PİRHA- İzmir Varto-Der Başkanı Ayhan Baytekin, barış ve demokratikleşme sürecinde demokratik katılım ve toplumsal haklar bağlamında eşit yurttaşlık ilkelerine dayanan bir toplumsal mutabakata ihtiyaç olduğunu söyleyerek, “Toplumun her kesiminin katıldığı toplumsal sözleşmeyi yani anayasayı doğru bir şekilde gerçekleştirdiğimizde demokratikleşme de ona göre yasal düzenlemeler yeniden yapılır. Bir sözleşmenin asıl önemli unsuru da serbest irade ile yapılabilmesidir. Serbest irade de insanlar korkmadan fikirlerini ifade edebilmeli” dedi.
27 Şubat’taki “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı” sonrası kongresini toplayan PKK, kendisini feshettiğini ve “çalışmalarını sonlandırdığını” kamuoyuna duyurdu. Bu karar sonrası gözler, devlet/iktidarın demokratikleşmeye yönelik hangi adımları atacağına çevrilmiş durumda.
Yaşanan gelişmeleri sorduğumuz İzmir Varto Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Ayhan Baytekin, toplumun tüm kesimlerinin iradesi ile dahil olduğu toplumsal bir mutabakatın ortaya çıkması ve meclisin sürecin ilerlemesi için insiyatif alması gerektiğini ifade etti.
“SİLAHLARIN BIRAKILMASI ÖNEMLİ BİR HUSUS”
Kürt sorununun çatışmalı ortamdan çıkarılması ve demokratik bir alanda tartılışması için alınan silah bırakma kararının önemli olduğunu vurgulayan Ayhan Baytekin, “Yani barış güzel bir şey. Savaşla karşılaştırınca barış her zaman yeğlenir. Nasıl olursa olsun, ne şekilde yapılırsa yapılsın barış barıştır yani. Sonuçta toplumsal barışın da sağlanması önemlidir. Tabii ki ne şekilde, niçin, ne amaçla yapılıyor bunlar önemli, ama başlangıçta silahların bırakılması gerçekten önemli bir husus. Bir kere bunu belirlemek lazım. Bundan sonra ne yapılabilir? Tabii ki herkesin kendine göre bir hesabı var mıdır, yok mudur? O zaman içinde belli olacaktır. Ama burada asıl önemli olan husus barış ortamının sağlanmasıdır. Bunun için çalışmalarla yapılmasıdır. Bu herkesin açısından da önemlidir. Artık ölümlerin bitmiş olması önemlidir. Nereden olursa olsun, kimden olursa olsun, nasıl olursa olsun ölüm, ölümdür ve ölümlerin olmaması lazım. Yaşam varken, yaşamı büyütmek, geliştirmek, varken savaşmak kolaydır tabii ki. Yani savaşı çok rahat başlatırsınız, yürütürsünüz. Ama gerçekte orada masum insanlara, o halkı oluyor” diye konuştu.
“ÇÖZÜM YERİ MECLİSTİR VE ORADA SONUÇLANDIRILMALI”
Çözüme yönelik Meclis’in tarihi rolünü oynaması gerektiğine işaret eden Ayhan Baytekin, “Çözüm yerinin Meclis olması doğaldır. Şimdi Meclis’te bunun ele alınması daha doğrudur. Tabii ki siyasi partiler bunu başlangıçta hani yıpranmaması adına belki çok öne söylemeyebilirler ama nihai olarak bence mecliste bunun çözülmesi gerekir. Meclis’te halka açık olmalı. Bütün her kesim de buna katkı sunmalı. Bence yani bu anlamda meclis çalışması önemlidir. Artık bu yola girilmişse bunun için herkesin taşın altına elini sokup sonuçlandırması lazım yani. Barıştan kimse kaybetmez. Aslında halklar arasında bir sıkıntı bence yok. Halklar bir şekilde mutlaka anlaşıyorlar, çünkü acıları beraber yaşayabiliyorlar. Aynı şeylere ağlayabiliyorlar. Bu bağlamda halklar arasındaki o iletişimi, o ön yargıları kaldırmak için çalışmalar yapılması gerektiğini düşünüyorum. Ve her iki kesim açısından da öyledir. Yani bu işte arka planına bakmadan sonuçta elimizde olan elimizde olan bir barış var. Barış imkanı var. Bunu sağlamak lazım” dedi.
“TOPLUMSAL BİR SÖZLEŞMEYE İHTİYAÇ VAR”
Baytekin, barış ve demokratikleşme sürecinde tüm kesimlerin kendi iradeleri ile fikir beyan ettikleri toplumsal mutabakata ihtiyaç olduğunu ifade ederek, şunları dile getirdi:
“Siz demokratikleşmeyi sağlayabilmeniz için öncelikle bütün toplumun katılabileceği bir toplumsal sözleşmenin oluşturulması lazım. Toplumsal sözleşme bütün toplumu kendinden bir şeyler görebileceği bir sözleşme yani katkı sunduğu bir sözleşme olması lazım. Şimdi toplumsal sözleşmeler de tabii ki bahsettiğimizde burada bir anayasanın oluşturulması gerekiyor. Anayasa da halktan gelmelidir. Dolayısıyla bütün kesimlerin katıldığı ve kendinden bir şeyler gördüğü bir sözleşme bir anayasanın yapılması lazım. Anayasanın demokratik ortamda yapılması lazım. Yani bunun için tabii ki öncesi iradelerin serbest bırakılması lazım. Beni baskı altında tutarsanız ben irademi serbestçe ifade edemem. O ortamın sağlanması lazım. Bunun için öncelikle bazı düzenlemelerin yapılması gerekiyor. Toplumsal sözleşmeyi yani anayasayı doğru bir şekilde gerçekleştirdiğimizde demokratikleşme de ona göre yasal düzenlemeler yeniden yapılır. Kurumlar güçlendirilir. Güçlü kurumların olması sizi kurumsal bir yapıya getirir. Sizin demokrasinizin güçlü olması için kurumsal bir yapıda olmanız lazım. Dolayısıyla güven ortamı doğurur. Güven ortamının doğduğu bir yerde de istikrar oluşur.”
“SÖZLEŞMENİN ASIL UNSURU SERBEST İRADE İLE YAPILABİLMESİDİR”
Baskıların gölgesinde kalmayan serbest irade ile bir anayasanın oluşması gerektiğini belirten Baytekin son olarak şunları söyledi:
“İstikrarda da siz tabii ki çekim alanı olursunuz. Yani ekonomik anlamda da, siyasal anlamda da gerçekten iyi bir konumda olursunuz. Çekim alanı olduğunuzda ve komşularınızla, çevrenizle de bunu sağladığınızda gerçekten büyük bir bölgesel güç haline de gelirsiniz. Örneğin bir Avrupa Birliği gibi bir birlik Orta Doğu’da da gerçekleşebilir. Artık halkların bunu sağlaması lazım. Bunu görmesi lazım. Böyle yaklaşırsak bölünmekten çok çoğalmaktan bahsedebiliriz. Bu anlamda dediğimiz o toplumsal sözleşme önemli gerçekten. Yani bütün derneklerin ya da bütün kesimlerin STK’lerin da dahil katılması bu anlamda önemlidir. Bir sözleşmenin asıl önemli unsuru da serbest irade ile yapılabilmesidir. Dolayısıyla serbest iradede bir ülkede bahsettiğimizde de insanlar korkmadan fikirlerini ifade edebilmeli ya da bir baskı altında olabileceğini düşünmeden rahat ifade edebilmelidir. En azından o düşünceye sahip olmalıdır.”
Ersin ÖZGÜL/İZMİR
Yoruma kapalı.