden ayrı diyecek olursak: Bazen medya çalışanlarının tümü diye hesaplanıyor, bazen gazetecilik faaliyetiyle doğrudan bağlantılı olan, resmi anlamda, diye ayrım yapılıyor ama sonuç değişmiyor. 158 ya da 82 rakamı aynı yere çıkıyor. Türkiye 2016 yılında hapisteki gazetecilik anlamında rekor kırdı’’ şeklinde konuştu.
Gazetecilerin sözkonusu durumdan etkilendiğini vurgulayan Evin devamında şunları söyledi:
“Yaptıkları haberler yüzünden gece yarısı evleri basılıp hapse atılan gazeteciler, dışarıdaki gazetecilerin üzerinde şöyle bir etki yarattı: Ben de her an alınabilirim, yaptığım bir haber yüzünden soruşturmaya uğrayabilirim, tehdit edilebilirim. Bu durum medyadan seslerin daha cılız çıkmasına neden oldu. Buna rağmen direniş medyası diyebileceğimiz web üzerinden yayınlar yaparak, gönüllü yazılar yazarak özellikle internet üzerinden bir medya yoğunlaşması yaşandı. Türkiye medyasında hala mücadele devam ediyor.”
Yabancı medya kuruluşu çalışanlarının da doğrudan hedef gösterilgini belirten Evin, şu örneği verdi: Mesela Beşiktaş’ta bomba patladı. BBC’nin yeri oraya yakın. Onlar önceden biliyorlardı gibi hedef gösterildiler.”
Artık insanların görüş vermekten bile çekindiğine değinen Mehveş Evin, şiddet olayları yaşandığında gazetecilerin kısıtlandığını, fotoğraf çektiklerinde direk gözaltına alındıklarına dikkat çekti. Gazetecilerin doğrudan güvenlik güçleri tarafından hedef alındığına vurgu yapan Evin, “Hatay’da oldu, Urfa’da oldu. Gazeteci arkadaşlarımız terör suçlamasıyla gözaltına alındılar. Halbuki makinasını almış, tek derdi haber yapmak istemesi. Pratik olarak sahada haber yapmak çok zor hale geldi’’ şeklinde konuştu.
“HAYIR DİYENLER HAİNLİKLE, TERÖRİZMLE ÖZDEŞLEŞTİRİLİYOR”
Özellikle kadın gazetecilere yönelik uygulamaların daha da ileri gittiğini belirten Evin, kadın gazetecilerin sosyal medya üzerinden hedef gösterildiğini, kadın gazetecilere yönelik cinsiyetçi saldırıların, ölüm tehditlerinin olduğunu, yandaş medya tarafından direk terörist olarak afişe edildiğini söyledi.
Referandum sürecine de değinen Evin, “Türkiye OHAL ile yönetiliyor. Hukuk bir tarafa bırakılmış. Patlayan bombalar baskılar. Korkunç bir korku iklimi yaratıldı. Düşüncelerin özgürce tartışılmadığı, hayır diyenlerin alenen hainlikle terörizmle özdeşleştirdiği bir ortamda referanduma gidiyoruz. Referandumda iktidarın beklediği kadar güçlü bir evet çıkmayacak. Bir de Avrupa ile bir kriz çıkartıldı. Avrupa ülkeleri ile böylesi bir dönemde, Deniz Yücel’in tutuklanması olayında olduğu gibi, dünyaya biz herkesten büyüğüz mesajı vermek istiyorlar. İçeride milliyetçiliği öven bir tavıra girildi. Belki kısa vadede bazılarını etkileyebilir, fakat uzun vadede bu kabul görmez. Ayrıca uluslararası krizin Avrupa’da yaşayan Türkiyelilere ekonomik ve sosyal anlamda negatif geri dönüşü olacaktır.”
Elif SONZAMANCI
Yoruma kapalı.