Alevi Haber Ajansi

İstanbul’da ‘2. Emekçi Kadın Kurultayı’ düzenlendi-VİDEO

PİRHA-İstanbul’da kadınlar tarafından düzenlenen ‘2. Emekçi Kadınlar Kurultayı’ gerçekleştirildi. 4 oturumda gerçekleşen kurultayda kadın, çocuk, emek, örgütlenme ve Türkiye’deki şiddetin farklı boyutlarda nasıl işlendiği hakkında konuşmalar yapıldı.

Emekçi Kadınlar (EKA) tarafından 15-16 Şubat arasında düzenlenen ‘2. Emekçi Kadınlar Kurultayı’ 1’inci gününde biraraya gelindi. Çok sayıda kadının katıldığı Şişli Tiyatrosu’nda Tevgera Jinen Azad Aktivisti (TJA) Sebahat Tuncel, Av. Eren Keskin, Dünya Kadın Konferansı (WWC) Ortadoğu Koordinatörü Songül Yücel dışında alanında uzman kadınlar konuşma yaptı.

1’inci oturumda ‘Kadın Emeği’ üzerine ‘Kriz ve Kadın Emeği’, ‘İşçi Kadının Sorunları ve Mücadelesi’, ‘İşçi Kadının Örgütlenme Sorunları ve Deneyimleri’ hakkında konuşuldu. 2’nci oturumda ise ‘Genç Kadın’ konulu başlığı altında ‘Eğitim Politikaları ve Çalınan Yaşamlarımız’, ‘MESEM ve Genç Kadın İşçiler’ konusu ele alandı. 3’üncü oturumda da ‘Şiddet’ sorunu üzerinde ‘Devlet Şiddeti’, ‘Ulusal Baskı ve Şiddet’ ve ‘Sava, Faşizm ve Şiddet’ meseleleri üzerine konuşma yapıldı.

“TÜRKİYE’DE EĞİTİM SİSTEMİ KAPİTALİZMİN, GERİCİ İDEOLOJİLERİN KALESİ HALİNE GELMİŞ”

Kadınların eğitim sıralarından, kampüslere ve sokaklara taştığını ifade eden Devrimci Öğrenci Birliği Özge TOPCİ ‘Eğitim Politikaları ve Çalınan Yaşamlarımız’ hakkında söz aldı. Topci, okullardaki eğitim sisteminin çürüdüğüne dikkat çekerek şunları söyledi:

“Nasıl ki yaşamdan uzaklaştırılmak istenip bir var olma mücadelesi veriyorsak. Eğitimde de kadınlar olarak gerici ağlara takılmama ve eğitimden soyutlanmama mücadelesi veriyoruz. Öyle ki bu mücadele sıralardan kampüsleri aşıp sokaklara taşmış durumda. Kadınların eğitim mücadelesini aktarmaya sıralardan başlamak isterim. Türkiye’de eğitim sistemi kapitalizmin ve gerici ideolojilerin kalesi haline gelmiş, burjuvazi ve onun ideolojik aygıtları tarafından genç nesilleri haliyle genç kadınları bir şekillendirme paniğine düşürmüş durumdadır. Bu bağlamda liselerdeki eğitim sistemi sadece bir bilgi aktarma alanı olmaktan çıkmış olup, ideolojik bir savaş alanı haline de gelmiştir. Uygulanan eğitim politikalarıyla okullar sürekli gelişen bir eğitim yuvası halinden çıkmış olup eğitim sistemindeki çürümeye bir ışık tutmuştur.

“KADINLARIN YÜZDE 65’İ HAYATININ BİR DÖNEMİNDE FİZİKSEL ŞİDDETE UĞRUYOR”

Emekçi Kadınlar adına konuşma yapan Delal Erol, şiddetin Çok Yönlü Yansımaları konusunu hakkında bilgi verdi. Kadına yönelik şiddet kaynağını temel toplumsal ilişkiler içerisinde kadına verilen konumdan alındığını belirten Erol, “Sadece Türkiye’deki kadın üzerine yapılan araştırmalar gösteriyor ki kadınların yüzde 65’i hayatının bir döneminde fiziksel şiddete uğruyor.  Yüzde 55’i psikolojik şiddet gibi devasa oranlarda ekonomik ve cinsel şiddet verileri devam ediyor. Kadına yönelik şiddet kaynağını temel toplumsal ilişkiler içerisinde kadına verilen konumdan alıyor. Erkeklere verilen güç öfke boşaltmak, kadınları kontrol etmek veya cezalandırmak hakkını kendinde görmek gibi düşünce kalıpları, kadına olan şiddeti normalleştiren, artıran etmenler arasında. Toplumsal ilişkiler içerisinde incelenmesi gereken bir sorunlu ve kaynağını erkek egemen zihniyeti sisteminden alan bir sistem sorunudur” diye konuştu.

“OKUL TÜRLERİ SERMAYENİN İHTİYACI DOĞRULTUSUNDA ÇEŞİTLENDİRİLİYOR”

Türkiye’deki okul türlerinin sermayenin ihtiyacına göre çeşitlendirildiğine değinen Eğitim Emekçisi Feray Aytekin Aydoğan, “Mesleki eğitimi ve mesleki okullardan bahsederken şuradan başlamak gerekiyor. Dünyada da Türkiye’de de mesleki okullarının ve mesleki eğitimin çıkış süreci sınıfsaldır. Eşit bir eğitim olmasını okul türleri ayrışması olmasını ret der ve çocukların orta eğitimde ilgi ve yetenekleri doğrultusunda, yönlendirilmesini, desteklenmesi ancak meslek tercihlerinin yüksek öğretim sürecinde olması gerektiği, çocukların akademik gelişme hem de psikolojik gelişmesi açısından ancak yükseköğretim yaşında bir meslek tercihinde bulunabileceği bilimsel bir gerçeklik olarak savunulur. Ancak okul türleri sermayenin ihtiyacı doğrultusunda çeşitlendirilmiştir. Türkiye’de liselerdeki okul türlerinin oluşması aynı hikayeye dayanıyor. Sermaye erken yaşta ucuz iş gücüne ihtiyaç duyuyor. Türkiye’deki mesleki okullarının eğitim hikayesi böyle başlıyor” ifadesinde bulundu.

“KÜRT SORUNU ŞİDDETTEN ÇIKIP MÜZAKERE İLE ÇÖZÜLMELİ”

Kürtlerin savaş ve şiddet ortamından çıkıp barış ve müzakere için mücadele ettiğine, bunu yaparken terörist ilan edildiğini dile getiren Sebahat Tuncel ise şöyle konuştu:

“Bir kimliğin, bir inancın yok sayılması en büyük şiddettir. Kürt meselesi olunca sağcısı da solcusu da orta yolcusu da aynı yerde birleşiyor. En son İmamoğlu bile Kürt kökenli demişti. Mahkemede belirtmiştim; biz cumhurbaşkanı olabiliriz, başbakan olabiliriz, memur olabiliriz; sadece Kürt olamıyoruz. Ne zamanki Kürt olduk o zaman bunlar terörist oldu deniliyor. Kürtlüğün varlığını kabul etmek demek Kürtleri en temel insani hakkı olan haklarının iadesi anlamına gelir. 1924 Anayasası’nda bu yana Kürtlerin yok sayılması ve Kürtlere karşı inkar ve asimilasyon dediğimiz bir politikanın devreye koyulmasıdır. Kürtlerin paradigması demokratik, ekolojik, kadın özgürlükçü bir yaşam kurmak istiyor. Kürt sorunu bir savaş ve şiddet zemininden çıkarılıp diyalog ve müzakereyle çözülmesini istiyor. Yıllardır Kürt hareketi, Abdullah Öcalan, Kürt gençleri ve kadınları bunun mücadelesini sürdürüyor.

“KİMSENİN HİZMETÇİSİ DEĞİLİZ DİYEN KADINLAR DA BU ÜLKEDE”

Dünya Kadın Konferansı (WWC) Ortadoğu Koordinatörü Songül Yücel, ‘Savaş, Faşizm ve Şiddet’ hakkında konuştu. Devletlerin, dinlerin bin yıllardır kadınları itaat ettirmeye, hizmet ettirmeye yönelik politikalar geliştirdiğine değinen Yücel, yaptığı konuşmada şu açıklamayı yaptı:

“Her gün yeniliyoruz ama o yenilgilerden öğrenip mücadeleye devam ediyoruz. Hala da yazamaz, okuyamaz, resim yapamaz, felsefeden anlamaz, aşık olamaz denildi bizim için. Bütün sınıflar, bütün dinler kutsal aileleri de dahil bütün baskıcı devletler bin yıllardır birbirinden öykünerek, birbirinden sık dokuyarak kendilerine itaat etmek, hizmet etmek ve susmasını istediler. En çok da susmamızı istediler. Bizler susmuyoruz, korkmuyoruz, bunun sloganlığını yapıyoruz, eylemlerini yapıyoruz. Kimsenin hizmetçisi değiliz diyen kadınlar da bu ülkede; harekete geçtiler, sokağa çıktılar ve isyan ettiler. Kimileri tarihini yazmadılar kimileri de eksik yazdı. Kadın özgürlükçü mücadelesinin bir parçası olmuş bu uğurda ölümsüzleşmiş tüm kadınları saygıyla anıyor ve bugünün özgürlükçü mücadelesinin bir parçası olan bütün kadınlara hoş geldin diyorum.”

PİRHA/İSTANBUL

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.