Alevi Haber Ajansi

‘Kaç yıl geçerse geçsin tüm kayıplarımız için adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz’-VİDEO

PİRHA-Cumartesi Anneleri, bu hafta 27 Ekim 1995 tarihinde gözaltına alındıktan sonra bir daha haber alınamayan Şemsettin Yurtseven, Münir Sarıtaş ve Mikdat Özeken’ in dosyasına dikkat çekerek, “Tam 25 yıldır bu dosyada ailelerin tüm başvuruları sonuçsuz kaldı. Etkin bir soruşturma süreci işletilmeyerek gerçek açığa çıkarılmadı. Adalet sağlanmadı 816. Haftamızda adli ve siyasi makamlara Yurtseven, Sarıtaş ve Özeken dosyasında adaletin sağlanması için sorumluluk çağrısında bulunuyoruz. Kaç yıl geçerse geçsin tüm kayıplarımız için adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz” dedi.

Haberin videosu;

Cumartesi Anneleri, gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak için her hafta düzenledikleri eylemlerinin 816’ıncısını koronavirüs nedeniyle sosyal medya hesapları üzerinden gerçekleştirdi. Bu hafta 27 Ekim 1995 tarihinde Hakkari’nin Yüksekova ilçesine bağlı Ağaçlı köyünde gözaltına alınan ve bir daha geri dönemeyen 73 yaşındaki Şemsettin Yurtseven, 13 yaşındaki Münir Sarıtaş ve 18 yaşındaki Mikdat Özeken’ in akıbeti soruldu.

“HER ZAMAN DEDEMİ ARAYACAĞIZ”

Şemsettin Yurtseven’in torunu Emrah Yurtseven dedesinin 27 Ekim 1995 tarihinde gözaltında kaybedildiğini belirterek, “1995 tarihinde Yüksekova ağaçlı köyüne binbaşı Emin Yurdakul tarafından baskın yapıldı. Herkesi köy meydanına topladılar 73 yaşındaki yürüme zorluğu çeken dedemi de herkesin gözü önünde işkence yaparak gözaltına aldılar. Panzerlere bindirip yüksekovaya götürdüler. Babam ve amcamlar hemen arkasından karakola gittiler ve karakol böyle biri buraya getirilmedi dedi. Ondan sonra hemen savcılığa başvuru yapıldı, savcı böyle biri yok dedi.  Hemen mahkemeye gidip mahkeme açtılar 12 Kasım 1995 tarihinde delil yetersizliğinden dolayı dosya kapandı. 2005 yılında babamlar olayı AİHM’e taşıdı ve bizi haklı buldular. AKP hükümetini tazminata mahkûm etti. Hala dedemi arıyoruz, bayramda gidebileceğimiz bir mezarımız bile yok. Hiçbir zaman yılmadık davamızın peşinde olduk, her zaman dedemi arayacağız” dedi.

“GENÇ, YAŞLI DEMEDEN HEPSİNE DAYAK ATMIŞLAR”

Münir Sarıtaş’ın babası Şükrü Sarıtaş ise, “Olay 1995’ ten önce olmuştur. Köylülerin hepsini nehrin kenarına götürmüşler ve genç yaşlı demeden hepsini dayağa çekmişler. 80 yaşındaki adamı komalık yapmışlar, diğerlerini bırakmışlar onu bırakmamışlar, kaburgasına tekme atmışlar ağzından kan gelmiş orada vefat etmiş. Diğeri ise 3 gün köpek kulübesinde kalmış. Söylenenlere göre bir akşam atış poligonuna götürmüşler orada çocukları öldürmüşler. Biz mahkemeye gittik en sonunda AİHM karar verdi ve dosya kapandı” diye konuştu.

“FAİLLER CEZASIZLIKLA ÖDÜLLENDİRİLİR”

Aileler bütün ilgili yerlere başvuru yapar ama yakınları hakkında bir bilgiye ulaşamadığını belirten kayıp ailelerin avukatı Jiyan Tosun da şunları ifade etti:

“27 Ekim 1995’ te Mehmet Emin Yurdakul ve beraberindeki askerler Yüksekova’nın ağaçlı köyüne operasyon düzenledi. Operasyon sırasında köylülerden rastgele seçilen Şemsettin Yurtseven, Münir Sarıtaş ve Mikdat Özeken gözaltına alındı. Aileler birkaç gün sonra komutanlığa başvurarak yakınları hakkında bilgi almak ister. Verilen cevap ise yakınlarının gözaltında olmadığı şeklinde olur. Birkaç yıl sonra 26 Nisan 1996 yılında aileler AİHM’e başvuruda bulunur. Türkiye hükümetinin AİHM’e verdiği ilk cevap o tarihte ağaçlı köyüne operasyon düzenlenmediği ve üç köylünün gözaltına alınmadığı şeklinde olur. 2003 yılında ise Türkiye hükümeti mahkemenin ihlali kabul ettiğini kaybedilen üç köylünün ailesine tazminat ödemeye hazır olduğunu bildirdi. AİHM’ deki dava tazminatla sonuçlandı. Haziran 1997 tarihinde Hakkari başsavcılığınca bir iddianame düzenlenir ve iddianamede Şemsettin Yurtseven’in binbaşı emin Yurdakul tarafından dövülerek öldürüldüğü olayı gören Mikdat Özeken ve Münir Sarıtaş’ın sırasıyla Kahraman Bilgiç ve Nihat Yiğiter tarafından kurşuna dizilerek öldürüldüğü şeklindedir. Hakkâri ağır ceza mahkemesinde görülen dosya 1999 tarihinde sanıklar hakkında delil yetersizliği nedeniyle beraat kararı verilir. Aileler dosyayı temyize götürür fakat Yargıtay’da yerel mahkemenin verdiği kararı onaylar. Yerel mahkeme hüküm kurarken Mehmet Emin Yurdakul’u hakkında yetkilerini aşarak üç köylüyü gözaltına alma nedeniyle suç duyurusunda bulunulmasına karar verir ancak Mehmet Emin Yurdakul hakkında herhangi bir işlem yapılmaz ve dosya kapanır. Türkiye cumhuriyetinin AİHM’e verdiği cevapta üç köylünün gözaltına alınmadığı şeklinde cevap vermiştir ama yerel mahkeme Mehmet Emin Yurdakul’un üç köylüyü yetkilerini aşarak gözaltına aldığını aslında kabul ediyor. Bütün kayıp dosyasında olduğu gibi üç köylünün kaybedilme dosyasında da hiçbir sonuç alınmaz ve failler cezasızlıkla ödüllendirilir.”

“TÜM KAYIPLARIMIZ İÇİN ADALET İSTEMEKTEN VAZGEÇMEYECEĞİZ”

  1. haftasındaki eylemin basın açıklamasını Cumartesi İnsanlarından Özlem Eser, okudu. Şemsettin Yurtseven , Münir Sarıtaş ve  Mikdat Özeken için adalet istemekten vazgeçmeyeceklerini vurgulayan Eser, şunları söyledi:

“Gözaltında kaybedilen insanlarımız için hakikat ve adalet arayışımızı 816 haftadır anlatıyoruz. Gözaltında kaybedilmeyle ilgili yargısal süreçler evrensel hukukun çizdiği sınırlar içinde işlemiyor ve bu yüzden tüm hukuki imkânları kullanan kayıp yakınları ne kaybettikleri sevdiklerine ne de adalete ulaşamıyor. 816 haftadır haykırıyoruz Türkiye’de devletin hukuka aykırı eylem ve işlemlerini engelleyecek, yurttaşın haklarını koruyacak ve hak ihlallerine uğrayanların adalet beklentisini karşılayacak bir yargı organı yok.

27 Ekim 1995 günü binbaşı Mehmet Emin Yurdakul komutasındaki Yüksekova taburuna bağlı askerler Yüksekova’nın ağaçlı köyüne baskın yaptı. Baskın sırasında köylülere ağır şiddet uygulandı. Askerler köyden ayrılırken binbaşı Yurdakul’un üç köylüyü alın talimatıyla rastgele köylüler seçildi. İşkenceden ayakta duramayan 73 yaşındaki Abdülkerim Yurtseven, köye odun toplamak için gelen 18 yaşındaki Mikdat Özeken ve 13 yaşındaki Münir Sarıtaş askeri araca bindirilerek Yüksekova ilçe jandarma taburuna götürüldü. Onları sormak için tabura giden aileler Mikdatı kanlar içinde gördü. Binbaşı Yurdakul 24 saat gözaltında tutulacaklar dedi. Aileler tekrar tabura gittiğinde ise biz kimseyi gözaltına almadık bir daha buraya gelmeyin denildi. Olay Hakkari ağır ceza mahkemesi kayıtlarında şu şekilde yer aldı sanık Yurdakul’un komutasındaki birlik ağaçlı köyünden Şemsettin Yurtseven, Münir Sarıtaş ve Mikdat Özeken adlı köylüleri dövmüş yaşlı olan Yurtseven yediği tekmeler sonucu ölmüştür. Bunu gören Yurdakul diğer iki köylünün tanıklık edeceğini düşünerek öldürülmesi kararı vermiştir. İki köylü daha sonra tabura ait eğitim sahasında bir çukur içinde tarandıktan sonra benzin dökülerek yakılmıştır. Aynı çukura gömülen köylülerin cesetleri köpekler tarafından çıkarılınca bu kez taburun yakınlarından geçen çaya atılmıştır. Gözaltı işlemini gerçekleştirenler arasında bulunan itirafçı kahraman bilgiç anılarını yazdığı kitapta savcıya verdiği ifade de üç köylün gözaltına alınmaları ve öldürülmeleriyle ilgili süreci tüm detaylarıyla anlattı. Yüksekova komando taburunda görev yapan bir askerde terhis olduktan sonra Abdulkerim Yurtsevenin dövülerek, Mithat Özeken ve Münir Sarıtaş’ın ise binbaşı Yurdakul’un talimatıyla itirafçı Kahraman Bilgiç ve yüzbaşı Nihat Yiğiter tarafından kurşuna dizilerek öldürüldüğünü açıkladı. Açıklama ana akım medyada yer aldı. Kanıtlara, suçu itiraf edenlerin ifadelerine rağmen ve bu olayı da içeren TBMM Susurluk raporuna rağmen açılan dava 12 Kasım 1999 tarihinde delil yetersizliği gerekçesiyle kesin beraat hükmüyle sonuçlandı ailelerin yaptığı temyiz başvurusu Yargıtay tarafından reddedildi. 2 Nisan 2001 yılında beraat kararı onandı AİHM’ e taşınan dava 18 Aralık 2003 tarihinde sonuçlandı. AKP hükümeti ihlali kabul ederek tazminat ödeme yoluna gitti. Tam 25 yıldır bu dosyada ailelerin tüm başvuruları sonuçsuz kaldı. Etkin bir soruşturma süreci işletilmeyerek gerçek açığa çıkarılmadı. Adalet sağlanmadı 816. Haftamızda adli ve siyasi makamlara Yurtseven, Sarıtaş ve Özeken dosyasında adaletin sağlanması için sorumluluk çağrısında bulunuyoruz. Kaç yıl geçerse geçsin tüm kayıplarımız için adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz.”

PİRHA/İSTANBUL

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak