Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) başlattığı Vicdan ve Adalet Nöbeti’ni Diyarbakır, İstanbul ve Van’ın ardından devralan İzmir’de dördüncü güne kadınlar damga vurdu. Gündoğdu Meydanı’nda devam eden ve her gün gündemdeki konuların değerlendirildiği nöbette bugün HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Dilan Dirayet Taşdemir, açıklamalarda bulundu. Konuşmasına bölge illerinde süren doğa katliamlarına dikkat çekerek başlayan Taşdemir, “Bugün burada nöbetin 25 inci günündeyiz. Bu direnişe benzer bir direnişte Hasankeyf’i ve coğrafyayı talana açan devlete karşı vekilimiz başlatmıştır. Direnişle Hasankeyfi’ özgürleştireceğimiz gibi yaşamı da özgüleştireceğiz” dedi.

DAİŞ’in geçtiğimiz yıl Antep’te bir Kürt düğününe dönük gerçekleştirdiği saldırının yıldönümü olduğunu hatırlatan Taşdemir, “Biliyoruz tarih katliam tarihi ve bu katliamlar zincirine bir tanesi daha eklendi. Bugün geçen yıl Antep’te 59 kişi IŞİD barbarı tarafından katledildi. Fakat üzerinden bir yıl geçmesine rağmen hala herhangi bir soruşturma ve sonuç alınmadı. Her ne hikmet ise AKP politikalarına karşı sözünü esirgemeyen herkes, 35 gün geçmeden yargılanıyor ama bu katliamcılar hala yargılanmadı. Diyarbakır, Suruç ve Ankara ile başlayan süreç Antep ile devam etti ama hala ortada yargılananlar yok” diyerek katliamda yaşamını yitirenlerin ailelerine baş sağlığı diledi.

‘KADINLAR YAŞAMIN HER ALANINDA MÜCADELE EDECEK’

Nöbetin vicdan ve adaleti talep ettiği kadar eşitliği de talep ettiğinin altını çizen Taşdemir, kadınlar olarak alanlarda geleceklerine sahip çıktıklarını söyledi. Yıllarca alanlarda ve sokaklarda elde ettikleri kazanımlarının ellerinden alınmak istendiğine dikkat çeken Taşdemir, “Alanları kadınların yaşam alanları olarak kılmak için buradayız. AKP iktidarının 15 yıllık politikalarının nasıl kadın düşmanı ile beslendiğini biliyoruz. Bu süreç içinde kadın katliamlarının binde bin 400 arttığını gördük. Kadınların nasıl şiddete maruz kaldığını görüyoruz. Kadınları kendi içinde bölmeye çalışarak zemin yaratmaya çalıştı. Daha önce kadınları baş örtülü ve başörtüsüz olarak ayıran iktidar asıl niyetini ortaya çıkarıyor. Gazete köşelerinde kadınlara nasıl giyinmesi, davranmasına ilişkin fetva veriyor. Şimdide kadınların sigara içmesini gündeme getiriyor. Kadınlar bölüştürülmek istendiğinin ve direnen kadın kimliğinin ortadan kaldırılmak istendiğinin farkındadır. Kadınlar, yaşamın her alanında bu politikalara karşı mücadele ederek, tarihin çöp sayfasına atacaktır” diye konuştu.

‘BARİKATLARI İLK KADINLAR YIKTI’

Yıllardır “Erkek adaleti değil gerçek adalet” talebi ve sloganı ile alanlarda olduklarını kaydeden Taşdemir, “Son iki yıldır sokaklar ve alanlar kadınlara ve halklara kapatıldı. Alanlar ablukaya alındı ve ablukayı ilk kıran kadınlar oldu. Bunu 8 Mart’ta gördük. Bugün alanda da kadınlar direniş nöbetine renk ve desteklerini veriyorlar. Burada bulunan kadınlar son dönemlerde konuşulan yeni bir düzenlemeye karşı da gelip direniş başlattı. Bir kaç ay önce çocukların tecavüzcüleri ile evlendirilmesi gündemiydi ve kadınlar direnerek bunu geri çektirdi. Son olarak da müftülük ile imam nikahları meselesi çıktı ve erken yaşta evlilikte Ağrı pilot seçildi. 12 yıl boyunca neredeydiniz? Müftülük düzenlemesinin yarattığı tepkiyi bastırmak için göstermelik bir iki eğitimle, sorunla ilgilendiğinizi göstermeye çalışıyorsunuz. Kadına yönelik her gün söylemlerde bulunup kadın kazanımlarına göz dikerek erken yaşta evliliğe cesaret veren siz değil misiniz?” diye sordu.

‘KADINLARA VE KÜRTLERE KARŞI İŞBİRLİĞİ SÜRDÜRÜLÜYOR’

AKP’nin yasalaştırmaya çalıştığı müftülüklere nikah yetkisinin 19 yıl önce Fethullah Gülen Cemaati tarafından düzenlenen Abant Toplantısı’nda ortaya çıktığına dikkat çeken Taşdemir, “AKP-FETÖ ittifakı hem Kürtlere hem de kadınlara karşı işbirliğini sürdürüyor. Fethullah Gülen Pensilvanya’da değil AKP’nin politikalarında yaşamayı sürdürüyor” ifadelerinde bulundu.

Ailelerin duygusal ve ekonomik refahını yükseltecek politikalara karşı olmadıklarını dile getiren Taşdemir, şöyle devam etti: “Aile olarak kastedilen sadece erkeklerin refahı ve çıkarları olmasına karşıyız. Annelere yarı zamanlı çalışma getirdiğini, eşlerini kaybeden kadınlara sosyal yardım verildiğini söyleyerek övünüyor. Kadın kelimesinden bile rahatsız olan bir iktidar kadınların hangi sorununa cevap olacaktır. Maalesef ki birde aileden sorumlu bir bakan var. Kalkıp yaptığı açıklamada, ‘devletin memurlarına güvenin’ diyor. Kolaysa bu konuşmayı İzmir’de kendilerine taciz edilen kadınlara söyleyin. Songül Gülmez’i yüzüstü bırakan kurumlara mı güvenelim. Bakan devlete güvenebilir çünkü devlet kendisine ve kardeşlerine dört koltuk bağış etti. İşte bizler tamda bu politikalardan dolayı AKP ve politikalarına güvenmiyoruz. Bu güven telkinini kadını, Kürtleri, çocukları katledenlere ve IŞİD’lilere verdiğini biliyoruz. Kadınlar açısından bu telkinin bir açıklaması ve faydası yoktur. Bizler birbirimizin alanını özgürleştirmek için çaba vereceğiz.”

‘DİRENEN KADINLARDAN KORKUYORLAR’

İstanbul’da 286 gece bekçisinin göreve başlamasına da değinen Taşdemir, kadınları, yoksulları ve ezilenleri silah verilen bekçilere karşı kimin koruyacağını sordu. Bu zihniyetin kadınlara vereceği hiç bir şeyinin kalmadığının altını çizen Taşdemir, “Bu politikalarla kadınlara nasıl kaybettirmek istendiğini görüyoruz. Bununla eş başkanlarımız alındı, Sêvê, Pakize ve Fatma katledildi, kadınlarımız tutuklandı. Görüyoruz ki direnen kadınlardan korkuyorlar. Bizde direnişlerine sahip çıkacağız ve tahttan indirene kadar mücadele edeceğiz” dedi.

‘TECRİDİ DE KADINLAR KIRACAK’

“Durmayalım faşizmi birlikte durduralım” diye devam eden Taşdemir, şöyle dedi: “Bunun diğer anlamı da barışı açma mücadelesidir. İtalya’da, Almanya’da toplumlar bunu başardı bizlerde burada kadınlar öncülüğünde başaracağız bu mümkündür. 35 ülkede yapılan barış görüşmelerin yarısından fazlası olumlu sonuçlandı. Sayın Öcalan’ın barış mücadelesinde verdiği inisiyatif kadınlara bu süreçte rol verdi ve başarabileceklerini gösterdi. Kadınlar olarak tecridi kıracağız. Sayın Öcalan’ın halklar açısından ve kadınlar açısından nasıl bir misyonu olduğunu görüyoruz . Tecridi de kadınlar kıracak.

CEZAEVLERİNDEKİ HAK İHLALLERİ

Olağanüstü Hal (OHAL) sonrası cezaevlerinde tavan yapan hak ihlallerinde de değinen Taşdemir, “Sosyal medya üzerinden duyurmak yetmiyor. Adalet Bakanlığı Cezaevi Müdürü Enis Yavuz Yıldırım’a sesleniyorum. Buyurun İzmir’de Şakran’da incelemelerde bulunalım. Eğer bu işkence ile mücadele etme konusunda samimi iseler buyursunlar gelsinler.

KAZANAN KİM KAYBEDEN KİM?

AKP’ye oy çıkan yerlerde bile halk tedirgin, komşuluk güveni kalmadı. Bir kez daha soruyoruz kaybeden kim kazanan kim? Mahkemelerde, sokaklarda, cezaevlerinde ve alanlarda sırt sırta verip direniyoruz ve bizler kazanacağız. Kadınlar Sur’da yıkıma karşı direndi, Manisa’da iş makinelerine karşı, Kütahya’da yolu trafiğe kapatan köylü kadınlardan güç alıyoruz. IŞİD’e karşı eşsiz bir mücadele örneği oldu hepimizin Rojava’da bir evi oldu. Sebahat Tuncel’in bulunduğu cezaevinin havalandırmasına çiçek atan serçenin küçücük ama görkemli mutluluğunu yaşıyoruz. Haklarımızı devletten koruyoruz. Kadınlar olarak toplumsal sorunların çözümünü de defalarca gösterdik göstermeye devam edeceğiz.”

Konuşma nöbeti ziyaret eden kadınların, “Jin jiyan azadi” sloganı ile sona erdi. (Kaynak: dihaber)