Alevi Haber Ajansi

Kabadayı: Diyanete karşı çıkıp müftü ile cemevi açılışı yapılıyor; bu çelişki değil midir? (2)-VİDEO

PİRHA – “Mezarlarda, Hakk’a yürüme ve cem erkanlarında asimilasyon oluştu” diyen Araştırmacı Yazar Mehmet Kabadayı, Alevi asimilasyonunun üç yönlü yürütüldüğünü söyledi. Yazar Kabadayı, Alevi kurum temsilcilerini de eleştirerek “Laik devlette Diyanet olmaz. Ama şimdi sizler Diyanetin müftüsü ile birlikte cemevi açılışı yapıyorsunuz. Bu koca bir çelişki değil midir?” diye sordu.

Araştırmacı Yazar Mehmet Kabadayı, Çorum’un Alaca ilçesindeki Alevi köylerindeki asimilasyonun yöntemlerine dikkat çekti. Yazar Mehmet Kabadayı, Büyük (Nesimi) Keşlik köyünde hakikate ulaşmak, Alevilere özgü mezar yapısını korumak adına ortak karar alındığını açıkladı.

Nesimi Dede Türbesinin de olduğu mezarlıktaki mimarinin özünden koparıldığına vurgu yapan Mehmet Kabadayı, “Mermer ile birlikte bütün mezar taşları ‘ruhuna fatiha’ olarak tasarlandı. Çünkü komşu köyde mezar taşına yazılanın aynısı bize de yazıldı” dedi.

“MEZAR TAŞIMIZI ALEVİ HAKİKATİNE UYGUN ŞEKİLDE DÜZELTTİK”

Mehmet Kabadayı, “Asimilasyon, mezarlara kadar indi” diyerek şu noktalara dikkat çekti:

“Bizim çocukluğumuzda köyümüzdeki mezarlık alanı tarihi mezar taşları ile doluydu. 1980 sonrasında ise tahrip edilmeye başlandı. Yaptığımız alan çalışmalarında bu mezarların tarihçelerini açığa çıkarmaya çalışıyoruz. Köyümüz büyüklerinden pirimiz Nesimi Dedenin mezar taşından ve Osmanlı arşivinden çıkarttığımız defterlerden 1713 yıllarını bulduk. Şu an ayakta olan en büyük mezar taşlarından birisinin ise 1712 yılına ait olduğuna ulaştık. Mirzaoğlu Ali diye bilgi edindik ama henüz tam çözümlemesini yapamadık. 1970’lerin sonuna kadar da mezar taşlarımız tıpkı şu an tarihi eser dediğimiz gibi yapıdaydılar. Ama asimilasyon sebebiyle mezarlarda, Hakk’a yürüme erkanlarımızda ve cem erkanlarında asimilasyon oluştu.

Önceden mermer mezarlar yoktu. Mezarlar buraya özgü taşlarla yapılırdı. Düşünsenize Yol erkanı yürütmüş dedemizin mezar taşının üzerinde ‘ruhuna fatiha’ diye yazıyor. Örneğin Abdullah Aygün dedemizin mezar taşı önceden eski bir yapıdaydı, sonrasında mermer yapıya dönüştürüldü ve ‘ruhuna fatiha’ diye yazıldı. İşte ‘mezardaki asimilasyon’ dediğimiz buydu.

Benzeşme yani bir başka inanca felsefeye benzeşme bu mezar taşları ile yoğunlaştı. Umarım bundan bir an önce kurtuluruz. 2021 yılında köy derneğimizde konuşarak 4 mezar taşımızı Alevi hakikatine uygun şekilde düzelttik. Çünkü Alevilikte ölüm yok, devri daim vardır.”

“ASİMİLASYONDA DEVLETİN BÜYÜK ORANDA BAŞARILI OLDUĞUNU SÖYLEYEBİLİRİM!”

Araştırmacı Yazar Mehmet Kabadayı, geçmişte yapılan mezarlıkların üzerinde hiçbir şey yazılmadığının altını çizerek, “Mezarlarda sadece kimi figürler vardı. Eğer mezardaki kadın bir can ise boynundaki takıları gösteren ya da sabanlı ya da kuş resmi olan kimi figürler vardı. Ama birçok köylü iyi niyetle mezarları yenilemeye gitti. Mevcut egemen sistem her alanda kuşattığı gibi mezar taşına da girdi. Birçok bölgeyi gezdim, Türkiye’deki Alevi mezarları yazısız ve taştan yapılıyordu. Devlet şimdi de bütün kurum ve kuruluşları ile hem etnik kimlik üzerinden hem de inanç kimliği üzerinden ‘öteki’ diye tanımladığını Türk-İslam sentezi içerisine alıp kendine benzetmeye çalışıyor. Yaptığım araştırmalarda devletin büyük oranda başarılı olduğunu söyleyebilirim” diye konuştu.

“BİZ ZATEN ‘BUNDAN BİR ŞEY OLMAZ’ DİYE DİYE BUGÜNE GELDİK”

Siyasal iktidarın, cemevleri ile olan ilişkileri de Mehmet Kabadayı’nın özellikle dikkat çektiği bir diğer husus oldu. “Asimilasyon politikalarında işin püf noktası” diye vurgulayan Kabadayı, devletin artık sıklıkla cemevi açılışlarında yer aldığını ifade etti. Devletin, cemevlerine yaptığı ziyaretler ile “kurumları dönüştürme, başkalaştırma” çabası güttüğünü söyleyen Karababa şunları söyledi:

“Bir toplum aynı anda asimilasyon, manipülasyon ve katliama maruz kalıyorsa o toplum başkalaştırılıyor. Sosyolojik olarak baktığınız zaman bunun karşılığında da Aleviler çıkıyor. Toplum, kendi değerlerinden uzaklaştırılıyor ve kavramların içerisi boşaltılıyor. Çıkara bulaşmış bir yapı var ve o yapı da ‘bunda ne var hiçbir şey olmaz’ diyor. Biz zaten ‘bundan bir şey olmaz’ diye diye bugüne geldik. Biz bu mezar taşlarımıza 15 yıl önce müdahale etseydik bunlar olmayacaktı.”

“DEVLET, ASİMİLASYONU İÇİMİZDEKİ DERNEK HATTI İLE YAPIYOR”

Mehmet Kabadayı, cemevlerinin adeta bir “kuşatma” içerisinde olduğunu da söyledi. “Şehirleşme ile birlikte bugün yapılan yüzde 80 oranındaki cemevi asimilasyon girdabı içerisinde diyen Kabadayı “Bizim devasa binalara ihtiyacımız yok. Köyümüzde bizler cemimizi yapabiliyoruz. ‘Devasa binalara ihtiyacımız yok’ diyoruz. Alevi hakikat yolunu incelediğinizde son 20 yılı çıkarıyorum, erke, çıkara bulaşmadan tarihten günümüze gelmiş. İktidarla hiçbir zaman el ele olmamış. Manipülasyon tek başına yapılan bir şey değil. Evet devletin görevidir ve yapıyor da ama bunu içimizdeki dernek hattı ile de beraber yapıyor” ifadelerini kullandı.

“ASİMİLASYON, BÜTÜN DEĞERLERİNİZİ ALIP MEZARINIZA ‘FATİHA’ YAZDIRIR”

Yazar Kabadayı, “Eşit yurttaşlık kastımızdan ne aradığımızı da doğru açıklamamız gerekiyor” diyerek şöyle devam etti:

“Anayasal sistem içerisinde devlet kendine ‘demokratik, laik’ diyor ise dinden elini çekmeli ve müdahale etmemelidir. Avrupa ülkelerindeki laiklik araştırmamda çıkardığım sonuç; ‘devlet hiçbir dini finanse etmez’ yönündeydi. Diyanet ise bizim şimdiki kırmızı noktamız. Yani laik devlette Diyanet olmaz. Ama şimdi sizler Diyanetin müftüsü ile birlikte cemevi açılışı yapıyorsunuz. Bu koca bir çelişki değil midir? Bu çelişkileri, hakikati dile getirmekten kaçmamalıyız. Pirlerimizden öğrendiğimiz bir söz var; ağacın kurdu kendi özünde olur. Düşünebiliyor musunuz İçişleri Bakanlığı, dedemizi arıyor ve ‘Sizi Kerbela’ya götürelim’ diyebiliyor. Çünkü dedirten biziz. Çünkü bir ay önce Çorum’da atılan o temel atma töreni ya da Isparta ve Antep’teki açılışlar bunun ispatıdır. İstanbul’da ‘Kazım Karabekir’ ismiyle açılışı yapılan cemevi bir tür asimilasyon değildir de nedir? Küçücük çocuklara, mülki amirler önünde semah döndürüyorsunuz. Bu asimilasyon değil de nedir? Kavramlarımızın içerisi boşaltılıyor. Asimilasyon tek boyutlu değildir. Asimilasyon dilinizi, inancınızı, kültürünüzü, değerlerinizi elinizden alıp mezar taşlarınıza ise ‘ruhuna fatiha’ diye yazdırır. Hatta cemevlerinize çeşitli resimler de astırır, işte asimilasyon budur.”

Eren GÜVEN / ÇORUM

 

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak