PİRHA-İstanbul Tabip Odası, KESK İstanbul Şubeler Platformu, DİSK/Devrimci Sağlık İşçileri Sendikası ve Hakkımı Ver! Oluşumu’nun, “yenidoğan çetesi”ne ilişkin İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü önünde yaptığı eylemde piyasalaşmış sağlık sisteminde hasta değil müşterinin olduğu söylenerek kapatılan özel hastanelerin kamulaştırılması talep edildi.
İstanbul Tabip Odası, KESK İstanbul Şubeler Platformu, DİSK/Devrimci Sağlık İşçileri Sendikası ve Hakkımı Ver! Oluşumu, “yenidoğan çetesi” ve göz yumanların en ağır şekilde cezalandırılması, kapatılan hastanelerin kamulaştırılması talebiyle İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü önünde eylem yaptı.
İstanbul Tabip Odası, KESK İstanbul Şubeler Platformu, DİSK/Devrimci Sağlık İşçileri Sendikası’nın basın metnini KESK Bakırköy Şube Eş Başkanı Fikret Bulut, Hakkımı Ver! Oluşumunun basın açıklamasını ise Ebru Atay okudu.
“HEM KAMU YAĞMALANMIŞ HEM DE BEBEKLERİN ÖLÜMÜNE NEDEN OLMUŞTUR”
KESK Bakırköy Şube Eş Başkanı Fikret Bulut‘un okuduğu metinde şunlar yer aldı:
“Yenidoğan ünitelerindeki bazı bebeklerin hayatını kaybetmesine, bazılarının ciddi zarar görmesine neden olan tıbbi hataların ve eksikliklerin yer aldığı iddianamede, ölen 10 bebek “maktul”, 5 kişi “müşteki”, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) İstanbul İl Müdürlüğü “suçtan zarar gören”, 19 hastane ve sağlık şirketi “malen sorumlu”, 47 kişi de “şüpheli” olarak yer almakta. İddianamede, 112 Acil Çağrı Merkezi’nde çalışan kişilerle ortak hareket ederek, bebek acil hastalarını önceden anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan yoğun bakım ünitelerine sevkini sağlayan şüphelilerin, anlaşmalı oldukları hastanelere tedavi yöntemleri uygun olup olmadığına bakmaksızın bebekleri aldıkları, hayatın olağan akışına aykırı olacak kadar hastanede uzun sürelerde kalmasını sağladıkları anlatılmakta. SGK’den yüksek miktarda ödeme alınmasına neden olarak kamu kurumunu zarar uğratan şüphelilerin aynı zamanda uygun tedavi yöntemleriyle tedavi olamayan bebeklerin ölümüne sebebiyet verdikleri görülmektedir. Maddi kazanç için mafyatik ilişkilerle çıkarlarını güvence altına aldıklarını düşünen bu kişiler çürümüş sağlık sisteminin tüm boşluklarını kullanarak hem kamu kaynaklarını yağmalamış hem bebeklerin sağlığına zarar vermiş hem de bazı bebeklerin ölümüne neden olmuştur.
“BU SORUMLULUKTAN KAÇAMAZSINIZ!”
Bu kirli ilişkilerin, bağlantıların 10 bebeğin ölümüne yol açmadan önce neden tespit edilemediğini, denetimlerin neden yapılmadığını, yapıldıysa neden fark edilmediğini, fark edildiyse neden gereğinin yapılmadığını sormak istiyoruz? Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu’nun olay kamuoyuna yansıdıktan sonra verdiği demeçlerde sanki 20 yılı aşkın süredir sağlık sisteminin piyasalaştırılmasında payı yokmuş ve buna tek bir olumsuz söz söylemiş gibi özel hastaneleri eleştiren tavırlar içine girmiş olması Sağlık Bakanı’nı sorumluluktan kurtarmıyor. Sağlık Bakanı olarak, bu ülkenin sağlıktan sorumlu en üst makamında oturan kişi olarak, bu skandalda sorumluluğunuz vardır. Bu sorumluluktan kaçamazsınız!
Yaşam hakkına yönelik tehditlerin sağlık kuruluşları ve çalışanlardan gelmesi kesinlikle kabul edilemez! Bakanlığı uyarıyoruz; gözü dönmüş, etik değerlerini kaybetmiş bir güruhun para hırsıyla yaşamlara kastedebilmesi sizin 20 yıldan fazladır sürdürdüğünüz sağlığı piyasalaştıran “Sağlıkta Dönüşüm Programı”nın sonucudur.
“BU KİŞİLER KAMU VİCDANINDA HÜKÜM GİYECEKLER”
Yargılama nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın bu kişiler kamu vicdanında hüküm giyeceklerdir! Halkımız şunu iyi bilmeli: Neyse ki sağlık sistemindeki tüm piyasalaşmaya rağmen, halkın sağlık hakkı için mücadele eden, türlü tehdit ve zorbalıklara rağmen iyi hekimlik değerlerinden vazgeçmeyen, doğumdan ölüme yaşatmanın sorumluluğu ve yeminine sadık kalan, sağlık hizmetlerinin her aşamasında görev alarak aynı sorumlulukla çalışmaya devam eden sağlık emekçilerinin sayısı; bu yozlaşmış, etik değerlerini kaybetmişlerden çok daha fazladır. Organize kötülüğe karşı organize iyilik ve nitelikli sağlık hizmeti vermek için mücadele eden sağlık emekçileri, sağlık sisteminin güvencesi olmaya devam edecektir.
“KAPATILAN HASTANELER KAMULAŞTIRILSIN”
Bu vahim olay tüm özel hastanelerin acilen mercek altına alınmasının gerekliliğini bir kez daha göstermiştir. SGK, bütün özel hastaneler ile anlaşmalarını iptal etmeli, özel hastanelerden bu tarzda hizmet alımı yapmamalıdır. Kapatılan hastaneler kamulaştırılsın! Bu kurumlarda olay ile bağlantısı olmayan sağlık emekçileri Sağlık Bakanlığı’nda çalışan emsalleri gibi ücretlendirilerek kadrolu şekilde istihdam edilsin! Çeteler ve bunlara göz yumanlar en ağır şekilde cezalandırılsın! Sağlıkta ticaret ölüm demektir!”
“PİYASALAŞMIŞ SAĞLIK SİSTEMİNDE HASTA DEĞİL MÜŞTERİ VARDIR!”
Hakkımı Ver! Oluşumundan Ebru Atay ise şunları belirtti:
“Piyasalaşmış sağlık sisteminde hasta değil müşteri vardır. Toplumsal fayda değil kar odaklıdır. Bu nedenle bugün bir çetenin çökertildiğine dair yazılmak istenen başarı öyküsüne sağlık hakkına erişemeyen halkın yakarışları eşlik etmektedir. Türkiye’nin dört bir yanında müşteri yerine konan halkın sağlığına, yaşamına mal olan öyküler anlatılmaktadır. Sağlığın metalaşması ve piyasalaşmasının sonucu bir çetenin ve bu çete ile hareket eden yozlaşmış sağlıkçıların arkasına gizlenemeyecek büyüklükte bir çete, ölüm düzenidir. Bu çetenin başında Sağlık Bakanlığı, sağlık sermayesi, ilaç ve tıbbi cihaz tekelleri yer almaktadır. Otel konforlu hastanelerinden mahalle aralarına sızmış özel polikliniklerine kadar sistem aynı mantık üzerine kuruludur. Daha fazla kar. Daha fazla kar için daha fazla hasta. Paran yoksa hizmet yok! Zarar ediyor, halkın sırtında kambur denilerek dönüştürülen sağlık sisteminde kamunun rolü, açığa çıkan olayda görüldüğü gibi, özel sağlık sermayesine kaynak aktarımından ibarettir.
“BU GERÇEKLİK TÜM HALKIN MALUMUDUR”
Bu gerçeklik tüm halkın malumudur. Bugün beliren öfkenin doğru adrese yöneltilmesi, yaşam hakkına ve sağlık hakkına sahip çıkma, sağlık hizmetlerinin kamulaştırılması mücadelesi olarak sürdürülmesi öncelikli görevimizdir. Sağlık hakkı mücadelesi bugün, çökmüş sağlık sistemine karşı önleyici sağlık hizmetini ve sağlığın toplumsallaştırılmasını merkezine koyan bir toplumsal sağlık hareketi ile sağlıkta kamusal dönüşüm mücadelesidir.
Bu mücadelenin büyütülmesi sağlık hakkına erişemeyen, yaşam hakkına kastedilen, halk ile yoğun, güvencesiz, ölümcül çalışma koşullarına mahkûm edilen ve bu ölüm çarkının bir parçası olmaya zorlanan sağlık emekçilerinin insan onurunu ve insanca bir yaşam hakkını ön sıraya koyan ortak mücadelesi ile ancak olanaklıdır.
“SAĞLIK BAKANLIĞI YAPAN FAHRETTİN KOCA YARGILANSIN”
Bugün taleplerimizi haykırmak için toplandık buraya.
– Adı geçen 12 hastane başta olmak üzere tüm özel hastaneler kamulaştırılsın.
-Süreçte ihmali bulun herkese yargılansın, geçen dönem Sağlık Bakanlığı yapan Fahrettin Koca, dokunulmazlığı kaldırılarak yargılansın.
-Dosyada adı geçen şüphelilerin siyasi bağlantıları ortaya çıkarılsın.”
PİRHA/İSTANBUL
Yoruma kapalı.