Alevi Haber Ajansi

İstanbul’da emekçiler haykırdı: Bizim bu düzeni değiştirme gücümüz var-VİDEO

PİRHA- İstanbul 1 Mayıs’ı için “Emek Bizim, Gelecek Bizim” sloganıyla Maltepe’de miting alanını dolduran on binlerce emekçi, taleplerini haykırdı. Emekçiler adına yapılan ortak açıklamada, tüm sömürülenlerin bu düzeni değiştirme gücü olduğu vurgulandı. 

İstanbul’da Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Türk Mimar Mühendis Odaları Birliği (TMMOB), Diş Hekimleri Birliği (TDB) ve Türk Tabipleri Birliği (TTB) çağrısıyla, “Emek Bizim, Gelecek Bizim” sloganıyla gerçekleşen miting için Maltepe’de buluştu.

Sabah saatlerinde Maltepe’de 1 Mayıs’ın kutlanacağı miting alanına giriş yerleri polis ekipleri tarafından kapatıldı. Alanda sendika ve partilerin hazırlıkları sürerken davul zurnalar ve pankartlarla kortejlerdeki yerini alan emekçiler talepleriyle alana giriş yapmaya başladı.

Sendikaların, siyasi partilerin, kadın örgütlerinin ve on binlerce işçi ve emekçinin yan yana geldiği Maltepe Miting alanında, hakları için; düşük ücretlere, sendikalaşma önündeki engellere, yoksulluğa, grevlerin yasaklanmasına karşı, Ilo 190’nın kabul edilmesinden her işyerinde kreş hakkına kadar işçiler taleplerini dile getirdi.

KAYPAKKAYA FLAMASINA GÖZALTI

Maltepe’deki 1 Mayıs alanına giriş yapan Partizan ve Kaldıraç üyelerinin taşıdığı İbrahim Kaypakkaya flamaları alana alınmadı, kitle girmek isteyince polis müdahale etti. Gözaltına alınan en az 10 kişi miting alanından çıkarıldı. Gözaltı aracının alandan ayrılmasını engellemek isteyen kitleye polis gazlı müdahalede bulundu.

Kitle üst aramasının ardından alana girerken, mitingi takip eden yüzlerce gazeteci de kontrol noktasında teknik malzemelerine kadar arandı. Yeni Yaşam ve Oksijen gazetelerine gerekçe gösterilmeden el konularak, alana sokulmadı. Kentin dört bir yanından gruplar ve kortejler halinde toplanma alanına akın eden işçi ve emekçiler, 1 Mayıs marşını hep bir ağızdan seslendirdi.

“YOK EDECEĞİZ İNSANIN İNSANA KULLUĞUNU”

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, yaptığı konuşmada, “1 Mayıs’ı son derece tarihsel bir süreçte kutluyoruz. Haramilerin saltanatını yıkacağız. Ekmeğimizi patronların insafına, haklarımızı tek kişinin keyfine bırakan düzeni yıkacağız. Eşitliğin, özgürlüğün, kardeşliğin, barışın, emeğin ülkesini hep beraber kuracağız. 2023 1 Mayıs’ı Taksim’in yasaklı olduğu son 1 Mayıs olacak. Gelecek yıl and olsun ki Gezi Parkı’nda kol kola yürüyeceğiz. Yok edeceğiz insanın insana kulluğunu” dedi.

“UMUDUMUZ VAR”

Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Eş Genel Başkanı Şükran Kablan Yeşil de, “6 Şubat depreminde yaşamını yitiren on binlerce canımızın anısı önünde saygıyla eğiliyorum. Hala sorunların çözülmemesinin isyanı var bu meydanlarda. Savaşa ve militarizme karşı barışın öfkesi hakim bugün meydanlarda. En demokratik hakkımız olan mitinglere girerken bayraklarımıza müdahale etmelerinin öfkesi var. Bu öfkemizde mutlu bir geleceğin filizleneceğinin umudu da var aslında. Cinsiyet kimliği yok sayılan LGBTİ+lara yönelik nefret cinayetlerine karşı gökkuşağı renginin umudu var bugün meydanlarda. Ülke kaynaklarının sermayeye peşkeş çekilmesine karşı, “Bu böyle gitmez” diyenlerin umudu var. Hepinizi 15 Mayıs sabahında el ele çiçekli sabahlara uzanmanın umudu ve coşkusuyla selamlıyorum” diye konuştu.

 “KARANLIĞI AYDINLIĞA ÇEVİRECEĞİZ”

TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz ise, “İktidarın baskısına, zorbalığına, şiddetine boyun eğmeyenlere selam olsun. Tarihsel bir eşikteyiz. 13 gün sonra tarihi bir seçim yapılacak. Bu seçimlerde cumhuriyetin geleceği ile tek adam diktatörlüğünü onaylayacağız. Gerici, bağnaz bir zihniyet ile laiklik arasında bir seçim yapacağız. Emek düşmanı, baskısı, doğa ve toplum düşmanı anlayış ile toplumcu, kamucu anlayış arasında seçim yapacağız. Bu seçimi mutlaka kazanacağız. Karanlığı aydınlığa çevireceğiz” ifadelerini kullandı.

“YIKIMI DURDURMAK BİİZM ELİMİZDE”

Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı, “Biz kararlıyız. Biz birlikte değiştireceğiz. Evet yastayız ama çok da öfkeliyiz. Yasımız, öfkemizle, memleketi enkaz altında bırakanlara inat mücadelemiz her zamankinden daha kararlı olmalı. Yarattıkları yıkımı durdurmak bizim ellerimizdedir. Bu kölelik düzenine bizi mahkum edenlerle karşılaşma zamanıdır. Emek bizim, gelecek, bizim söz bizim” dedi.

“ALINTERİ EN YÜCE DEĞER”

Türk Diş Hekimleri Birliği Başkanı Ahmet Tarık İşmen de, “Eşitlik, özgürlük mücadelesi verenlere selam olsun. Hukuk, hukuku çiğneyenlerin emrine girmiştir. Bu ülkenin tüm değerlerini üreten emekçiler yeni bir başlangıç için bugün irade gösteriyorlar. Alınterinin en yüce değer olduğunu kabul ediyoruz. Eşit, özgür, demokratik bir ülkede barış içinde bir arada yaşamak istiyoruz” diye belirtti.

ORTAK AÇIKLAMA

Konuşmaların ardından ortak açıklama yapıldı. Türkçe, Kürtçe, Arapça okunan açıklama şöyle:

“DÜNYA İŞÇİ SINIFINA YÜZÜNÜ DÖNÜYOR”

“1 Mayıs, İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik Mücadele ve Dayanışma günü bugün tüm dünyada, bu meydanda ve ülkenin her yerinde coşkuyla, umut ve heyecanla kutlanıyor.
Yasaklara, baskılara rağmen umudu büyütüyoruz. Bu ülkedeki tüm yasakların simgesi olan Taksim 1 Mayıs alanının yasaklanmasını kabul etmediğimizi ve bu yasakçı düzene son vereceğimizi bugün bir kez daha buradan ifade ediyoruz.
Yılın 365 günü ezilen, sömürülen, horlanan, yok sayılan milyonlar 1 Mayıs alanlarında dünyanın dört bir yanında taleplerimiz ve umutlarımız için omuz omuzayız. Bugün dünyanın dört bir yanında hakları için, adalet için, demokrasi için, barış için mücadele eden işçiler, emekçiler, gençler, kadınlar seslerini 1 Mayıs alanlarında buluşturuyor. 1 Mayıs alanlarında yüzümüzü birbirimize ve dünya işçi sınıfına yüzünü dönüyoruz.

“BU DÜZEN ZULÜM VE KAN VAAT EDİYOR”

Bugün işçi sınıfının, emekçilerin sesine, sözüne, gücüne ve birliğine hem dünyada hem de ülkemizde her zamankinden daha fazla ihtiyaç var. Tüm dünyada işçi sınıfı büyürken, biz üretenlerin toplumsal zenginlikten aldığı pay azalıyor. Bizim ekmeğimiz küçülürken sermaye emek sömürüsüyle büyüyor. Yetmiyor doğa, sermayenin sınırsız yağmasına açılıyor, ekolojik kriz ile dünya yok oluşa sürükleniyor. Yetmiyor, savaşlarla milyonlar yerinden yurdundan ediliyor. Başta işçi sınıfı olmak üzere tüm insanlık sermaye düzeninin bu ağır tahribatına ses çıkarmasın diye tüm dünyada baskıcı rejimler destekleniyor.
Kapitalizm bugün dünya halklarına daha fazla sömürü, daha fazla eşitsizlik, daha fazla yağma, daha fazla yıkım vaat ediyor. Ve yarattıkları bu cehennemin bekçisi olarak daha fazla otoriter rejim dayatıyor.
Çok uzağa gitmeye gerek yok. Bu ülkede yaşadıklarımıza bakmak yeter.
Bu ülkede insanca çalışmamız ve insanca yaşamamız bir yana, hayatta kalmamızı bile sağlamaktan çok uzak bir düzen hepimizi tehdit ediyor. Bu düzen bize sadece daha fazla sömürü, daha fazla baskı, zulüm ve kan vaat ediyor.

“EKMEĞİMİZ HER GEÇEN GÜN KÜÇÜLÜYOR”

Yaşadıklarımızı biliyoruz.
Ekmeğimiz her geçen gün küçülüyor. Biz ardı arkası kesilmeyen zamlarla yaşam mücadelesi verirken, bu ülkeyi yönetenler çakarlı jipleriyle hava atıyor.
Sadece başkanlık rejimi boyunca 4 yılda 5,5 milyon işsize 3,5 milyon yeni işsiz daha eklendi. Biz emekçilerin milli gelirden aldığı pay yüzde 38’den yüzde 25’e düştü; sermayenin payı yüzde 44’ten yüzde 57’ye yükseldi.

“İŞÇİDEN ALIP PATRONA VERDİLER”

İşçiden alıp patronlara verdiler. Fakirden çalıp zenginin kasasını doldurdular. Dar gelirliden alıp rantiyeye kaynak aktardılar. Rant için kentleri ve doğayı betona boğdular. Asırlık yardım kurumlarını bile depremde çadır satar hale getirdiler; doğal afetleri felakete çevirdiler: Sözün özü memleketi bir şirket gibi yönettiler!
Hak aramayı, sendikalı olmayı, grev yapmayı engellediler, üstelik bu yaptıklarıyla övündüler.
Güvencesiz çalışmayı hemen her alanda hâkim hale getirdiler. Bizlerin işini ekmeğini, iktidarın ve patronların insafına terk etmeye çalıştılar. KHK’lar ile çalışma hakkını gasp ettiler, Anayasa’yı rafa kaldırdılar, mahkeme kararlarını uygulamadılar. Hak, hukuk tanımadılar.

“ŞİRKET GİBİ YÖNETTİKLERİ ÜLKEDE EN AĞIR BEDELLERİ BİZ ÖDEDİK”

Şirket gibi yönettikleri ülkede salgında, depremde, ekonomik krizde en ağır bedelleri biz ödedik ama onların geliri de serveti de katbekat büyüdü.
Memleketi şirket gibi yönetenler, bu memleketin tüm değerlerini üreten milyonları yoksullaştırdılar, güvencesizleştirdiler, geleceksizleştirdiler.
Bizler bir olup karşılarına dikilmeyelim diye her alanda ayrımcılığı kışkırttılar, baskıları arttırdılar. Eleştirenin, sorgulayanın, soru soranın, hak, hukuk, adalet isteyenin sesini kısmak için her yolu denediler. Konuşanın kapısına polis dayandı, seçme, seçilme hakkı yok sayıldı. Sürekli olarak iç ve dış düşman yaratarak şovenizm, cinsiyetçilik, ırkçılık, mezhepçilik ve savaş politikaları kışkırtıldı. Kürt sorununu çözümsüzlüğü ile toplumsal kutuplaşma yaratılmak istendi.
Sınıfsal eşitsizliklerin yanı sıra toplumsal cinsiyet eşitsizliği de derinleşti. Kadınların omuzlarına yıkılan hane içi iş ve bakım yükü artıyor. Kadına yönelik şiddet tırmanıyor. Kadınlar bir yandan işsizliğin, bir yandan esnek çalışma biçimlerinin ve güvencesizliğin hedefi haline geliyor. Bu ateşten günlerde kadınların güçlendirilmesi gerekirken, İstanbul Sözleşmesi gibi kazanımlar iktidarın hedefi oluyor. İktidarın tepesindekiler farklı cinsel yönelimleri hedef haline getiriyor, yaşam haklarını bile çok görüyorlar.

“HAKİKATİN PEŞİNDEKİ GAZETECİLER TUTUKLANIYOR”

Üniversiteler iktidarın arka bahçesine dönüştürülürken gençler barınamadıkları için okuyamama tehlikesi ile karşı karşıya kalıyor. On binlerce akademisyen, bilim insanı ve genç akın akın yurt dışına göç ediyor. İktidar “giderlerse gitsinler” diyerek ülkenin en aydınlık beyinlerini ülkeden kovmaya, bu ülkeyi karanlığa mahkum etmeye çalışıyor.
Tek sesli medyanın propaganda yayınlarıyla gerçekler perdelenmek isteniyor, hakikate dair çığlıklar, baskı, şiddet, sansür ve devlet zoru ile bastırılmak isteniyor. Hakikatin peşindeki gazeteciler işsiz kalıyor, tutuklanıyor.
Ama ne yaparlarsa yapsınlar yine de başaramıyorlar. İşçiler işine, aşına, ekmeğine sahip çıkıyor; gençler geleceklerine… Haklarını savunan kamu emekçileri; etik ilkeleri savunan iyi hekimlikten vazgeçmeyen hekimler; bilimi ve tekniği halkın çıkarları için kullanan mühendisler susmadı, susmayacak. Kadınların eşitlik ve özgürlük taleplerini, şiddete karşı mücadelemizi hiçbir şiddetle bastıramadılar; doğasına ve kentine sahip çıkanların önünü alamıyorlar. Adalet, barış, kardeşlik ve eşit yurttaşlık mücadeleleri dimdik ayakta. Ve nihayet hep dediğimiz gibi gün geldi, devran döndü…

Bugün artık bir karar anındayız. İşçilere, kamu emekçilerine, emeklilere, doğaya, kadınlara, gençlere, çocuklara, bugünümüze ve geleceğimize büyük zararlar veren; bu ülkeye, bu halka zararlı olan bu otoriter rejime son vermek için yan yana, omuz omuzayız.
Bu adaletsiz düzene son vermeye ant içmek için bir aradayız. Yeni bir toplumsal düzen için yeni bir başlangıç için 1 Mayıs alanlarındayız. Bu ülkenin tüm değer ve güzelliklerini üreten biz işçilerin, emekçilerin yöneten olduğu bir düzen kurma irademizle 1 Mayıs alanlarındayız.
1 Mayıs “Birlik”tir.
1 Mayıs “Dayanışma”dır.
1 Mayıs “Mücadele”dir.
1 Mayıs gelecektir,
2023 1 Mayıs’ı yeni bir başlangıçtır.
Emeğin, eşitliğin, özgürlüğün, demokrasinin, barışın, laikliğin hâkim olduğu, işsiz kalınmadığı, aç yatılmadığı bir dünya ve ülke için 1 Mayıs yeni bir başlangıç

“1 MAYIS YENİ BİR BAŞLANGIÇ”

Herkesin güvenceli ve insanca çalıştığı bir işinin olduğu,  ekonomik krizlerin, salgınların faturasının emekçilere yıkılmadığı, mültecilik statüsünün tanındığı bir gelecek için 1 Mayıs yeni bir başlangıç.

Sendikal hak ve özgürlüklerin, hak arama yollarının önünün açıldığı, grevlerin yasaklanmadığı demokratik bir düzen için 1 Mayıs yeni bir başlangıç

Düşüncenin, ifade özgürlüğünün cezalandırılmadığı, savaşların olmadığı, başta Kürt sorunu olmak üzere sorunların barış ve diyalogla çözüldüğü, cezaevleri yerine okulların yapıldığı, işkence ve kötü muamelenin yaşanmadığı bir ülke için 1 Mayıs yeni bir başlangıç

Kadınlara yönelik şiddet, taciz ve tecavüzün son bulduğu, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin ortadan kaldırıldığı, kimsenin cinsiyetinden, kimliğinden, inancından dolayı ikinci sınıf yurttaş muamelesi görmediği bir ülke için 1 Mayıs yeni bir başlangıç.

Çalışma hakkımızı ortadan kaldıran OHAL uygulamalarına karşı 1 Mayıs yeni bir başlangıç.

Eşitliğin, özgürlüğün, barışın, kardeşliğin, emeğin egemen olduğu bir düzen için bugün yeni bir başlangıç.

Biz tüm sömürülenler, yoksullaşanlar, ezilenler olarak bu düzeni değiştirme, 84 milyonun insanca yaşayacağı bir ülkeyi inşa etme gücümüz var.

EMEK BİZİM, GELECEK BİZİM!

YAŞASIN 1 MAYIS!

BİJİ YEK GULAN!”

PİRHA/İSTANBUL

 

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak